Son Mühür TV’de yayınlanan Hasan Tahsin Kocabaş ile Gündem Yorum programının bu haftaki konuğu Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol oldu. Doğruyol sağlıkta şiddetin sağlıkta dönüşüm programı ile başladığını ifade ederken, çözüm önerileri sundu.

Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, sağlıkta şiddetin özellikle 2002’den itibaren, AK Parti iktidarı ile birlikte sağlıkta dönüşüm programları başlatıldığını söyledi. Doğruyol, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Sağlık çalışanları ikinci sınıf muamelesi gördü’

‘Bununla birlikte bizim sağlık hizmeti sunumumuz vatandaş memnuniyeti üzerinden gitti. Vatandaşımız elbette memnun olsun, mağdur olmasın ama vatandaş memnun edeceğiz derken sağlık çalışanları ikinci sınıf muamelesi gördü. Bu geri plana atılmaları ile birlikte, bizim devlet büyüklerimiz, ‘Bunlar size hizmet etmek zorunda’ dese vatandaş diyor ki, ‘Herkes benim emrime amade olacak’ mantığıyla bakıyor. Aslında, sağlık çalışanımızın Türkiye Cumhuriyeti ülkesinin vatandaşı olduğu, aileleri olduğu, şiddete uğradıklarında cezai işlemleri olduğunun vurgulanması gerekiyor. Maalesef biz bunu yapmadık.

‘İtibar kayboldu’

2002’den önce yaş amcalar saygısından doktorun yanında ceketini ilikleyerek girerdi şimdi vatandaş hakaret ve küfürle giriyor sağlık çalışanının yanına. Neden ? O itibar kayboldu. Bu itibarsızlaştırmadan dolayı o sağlık çalışanı vatandaşa hizmetkar gibi göründü.’

Ahmet Doğruyol, karmaşanın temel sebebinin sistem bozukluğu olduğunu vurgularken, beyaz kodu doktorların özellikle kullanmaktan kaçındıklarını ifade etti. Doğruyol şu şekilde konuştu:

‘Öğretmenlerimize 10 binde birse, sağlık çalışanlarımıza 10 binde 500 oluyor şiddet. Şiddete uğrayan sağlık çalışanları çok fazla. Ki bu dağın görünen kısmı. Çoğu arkadaş beyaz kodla gri kodla uğraşmamak için gündeme getirmiyor. Bu basına yansıyanlar genel itibariyle adli boyuta ulaşmış olanlar.

‘Sağlıkta şiddeti mevcut hükümetimiz önlemek istemiyor’

‘Sağlıkta şiddeti mevcut hükümetimiz önlemek istemiyor’

Sağlıkta şiddeti mevcut hükümetimiz önlemek istemiyor. Sağlıkta şiddeti önlemek isteseydiniz 20 yıldır bir şeyler yapardınız. Burada görsel olarak beyaz kod uygulaması var. Bizim arkadaşlarımız beyaz kodu vermek istemiyor. Peki nedir beyaz kod ? Beyaz kod sağlıkta şiddete uğrayan vatandaşın başvurduğu bir telefon hattı. Ona başvurduğunda iş adli boyuta taşınıyor. Bizim arkadaşlarımız mahkeme süreci ile uğraşmak istemiyor. Beyaz koddan dosdoğru bir sonuç da çıkmıyor.

Bu beyaz kod uygulamalarına bizim sağlık bakanlığına bağlı avukatlarımızın da biraz daha hassas olması lazım. Avukat arkadaşlarımız da personelin arkasında maalesef yeterli derecede durmuyor.

‘Beyaz koddan sonuç alamamışız, gri kod nedir ?’

Beyaz kod işlevini yapmıyorken sağlık bakanımız gri kod diye açıklama yapıyor. Beyaz koddan sonuç alamamışız, gri kod nedir ? Önce samimi olun. Sağlık personelimize uygulanan şiddetin görevi başında devlet memuruna uygulanan şiddet olduğunu unutmamak lazım. Sağlık çalışanlarımız gelenin geçenin hakaret ettiği, şiddet uyguladığı kişiler oldular.

NASA, Güneş'te dev patlama görüntüledi: Avrupa ve Türkiye'de Kuzey Işıkları bekleniyor NASA, Güneş'te dev patlama görüntüledi: Avrupa ve Türkiye'de Kuzey Işıkları bekleniyor

2012 yılında Ersin Aslan adlı doktorumuz Gaziantep’te öldürüldü. Hasta bakanlıklardan yardım parası alıyor ve ölüm raporu verme diye öldürülüyor.

Sistemde diyor ki örneğin psikiyatri uzmanına 5 dakika zaman ayır deniyor. Bir doktorun bir vatandaşa hizmet edebilmesi için branşlara göre farklı zaman dilimleri olması lazım ve doktorun inisiyatifinde olması lazım. Bunun altından kalkılmaz, sonunda şiddet olur.

