İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) bünyesinde görevli bir grup bilim insanı, Ege Denizi’ndeki Santorini Adası çevresinde 28 Ocak’tan bu yana devam eden deprem fırtınasıyla ilgili bir rapor hazırladı. Raporda, depremlerin tekno-volkanik (magmatik) bir kökene dayandığı belirtilerek, üç olası senaryo üzerinde duruluyor.
Bu senaryolardan en dikkat çekeni, büyük bir volkanik patlamanın Türkiye’nin Ege kıyıları, Batı Anadolu, Doğu Akdeniz ve İsrail’e kadar geniş bir alanda kül yağışlarına yol açabileceği ve tsunami riskini artırabileceği uyarısında bulunuluyor.
Sismik aktivite tektono-volkanik karakterde
Rapor, Santorini Yanardağı’nın kuzeydoğusunda meydana gelen sismik aktiviteleri inceledi. 28 Ocak ile 7 Şubat arasındaki 10 günlük dönemde yapılan çalışmalar, bu bölgedeki sismik hareketliliğin, özellikle Santorini-Amorgos ve İos fayları üzerinde yoğunlaştığını ortaya koydu.

Bilim insanları, bu depremlerin hem volkanik hem de tektonik etkilerle şekillenen bir jeolojik sisteme işaret ettiğini vurguladı.
Tsunami riski ve volkanik patlamalar
Raporda, üç farklı gelişim senaryosunun mümkün olduğu belirtildi. Bunlar arasında, büyük bir volkanik patlamanın Türkiye’nin güney ve batı kıyılarını, hatta İsrail’e kadar uzanacak kül yağışları ve tsunami tehlikesi oluşturması öngörülüyor.
1956’daki Amorgos Depremi sonrası tsunami etkilerinin modellemesiyle, Santorini Adası çevresindeki bir depremin Çanakkale ile Fethiye arasındaki kıyılarda küçük ölçekli tsunami dalgalarına yol açabileceği ifade edildi. Ayrıca, bu tür bir patlamanın hava kirliliğine ve volkanik kül yağışlarına yol açacağı öngörülüyor.
Depremlerin etkileri sınırlı olacak
Santorini civarında 7 büyüklüğünde bir deprem olması durumunda, kıyılarda tsunami etkisi oluşturulacağı, ancak Ege kıyılarındaki şiddetli etkilerin yüksek olmayacağı kaydedildi.
Ege bölgesindeki tsunami dalgalarının özellikle batı-güneybatı kıyılarında maksimum 2 metreye kadar ulaşabileceği, bu tür olaylarda erken uyarı sistemlerinin büyük önem taşıdığı vurgulandı.
Afet bilinci ve tatbikatların önemi
Rapor, afet yönetimi ve halkı bilinçlendirmek adına tatbikatların gerekliliğini vurguladı. Bu tür afet durumlarında, yerel yönetimler, AFAD ve üniversitelerle işbirliği içinde halkın afetlere karşı bilinçli olmasının önemli olduğu ifade edilerek, tatbikatların sürdürülebilir afet yönetimi için katkı sağlayacağı belirtildi.
Raporu hazırlayan ekip, DEÜ Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Öğr. Gör. Dr. Özkan Cevdet Özdağ, Öğr. Gör. Dr. Sevinç Özel Füzün ve diğer uzmanlardan oluşuyor.





