Son Mühür- CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, Emniyet Teşkilatında kadro düzenlemesi yapan yasa hazırlığına ilişkin açıklama yaptı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Emniyet Teşkilatının hak ettiği saygınlığı ve iç güvenlik kurumlarının taşıdığı hayati önemi her zaman ciddiyetle değerlendirdiklerine dikkat çeken Murat Bakan, "Bugün İçişleri Bakanlığı’nı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nü biz yönetiyor olsaydık, böylesine liyakatsiz, tecrübe düşmanı ve kurumsal sadakati hiçe sayan böyle bir kadro düzenlemesi asla gündeme gelemezdi. Bizim yaklaşımımız; devletin temel kurumlarında görev yapan personelin siyasi düşüncesine, etnik kimliğine ya da herhangi bir aidiyetine değil, yalnızca liyakatine, görevindeki başarısına ve devletine olan bağlılığına bakmak olurdu. Emniyet teşkilatının içinden gelen, yıllarını bu kuruma vermiş, FETÖ’ye karşı en önde mücadele etmiş tecrübeli kadroları kenara itmek değil, onlara hak ettikleri değeri ve görevi vermek temel ilkemiz olurdu. 17-25 Aralık süreci sonrası en sert kamuoyu tepkisiyle karşılaşan kurumlardan biri Emniyet Teşkilatıydı. Teşkilat, içindeki yapılanmaları temizleyerek kendi içinde bir yeniden yapılanma sürecine girdi. 15 Temmuz darbe girişiminde darbeyi engelleyen en kritik kurumlardan biri oldu. O gece 63 emniyet mensubu şehit düştü" dedi.

Dışlanıyorlar!

FETÖ’nün kumpaslarını en iyi bilen, ifşa eden ve üzerine gidenin aynı teşkilat olduğuna dikkat çeken CHP'li Murat Bakan, " Mahrem yapılanmanın şifreli kodlamaları çözüldü, FETÖ’nün “bizden” dediği personel meslekten ihraç edildi. Ancak aynı listelerde “düşman” olarak kodlanan (F harfiyle) emniyet personeli, FETÖ ile mücadelenin adeta belkemiğini oluşturuyordu. Her görüşten, her kimlikten mensubun omuz omuza verdiği bu mücadelede devletin arkasında saf tutan emniyet mensupları şimdi dışlanıyor. Beklentileri, mücadelenin ödüllendirilmesi ve aktif görevlerde yer almaktı. Fakat bugün bir yasa tasarısıyla, bu kadroların tasfiye edilmeye çalışıldığı görülüyor. Bunu teyit etmek için yalnızca mahrem F kodlamalı personelin şu an nerelerde görevlendirildiğine bakmak yeterlidir. Yasa tasarısıyla birlikte 2. sınıf emniyet müdürlerine yönelik bir bilgilendirme toplantısı yapılmakta; toplantının başkanlığını ise Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu yürütmektedir. Peki, Münir Karaloğlu kimdir? 17-25 Aralık süreci öncesi ve sonrasında Van Valisi iken hakkında FETÖ bağlantılı ifadeler bulunan bir isimdir. 15 Temmuz gecesi Antalya Valisi olarak darbeci komutana şehri teslim eden kişidir. O gece özel harekât, valiyi, il emniyet müdürünü ve darbeci albayı valilik konutunda gözaltına almıştır. Ayrıca Karaloğlu hakkında Süleyman Soylu döneminde FETÖ dosyası hazırlanmış ve bu dosya Ankara Adliyesine gönderilmiştir" ifadelerine yer verdi.

FETÖ ona karşı mücadele edenlerden intikam alıyor!

Bakan açıklamasının devamında, "Bugün bu ismin emniyet teşkilatının geleceğini belirleyecek yasa tasarısını anlatıyor olması, teşkilatta büyük bir güvensizlik yaratmıştır. Algı nettir: “FETÖ, ona karşı mücadele edenlerden intikam alıyor.” Mesaj açık: “Eninde sonunda sizden hesap soracağız.” Bu kişinin Bakan Yardımcısı olarak atanması eleştiri konusuyken bir de teşkilatın yapısal dönüşümüne yön vermesi kabul edilemez. Yasa tasarısı neyi amaçlıyor? 1.sınıf emniyet müdürlerinin ilçe emniyet müdürü ya da polis okullarında öğretmen yapılması öngörülüyor. 100–200 civarında yeni kadro açıldığı belirtiliyor. Ancak sorun yalnızca kadro eksikliği değil. 15 Temmuz sonrası kapatılan akademi ve kolejlerin yerine, 20 binden fazla üniversite mezunu komiser yardımcısı alındı. Bu personel 4-5 yıl içinde müdürlük rütbesine ulaşacak. Asıl kadro planlaması bu yeni kuşak için yapılmalı. Peki, 20 bin yeni müdüre ne olacak? Açılan 200 kadro bu sorunu nasıl çözecek? Görünen o ki amaç, FETÖ’ye karşı canla başla mücadele etmiş, sayıları giderek azalan yaklaşık 1000 tecrübeli emniyet müdürünü sistem dışına itmek. Kadro sorununu çözmek değil; teşkilatın mücadele hafızasını tasfiye etmek hedefleniyor. Bu yasa disiplini bozacak, rütbe sistemini değersizleştirecek, motivasyonu düşürecektir. Şimdiden çok sayıda rütbeli personel emekliliği düşünüyor. Çünkü önerilen yeni görev pozisyonları, ne liyakati gözetiyor ne de insan onuruna yakışır şartlar taşıyor. Karaloğlu’nun “tecrübenizden faydalanmak istiyoruz” sözleri inandırıcılığını yitirmiştir. Eğer gerçekten tecrübeden faydalanılmak istenseydi, bu tasfiye değil, liyakat esaslı bir reform yapılırdı" dedi.

Yozlaşmanın temel sebebi iktidar...

Yasa tasarısının haksızlık olduğunu belirten Bakan, "Yeni bakanlık yönetimi göreve geldiğinde, “mahkeme kararlarını uygulayacağız” diyerek hukukun üstünlüğü vurgusu yapmıştı. Ancak mahkeme kararıyla görevlerine dönen 1. sınıf emniyet müdürleri, kısa süre içinde yine yalnızca o gerekçeyle emekli edildi. 300’den fazla müdür yeniden dava açtı ve geri döndü. Şimdi bu kişilerden yeniden kurtulmanın yolları aranıyor. Hukukun üstünlüğü mü? Görünen o ki: “Yargıyla gönderemiyorsak, yapıyı değiştirip kendileri gitsinler.” Oysa çözüm çok açık: Mücadeleye omuz vermiş personele vefa göstermek, tecrübelerinden yararlanmak, rasyonel kadro planlamasıyla bu geçişi yönetmek. Peki neden bu kadar acele ediliyor? Teşkilatta bir başarısızlık mı var? Hayır. Bu kurum hendek operasyonlarının yükünü çekti, 15 Temmuz’da canını verdi. Bugün bu yasa tasarısını hazırlayanlar, bu mücadelenin tarihini ve değerini görmezden geliyor. Bu, teşkilata yapılacak en büyük haksızlıktır. Süslü ambalajlarla sunulan bu düzenlemelerin ardında, geçmişte hakkında soruşturma açan personelden intikam almak isteyen isimlerin olduğunu herkes biliyor. Emniyet Teşkilatının geleceği bu kişiler tarafından belirlenemez. Bu iktidar Emmiyet Teşkilatındaki yozlaşmanın temel sebebidir" dedi.

Kaynak: Haber Merkezi