Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Ertuğrul; “Dünyada hızla yayılan JN.1 varyantının Türkiye’de görülüp görülmediğini bilmiyoruz. Çünkü test yapmıyoruz. Risk grubundaki bireyler için ölümcül seyri devam ediyor. Dünyada yeni varyantlara karşı aşılar çıktı ve kullanılıyor. Ancak ülkemizde yok. Ölümcül seyri azaldı diye koronavirüsü bir kenara bırakamayız” dedi.


“Koronavirüsü bir kenara bırakamayız”

Son zamanlarda hastanelere üst solunum yolu enfeksiyonu dolayısıyla başvuruların artması üzerine konuşan Ertuğrul; “Sonbahar ile birlikte başlayan influenza ile birlikte üst solunum yolu enfeksiyonları artar. Özellikle okula giden çocuklarda yoğun görünür. Havanın soğumasıyla birlikte kapalı yerlerde vakit geçirmek virüsün yayılımına uygun ortamı oluşturur. Eskisi gibi maske, mesafe kurallarına uyulmaması da yayılım açısından en büyük etken. Tabii bunun koravirüs mü yoksa grip mi olduğunu anlamamız çok zor. Dünyada hızla yayılan JN.1 varyantının Türkiye’de görülüp görülmediğini de bilmiyoruz. Çünkü test yapmıyoruz.  Aslında bunun izlenmesi gerekiyor. Yeni varyantların ölümcül bir tabloya yol açması pek mümkün değil. Teorik olarak olabilir ancak çokta olası değil. Ama yeni varyantlar böyle diye biz koronavirüsü bir kenara bırakamayız. Risk grubundaki bireyler için ölümcül bir hastalık haline dönüşebiliyor. İleri yaş grubu, altta yatan hastalığı olanlar, kemoterapi alanlar, bağışıklık baskılayıcı tedavi alanlarda hala ölümcül bir hal alabilir. Kalabalık ortamlardaysanız mutlaka maske takmalıyız. Yeni varyantlara karşı aşılar çıktı ve dünyada kullanılıyor. Ancak ülkemizde yok ve kullanılmıyor. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda adım atması gerekiyor. Belki de grip aşısı gibi her yıl yenilenmiş şekilde aşı olmaya devam etmeli risk grupları” açıklamasında bulundu. 

“Aşı karşıtlığı insanlık düşmanlığıdır”

Kornavirüs aşısının yan etkisi olup olmadığına dair de konuşan Ertuğrul, “Aşı karşıtlığı aşılar ilk çıktığından beri var. Dünyadaki ilk aşıyı kullanan biridir Türkler. Çiçek hastalığına karşı kullanılmıştır. Avrupa kasıp kavruluyordu çiçek hastalığından. Çiçek 1980’lere gelirken tüm dünyadan aşı sayesinde kalktı. Aşı karşıtlığı hep var. Yalan yanlış bilgiyle bir takım bilgileri ortaya atıyorlar. Koronadan önce de gençlerde ölüm sebebinin başında kalp krizi ve inmeler geliyordu. Aşı oldular diye ölüyorlar demek iki bağlantısız olayı birbirine bağlamak demek. Yapılan tüm araştırmalar bu tür etkilerinin çok az olduğunu gösteriyor. Virüsün kendisi bu riski yaratan faktör zaten. Kovid geçirmek yüzde 25 arttırıyor bu riskleri. Biz bilim insanları olarak bunları anlattıkça hakaret ve tehdit alıyoruz. Aşı olmayın diyenlerin altta bitkisel bir takım ürünler sattıklarını görüyoruz. Aşı karşıtlığı profilinin altında başka ürün satışları var. Ben aşı karşıtlığını insanlık düşmanlığı olarak görüyorum. Artık insanlar çocukluk çağı aşılarını yaptırmıyor. Görülmeyen birçok hastalık yeni bir tehdit olarak kapıda” dedi.

Uyuz vakalarındaki artış…

Uyuz vakalarındaki artışa da değinen Ertuğrul, Bir evin içinde bir kişi de uyuz görünüyorsa diğer bireylerde de vardır. Çok hızlı bulaşır. Evde ciddi bir hijyen ve temizlik gerekir. Tüm çamaşırlar 60 derecenin üzerinde yıkanacak ve ütülenecek ve aile bireyleri ilaçlarını kullanacak. Ancak eskiden uyguladığımız uyuz ilaçlarına karşı direnç gelişti. Yeni kuşak uyuz ilaçlarını da SGK karşılamıyor. Bu ilaçlar çok pahalı. Ödeme listesine alınması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Merkez sayımız yeterli değil”

Rüzgarlı havalara dikkat: Felce neden olabiliyor Rüzgarlı havalara dikkat: Felce neden olabiliyor

Ertuğrul; “Yapılan araştırmalara göre diyabetik hastaların yüzde 2 ila 4’ünün ayağında sorun var ve yara var. Türkiye’de şeker hastası ve ayağında yarası olan hasta sayının 300 bin olduğunu düşünüyoruz. Bu hastaların kan şeker düzenleri yok. Kan şekeri sürekli yüksek seyrettiği için sinir ve damarlar harap oluyor. Ayakta his olmuyor ve ayakları değişik bir şekil alıyor. Bir süre sonra yara olan ayağın enfeksiyon kapması sonucu ayağın kesilmesi söz konusu olabiliyor. Bu hastaların ayağını kestiğiniz zaman yüzde 50-55’i 3 yıl içinde hayatını kaybetmiş oluyor. Bunu engellemek çok kolay. Hastalar kan şekerlerini kontrol altında tutmalı ve ayak bakımlarını yaptırmalılar. Bunu yapabilirseniz ayaktaki komplikasyonları engellemiş olursunuz. Bu tip hastaların zaman kaybetmeden uzmanlaşmış merkez ve doktorlara başvurması gerekir ama burada da sıkıntı var ülkemizde. Merkez sayımız ne yazık ki yeterli değil” dedi.

Kaynak: Haber Merkezi