ÇEVRE HABERLERİ

Buz kayıpları sıcak okyanus suyu taşınımıyla kıta genelinde artabilir

Bilim dergisi Nature’da yayımlanan yeni bir araştırma, Doğu Antarktika'da yaşanan buz kayıplarının, sıcak derin okyanus suyunun taşınımı yoluyla kıta genelinde zincirleme bir etki oluşturabileceğini ortaya koydu.

Abone Ol

İstanbul Teknik Üniversitesi Kutup Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mahmut Oğuz Selbesoğlu, bu durumun deniz seviyelerini beklenenden daha hızlı yükseltebileceği uyarısında bulunarak, ısınmaya karşı tek çözümün küresel emisyonların azaltılması olduğunu belirtti.

Antarktika'da erime noktasal değil, bölgesel bir süreç

Dünyanın tatlı su rezervlerinin yüzde 70'inden fazlasını barındıran Antarktika'daki buz kayıpları, küresel iklim sistemi için kritik önem taşıyor. Nature'da yayımlanan araştırma, yaklaşık 9 bin yıl önce sıcak derin okyanus sularının buz sahanlıklarının altına girerek çökmesine yol açtığını ve bu olayın kıta genelinde geniş ölçekli buz kayıplarını tetiklediğini gösterdi.

Araştırmacılar, Lützow-Holm Körfezi'nden toplanan deniz tortusu çekirdekleri ve Maud Toprakları'ndaki jeolojik çalışmalarla elde ettikleri verilerin, buz çekilmesinin yalnızca belirli bir bölgeyle sınırlı kalmadığını, okyanus bağlantıları ve yoğunluk farklarına dayalı akıntı sistemleri aracılığıyla diğer bölgelere yayılabildiğini gösterdiğini belirtti. Modelleme sonuçları, Antarktika'nın bir bölgesinde başlayan erimenin, büyük ölçekli okyanus sirkülasyon kalıpları yoluyla başka bölgelerdeki buz kayıplarını tetikleyebileceğine işaret etti. Bilim insanları, bu bulguların, buz tabakasının iklim ısındıkça kendi kendini güçlendiren daha yaygın bir erimeye gidebileceğine dair en açık jeolojik kanıtlardan biri olduğunu vurguladı.

Doç. Dr. Mahmut Oğuz Selbesoğlu, Doğu Antarktika'nın dünyanın en büyük buz kütlesine sahip olması nedeniyle küresel iklim sistemi için kritik bir "dev buz rezervuarı" niteliği taşıdığını ifade etti. Selbesoğlu, buradaki buz tabakasının tamamının erimesi durumunda küresel deniz seviyesinin yaklaşık 50 metre yükselebileceğini, ancak bunun çok uzun jeolojik zaman ölçeklerine ait bir senaryo olduğunu belirtti.

Selbesoğlu, Antarktika'nın, "termohalin döngü" olarak adlandırılan küresel okyanus sirkülasyonunun şekillenmesinde kritik rol oynadığını kaydetti. Sıcak derin suların okyanus dolaşımı yoluyla farklı buz raflarının altına ulaşarak erimeyi hızlandırdığını anlatan Selbesoğlu, buz erimesiyle yüzey tabakasına karışan tatlı suyun yoğunluğu azalttığını, bu durumun daha sıcak ve tuzlu derin suların buz raflarının altında daha uzun süre kalmasına neden olduğunu söyledi. Bu sürecin alt erimeyi artırdığını ve buzullarda kopma, kırılma ve çatlakların oluşmasına zemin hazırladığını vurguladı.

Selbesoğlu, erimenin lokal bir olay olmadığını, okyanus ve atmosfer bağlantıları üzerinden çok daha geniş bir ağ yapısıyla tüm kıtaya yayılabildiğini dile getirdi.

Erime bir eşiği aşabilir, çözüm emisyonlarda

Doç. Dr. Selbesoğlu, iklim krizi nedeniyle buzullarda meydana gelen erimenin devam etmesi halinde gelecekte küresel iklim ve ekonomi alanında ciddi tehlikelerle karşılaşılabileceği uyarısında bulundu. Antarktika'daki erimelerin belirli bir eşik aşıldıktan sonra durdurulamaz bir sürece dönüşebileceğinin altını çizdi. Buzulların erimesiyle özellikle kıyı şehirlerinde sel ve taşkınların artabileceğine, ada ülkelerinin ise ciddi varoluşsal risklerle karşı karşıya kalabileceğine dikkat çekti.

Selbesoğlu, sözlerini şu şekilde tamamladı: "Çözüm, küresel emisyonların azaltılması, enerji politikalarının doğru planlanması ve karbon yutaklarının korunması. Buz-okyanus-atmosfer etkileşiminin doğru şekilde modellenmesi ve izlenmesi gerekiyor. İklim değişikliği sadece topoğrafyayı değil, ekosistemleri ve canlı yaşamını da etkiliyor. Bu nedenle konuya bütüncül bir çerçeveden yaklaşmak şart."