İzmir'in Konak ilçesinde ikamet eden 67 yaşındaki emekli Cihangir Demirpolat'ın sağlık sorunları, kalbindeki doğuştan gelen bir rahatsızlık nedeniyle 1979 yılında başladı. Yürüyüş esnasında zorlanma, nefes darlığı ve hareket kısıtlılığı gibi semptomlar gösteren Demirpolat, bir sağlık kuruluşuna başvurdu. Bir müddet tedavi gören Demirpolat'a, daha sonra muayene olduğu özel bir hastanede "ileri seviyede kalp yetersizliği" tanısı konuldu. Akabinde kalp kapağı operasyonu geçiren Demirpolat, bir dönem sağlık sorunlarıyla savaşarak yaşam mücadelesi verdi.

Yaşayamazsın dediler, nakil sonrası 10. Yılını kutladı

Yaşayamazsın dediler, nakil sonrası 10. Yılını kutladı

Kalp nakli yapılmazsa yaşayamayacağı söylenen Cihangir Demirpolat, bir tanıdığının tavsiyesi üzerine 2015 yılında ileri tedavi için İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi kliniğine başvurdu. Burada nakil için sıraya alınan Demirpolat, bir süre donör bekledi. Bir süre sonra Demirpolat'a müjdeli haber geldi. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı ve Kalp Nakli Sorumlusu Prof. Dr. Ali Gürbüz ile ekibi, donörden alınan kalbi başarılı bir şekilde Cihangir Demirpolat'a nakletti. Sağlığına kavuşan Demirpolat'a, nakil işleminin 10. yıl dönümü nedeniyle operasyonu gerçekleştiren sağlık ekibi tarafından pasta kesildi.

“Herkesin başına gelebilir, lütfen bağış yapın”

“Herkesin başına gelebilir, lütfen bağış yapın”

Cihangir Demirpolat, nakil öncesi yaşadığı zorlukları şu sözlerle ifade etti: "Artık yürüyemiyordum, nefesim konuşmaya yetmiyordu. Sesimi duyabilmek için kulağınızı ağzıma yaklaştırmanız gerekiyordu. Hareket kabiliyetim neredeyse sıfırlanmıştı, aşırı yorgunluk hissediyordum." Nakil haberini aldığı anı ise "Gece saat 3 civarında koordinatörümün aramasıyla adeta yeniden doğdum. 'Müjde, kalp bulundu!' sözleri hayatımın dönüm noktası oldu. O andan itibaren hastanedeki ekip büyük bir koşuşturmaya başladı. O anları kelimelerle anlatmak mümkün değil" şeklinde anlattı. Demirpolat, Türkiye'deki tüm vatandaşlara organ bağışı çağrısında bulunarak, "Bu durum herkesin başına gelebilir, lütfen bağış yapın" dedi.

Ameliyat anını ve sonrasındaki uyanışını hatırladığını belirten Demirpolat, "Bu süreçte birçok insanın emeği var. Şu an sağlığım gayet iyi, düzenli kontrollerimi oluyorum. 10 yılın nasıl geçtiğini anlamadım bile. Hayat yaşamaya değer ve bu hayatı bana bahşeden donörümün ailesine minnettarım. Bana bu mutluluğu yaşatan donörümün huzur içinde uyumasını diliyorum. Bu, ikinci bir aileye sahip olmak gibi bir duygu. Ancak en zorlu süreç, uygun donör bulunması" ifadelerini kullandı.

Pandemi öncesi 90 olan Kalp nakli sayısı 25’e kadar geriledi

Pandemi öncesi 90 olan Kalp nakli sayısı 25’e kadar geriledi

Prof. Dr. Ali Gürbüz, hastanelerindeki kalp nakli programının 10 yıl önce başladığını ve Türkiye'de bu operasyonu gerçekleştirebilen 15 merkezden biri olduklarını ifade etti. Gürbüz, en büyük sorunlarının kalp nakli sayısındaki düşüş olduğunu vurgulayarak, pandemi öncesinde 90 civarında olan nakil sayısının 25'e kadar gerilediğini, son iki yılda ise bu sayının 45'e yükseldiğini belirtti.

Demirpolat'ın kalp nakli projesinin ilk hastalarından olduğunu dile getiren Gürbüz, nakilleri ileri dönem kalp yetmezliği olan ve tıbbi tedaviye yanıt vermeyen hastalara önerdiklerini söyledi. Bu operasyonla hastaların yaşam süresini önemli ölçüde uzattıklarını belirten Gürbüz, "Hastaların kalbini elimize aldığımızda, sadece bir organ değil aynı zamanda onların umutlarına, yaşamlarına da dokunmuş oluyoruz" ifadelerine yer verdi.

“Yapay kalp ile hastalarımızın yaşam sürelerini uzatıyoruz”

Prof. Dr. Gürbüz, sözlerine şöyle devam etti: "Artık ilaç tedavisinin yetersiz kaldığı bir noktada, konsey olarak bir araya geldik ve kalp nakli yapmaya karar verdik. Kalp nakli listesine aldıktan sonra, hasta kalp beklemeye başladı. Kalp bulunduğu haberi gelir gelmez, vakit kaybetmeden nakil işlemini gerçekleştirdik. Şu anda hastamızın durumu oldukça iyi. Kalp nakli sayısının yetersizliği nedeniyle, kalp nakli bekleyen hastalarımızı kaybetmemek için 'yapay kalp' olarak adlandırdığımız destek sistemleriyle hastalarımızın yaşam sürelerini uzatıyoruz. Ameliyat ettiğimiz her hastamızla adeta bir aile bağı kuruyoruz. Sürekli olarak sağlık durumları kontrol altında"

Kaynak: İHA