Zamanın karmaşasında sürekli değişen ruh halimizi stresten uzaklaştırmak ve bir süreliğine de olsa mutlu olabilmek için çeşitli yollara başvurmaya başladık. Arada sırada yapılan aktiviteler bizi neşelendirse de uzun vadeli mutluluğu yakalayamadık. Bunun için beslenmek lazım, derinlerden, içerden başlamak, en ihtiyaç duyduğumuz yerden, ruhumuzu beslemek lazım. Nasıl mı?

Genellikle rekabete dayalı olarak belirli kurallar çerçevesinde yarışma organizasyonlarında yapılan, ancak eğlence ve kişisel mükemmelliğe ulaşmak için de günümüzde oldukça rağbet görmeye başlayan spor aktivitesi en mükemmel seçim olur.

Sporun faydaları saymakla bitmez diyeceğim ama siz bunu zaten biliyorsunuz. Ancak spora bir türlü başlayamıyorsanız, motivasyonunuz çok kısa süre ile sınırlanıyorsa belki düşüncelerim size ışık tutar ve hayatınıza da bir renk verir…

Çocukluk çağlarındaki hareketli yaşantımız zaman ilerledikçe azalmaya başlar. 30-35 yaşından sonra kas ve kemik kütlesinde gerileme başlar. Sporla birlikte vücuttaki asit oranı azalır, böylelikle yaşlanma ve kas gerileme süreci gecikir. Olduğumuz yaştan daha genç görünmek hepimizin içten içe istediği bir durumdur.

Güçlenen ve esneklik kazanan kaslar yağlanmaz ve sarkmaz. Vücut görünümü daha estetik olur ve dilediğimiz giysileri rahatlıkla giyebiliriz.

Pektoral kasların (göğüs kasları) güçlendirilmesi özellikle kadınlarda önemli bir estetik sorun olan göğüs sarkmalarını engeller. Böylelikle yerçekimine karşı koyabiliriz.

Kan dolaşımının artmasını sağlayan egzersiz sayesinde daha fazla oksijen alımı olacağından cildimiz daha canlı ve ışıltılı görünecektir. Her birimiz canlı ve sağlıklı görünmek isteriz.

Spor mutluluk hormonlarını artırarak kronik ağrıyı engeller, stres hormonunu azaltır. Günün stresi ile daha kolay başa çıkabiliriz. Ruh halinin iyileşmesine yardımcı olurken vücut şekillendiği için daha özgüvenli olmamızı sağlar.

ilk bakışta spora başlama sebeplerimizin sadece birkaçını sayarken, sayfalara sığdıramayacağımız kadar faydası olan spor için biz neler yaptık?

Biz Spora Ne kattık?...

İnsanoğlu olarak dokunduğumuz yerleri güzelleştirdiğimiz gibi çok ta basit kirletiyoruz. İçimizdeki karanlığı sporu bahane ederek serbest bıraktık. Bu güzel eyleme şiddet kattık. İçimizdeki galip gelmek isteyen egoya yenilip taraf olduk, hile kattık. Maddi kazanç uğruna bireylerin sağlıklı spor yapma haklarını ellerinden aldık, eğitimsiz bilinçsizce spor yaptırdık. Sadece partner bulmak adına spor merkezlerini doldurup, gerçek anlamda egzersiz yapan ya da performans sporcularının alanlarını ellerinden aldık…

Hafızalara kazınan tarihi bir olayı paylaşmak istiyorum:

İki Arjantin takımı, iki ezeli rakip; Milyonerler olarak anılan RiverPlate ve Boca Juniors.

1968 yılında milyonerlerin stadında oynanan derbide yaşananlar, ilk geniş çaplı olay oldu. Maç sırasında RiverPlate taraftarlarının ateşe verdikleri bayrakları Boca Juniors tribünlerine fırlatması ile büyük bir izdiham yaşandı ve 70 taraftar yaşamını yitirdi, 150 taraftar yaralandı.

1994 yılında ise yaşananlar farklı boyutlara geldi ve olaylar stadın dışına taştı. Yine bir derbi maçında RiverPlate’in 2-0 galibiyeti ile sonuçlanınca İki RiverPlate taraftarı öldürüldü ve Nunez'de bir duvara "Şimdi skor eşitlendi, RiverPlate 2-2 Boca Juniors" yazıldı…

Sporu İyileştirmek…

Hem sağlıklı bir beden ve ruh hem de toplumsal olarak faklı alanlarda daha ileri gidebilmek için yapılacak bir sürü aktivite ve organizasyonlardan biri spor alanı. Bu alanı iyileştirmek ve taşımak hepimizin ellerinde. Sporun içinde olarak buna fayda sağlayabiliriz. Çocuklarımızı, yeğenlerimizi, etrafımızdaki minik ayakları spora teşvik ederek onlara örnek olabiliriz. Bunu yapabilmek, bu muazzam dünyayı tanıyıp gerçekte nasıl olması gerektiğini yaşayarak daha iyi anlar ve anlatırız.

Bize sonsuz fayda sağlayan böyle bir dünya için şimdi sıra bizde.

Sporla kalın…