Bunun anlamını sözlük veya Google amcaya sormadan ne anlama geldiğini Y ve Z kuşağı olarak sınıflandırılan nesil bilmez; en iyisi mi ben açıklayayım; fecaat=yürekler acısı…

 

Niçin yazıma bu başlığı verdim, aktarayım. Gazetecilik gibi onurlu bir meslek ile birlikte, 30 yıl gibi bir süre de öğretmen ve idareci olarak ülkeme hizmet ettim. Yalakalık ve yandaşlık yapmadım. Ama tek bir yol benimsedim ve halen de onunla yaşıyorum; o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize çizdiği yol…  

 

29 Ağustos 2020 tarihinde bir televizyon kanalında genç bir muhabirin, çoğunluğu 11 ile 16 yaş arasında olmak üzere, 18 yaşına kadar gençlerle yaptığı bir röportajı izledim. O güzel çocukların nasıl bir boşlukta olduklarını görünce, 30 yıl öğretmenlik yapan bir T.C. vatandaşı olarak toplum içinde gezmeye utandım. Daha sonra ‘normal’ diye düşündüm. Çünkü, son 20 yılda 15 kez sistem ve dokuz (9) kez de Milli Eğitim Bakanı değiştirildi.

 

Genç muhabirin çocuk ve gençlere sorusu; “Cumhuriyetimizin kuruluş tarihini söyler misiniz'” idi. Yanıtları mı; sırasıyla şöyle oldu: 1938, 1800, 30 Ağustos, ben bilmiyorum, düşünüyorum, bilmiyom, 23 Nisan, 19 Mayıs 1900, 17 Ekim 1929, unuttum, 2500, 29 Ekim, …. ve vb.” Onlarca çocuğumuz ve gencimiz bilemedi. Sonunda ilkokul üçüncü sınıf öğrencisi olduğunu söyleyen bir kızımız, “29 Ekim 1923, Gazi Mustafa Kemal, Ankara’da ilan etti” diye yanıt verdi ve arkasından da “Babam öğretti” dedi…

 

İşte son 20 yılda yaz boz tahtasına dönen eğitim sisteminin yetiştirdiği ve “Y” ve “Z” kuşağı diye adlandırılan geleceğimiz. Son değişiklikle ortaöğretimde, liselerde ders sayısı azaltılacak ve lise öğrencileri üniversitelerde olduğu gibi seçeceği meslek grubuna uyan dersleri (!) seçerek eğitim görecekti…

Ne mi old? KOVİD-19 salgını bu projenin de (!) uygulanmasını engelledi. 2010 yılında başlatılan ve parasızlık nedeniyle iptal edilen Fatih Projesi ve EBA, Haziran 2020’den itibaren günümüze uygulanan ‘Uzaktan Eğitim’ ve son olarak kararlaştırılan ‘Yüz Yüze Eğitim’ adı altında içinden çıkılamayan karmaşık bir sistemler grubu içine girildi.

 

Suçlu kim dersiniz'

 

Bence eğitim sistemini ‘onun bunun’ kucağına atanlar…

Bir de; “Pedagojik formasyon” adı altındaki saçma bir sistemle, teknik, finans, ekonomi ve mühendislik gibi meslek guruplarına eleman yetiştiren fakültelerden mezun olanları, 2-3 ay içinde öğretmen yapan uygulama…

 

Öz olarak belirtecek olursam; 1950’li yıllardan günümüze kadar ülkemizin oluşumu ve milli mücadelemiz ile ilgili algı operasyonları yapılarak çatışmacı bir kuşak oluşturuldu. Ders kitapları dahil, kaynak olarak öğrencilere verilen tüm kitaplarda ‘Cumhuriyetimizin Kuruluşu’ ile ‘Kurucu Liderleri’ yok edildi. Özellikle ‘Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ile mücadele arkadaşlarının adları üzerinde çirkin yorumlar yapılarak (Y) ve (Z) kuşağı denilen çocuklar ve gençler sıradanlaştırıldı. Yurdumuzun yedi (7) emperyalist ülke tarafından nasıl paylaşıldığı, 19 Mayıs 1919’da başlayan milli mücadele, 23 Nisan 1920’de ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşu, 26 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da başlayan İstiklal Savaşı, 30 Ağustos Zaferi ile 9 Eylül 1922’de Türk askerlerinin İzmir’e girişi ile Yunan ve Ermeni güçlerinin İzmir’i yakarak ve yıkarak kaçışı ile 29 Ekim 1923’de Cumhuriyet’in ilanı konuşulmadığı gibi unutturulmaya çalışıldı.

 

Hani derler ya, ‘Her yiğidin bir yoğurt yiyişi olur’ bakalım son 20 yılda kaç ‘yiğit’ Milli Eğitim Bakanı geldi ve geçti: 11 Ocak 1999’da Metin Bostancıoğlu ile başlayan Milli Eğitim Bakanı görevini sırasıyla, Necdet Tekin sürdürdü. 3 Kasım 2002’deki genel seçim sonrası iktidar değişikliği ile 19 Kasım 2002’de Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu oldu. Aynı iktidar daha sonra Hüseyin Çelik, Nimet Çubukçu, Ömer Dinçer, Nabi Avcı ve İsmet Yılmaz ile bu görev devam ettirildi. 10 Temmuz 2018’de de halen bu görevi yürüten Ziya Selçuk dokuzuncu Milli Eğitim Bakanı olarak atandı.  

 

Sözün özü; öğretmenlerimiz bize, “Kalkınmanın gücü eğitimdir. Eğitimin sınırı neredeyse ekonominin de sınırı orada olur” diye öğretmişti. Onun içindir ki ben halen yeni kaynakları araştırıyor, okuyor ve onları çevreme aktarmaya çalışıyorum.

Sevgiler ve saygılar. Hoşça kalın…