Ahmet Doğruyol şehir hastaneleri sisteminin ülkemiz için uygun olmadığının altını çizerken, bunun sebeplerini şu şekilde sıraladı:

‘Şehir hastaneleri sistemi bizim ülkemize uygun sistem değil’

‘Biz gerek şehir gerek devlet hastaneleri ile ilgili her sorunu dile getiriyoruz. Şehir hastaneleri sistemi bizim ülkemize uygun sistem değil. Bu ülkenin bu sistemden vazgeçmesi lazım. Bir yerlere para aktarma derdi olmasa bizim ülkemizde bir tane şehir hastanesi yapılmaz.

Tüm dünyada verimli olan hastane yatak sayısı 300-350 yataklı hastanelerdir. Tüm dünya bunu kabul etmiş ve biz hala illerimize şehir hastanelerini yapmaya devam ediyoruz. Bu şehir hastaneleri genel olarak şehirlerin kenarında veya dışında. Bu şehir hastanelerinin arsaları devlet tarafından, milli emlak tarafından şirketlere veriliyor. Bir müteahhit oraya hastane yapıyor. Biz o hastaneyi 20-25 yıl kiralıyoruz. 2,5-3 yıllık kira ile o hastane yapılabiliyor ve biz  devleti neden zarara uğratıyoruz ? Şehir hastanelerinde yapılan bütün işlemler bizim eğitim araştırma hastanemizde yapılıyor.

‘Bu hastanelere ihtiyacımız yok’

Bu hastanelere ihtiyacımız yok. Açtığınızda, diğer metropollü hastanelerin çoğu atıl duruma düşüyor. Niye ? Doktor arkadaşlarımız, personellerimiz oraya gidiyor. Bu sefer vatandaş evinin yanındaki hastaneye ulaşamıyor 20-30 km uzaklıktaki hastaneye gidiyor.

Şehir hastanelerinin güvenlik, temizlik gibi hizmetleri şirket onlara veriyor. Şirket bunları temin etmek zorunda ve hastane açıldığı tarihten itibaren yeteri kadar personel bulundurur ibaresi varmış. Biz bunu bürokratlardan öğrendik. Peki bu ne demek ? Bu ibarenin kriteri olur ama yok. Daha önce bunları dile getirdik. Şirket üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmesi lazım.

‘Sağlık-Adalet ve İçişleri Bakanlığının organize olması lazım’

‘Sağlık-Adalet ve İçişleri Bakanlığının organize olması lazım’

Arkadaşlar güvenlik çağırıyor 1 saat sonra geliyor, hiçbir anlamı yok. Burada Sağlık, Adalet ve İçişleri Bakanlığının organize olması lazım.’

12 devlet hastanesinin depreme dayanıksız olduğunu ifade eden Ahmet Doğruyol, bu hastanelerin yenilenmesi gerektiğini ve bu yenileme yapılırken de blok blok gidilmesini önerdi. Bu önerinin sebebi olarak da vatandaşın hizmet almasının devamlılığının sağlanması olarak açıkladı.

Ne yapılmalı ?

Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol sağlıkta şiddette yapılması gerekenler çözüm önerileri sundu ve şu şekilde konuştu: ‘Çözüm, önce insanların itibarını iade edeceğiz. Sonrasında şiddeti önlemek adına samimi olacağız. Görsel tedbirlerle bu iş yürümez. Hastane polislerimiz var, yetkileri sınırlı.

Biz vatandaş hastaneye girerken üstünü arayacağız, gözaltına alacağız bu sefer oy kaybı olacak gibi endişelerinin olduğunu düşünüyorum. Bunun önüne geçmek lazım.

112’lerimizde silahlı çatışmanın içine giriyor, böyle olmaz. Burada bizim tek derdimiz devletin ve milletin menfaatleri, çalışan arkadaşlarımızın güvenliği. Bir sendikanın kurulma gerekçesi çalışanın hak ve menfaatini korumak kollamaktır.

‘Partilerin kontrolünde sendikacılık olmaz’

Bir sendika çıkıyor a partisinin kontrolünde, bir sendika çıkıyor b partisinin kontrolünde. Partilerin kontrolünde sendikacılık olmaz. Sendikalar sivil toplum kuruluşlarıdır. Sendikaların parti kontrolünde olduğun sürece verim alma şansımız yok. Toplu sözleşmeler yapılıyor, ağustos ayında bir ay tiyatro oynuyor milletin içine gözüne baka baka oynuyor.

Biz sivil toplum kuruluşları olarak normal işlevimize dönmemiz lazım. Hiç hak arama ile ilgili bir şey yok ama sürekli olarak tayin yaptırayım, oraya müdür atayım. Böyle bir sendika yok, olmaması lazım.’

Kaynak: HABER MERKEZİ