Son Mühür - İş insanı İnan Kıraç’ın mahkeme tarafından iptal edilen evliliği, sağlığı ve mirasçılarıyla ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Habertürk'te yer alan habere göre, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Kıraç’ın boşandığı eşi Emine Alangoya ile bazı çalışanları ve yardımcıları hakkında “Nitelikli Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma” ve “Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali” suçlarından hapis cezası talebiyle iddianame hazırladı. İnan Kıraç'ın kızı tarafından açılan diğer dava sonucunda Alangoya-Kıraç evliliği iptal edilmişti. İddianamede dikkat çeken ayrıntılar ve iddialar bulunuyor.
Eziyet edildiği iddia edildi
Şüpheli Emine Kıraç’ın demans hastalığı nedeniyle ayırt etme gücüne sahip olmayan mağdur İnan Kıraç’ı, vesayet makamı ve vasilerin izni ve bilgisi olmadan farklı zamanlarda karayoluyla şehir dışına çıkarması ile İnan Kıraç’ın tedavisinde gereken özeni göstermemesi nedeniyle Emine Kıraç ve diğer şüpheliler hakkında, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali ve eziyet suçları kapsamında şikayetçi olunması üzerine soruşturma başlatıldı.
Dosyalar birleştirildi
Mağdur İnan Kıraç’ın 23 Mayıs 2025’te tedavi gördüğü Koç Üniversitesi Hastanesi’nden, şüpheli Emine Kıraç’ın talimatıyla Barış Coşkun, Ali Şenol ve Kamil İpek tarafından kaçırıldığı iddiasıyla ilgili Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma, bu dosyayla birleştirildi.
''Davranışlarını yönlendirilebilme ehliyetine sahip değil''
Müşteki İpek Kıraç, savcılığa sunduğu dilekçede; Emine Alangoya ile İnan Kıraç’ın hukuka aykırı şekilde evlendiğini, evlilik tarihinde İnan Kıraç’ın davranışlarını yönlendirilebilme ehliyetine sahip olmadığını, bu durumla ilgili olarak İnan Kıraç’ın kısıtlanması amacıyla İstanbul Anadolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvuruda bulunduklarını, İstanbul Adli Tıp Kurumu 10. İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen raporda; “Fiil ehliyetini müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede demans denilen bunama hali saptanmıştır… Kişinin bizzat ve tek başına eylem içlemlere girişemeyeceği tıbbi kanaatine varılmıştır.” şeklinde ifadeler yer aldı.
Vasi atandı
Bunun akabinde 19 Mart 2025’te İnan Kıraç’ın akıl hastalığı nedeniyle kısıtlanmasına ve kendisine vasi atanmasına karar verildiği, dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişi raporunda; “Emine Alangoya’nın eşinin demans teşhisini ve bunun gerektirdiği tıbbi müdahale ihtiyacını kabullenmediği, bu durumun mevcut sağlık durumunu kötüleştirdiği, İnan Kıraç’ın halihazırda herhangi bir nörolojik tedavi almadığı…” hususunun belirtildiği vurgulandı.
Hürriyetinden yoksun kılma...
Emine Alangoya ve yardımcılarının, İnan Kıraç’ı farklı zamanlarda Antalya ve Bodrum’a götürdüğü, bu durumun kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu teşkil ettiği ifade edildi. Ayrıca, bu yolculukların karayolu ile yapılmasının ve sistematik olarak tekrarlanmasının eziyet suçunu oluşturduğu belirtilerek, Emine Alangoya ve yardımcıları hakkında şikayette bulunulduğu kaydedildi.
Antalya ve Bodrum ayrıntısı
Şüpheli Emine Alangoya’nın, Kıraç’ın rahatsızlığını kabul etmediği ve gerekli tedaviyi sağlamadığı, gönderilen hemşireleri bile ikamete kabul etmediği belirtildi. Ayrıca, Kıraç’ı sağlık personelinden ve check-up muayenesinden kaçırmak amacıyla karayolu ile farklı tarihlerde Antalya ve Bodrum’a götürüp geri getirdiği, bu olaylar nedeniyle şikayetçi olunduğu vurgulandı.
Sistematik şekilde eziyet mi yapıldı?
Sonuç olarak; şüpheliler Kenan İpek, Ali Şenol ve Barış Coşkun’un dolaylı kabulleri, tanık ifadeleri, dosyadaki görüntü inceleme raporları ile adli tıp kurumu ve bilirkişi raporları doğrultusunda, suçlamaları işledikleri kanaatine varıldı. Şüpheli Emine Alangoya’nın ise diğer şüphelilerin ifadeleri ve somut delillerle çelişen inkara yönelik beyanları dikkate alınmadı. Ayrıca, şüpheliler Emine Kıraç, Kenan İpek ve Ali Şenol’un, 3 Mayıs 2025 tarihinde mağduru Bodrum’a götürüp birkaç gün sonra İstanbul’a getirmeleri, 10 Mayıs’ta mağdur İnan Kıraç’ı Antalya’ya götürmeleri ve 17 Mayıs’ta tekrar İstanbul’a getirmeleri; son olarak 23 Mayıs’ta, mağdur taburcu olmadan ve vasilerin izni olmaksızın, Emine Kıraç’ın talimatıyla Kenan İpek ve Ali Şenol’un mağduru Koç Üniversitesi Hastanesinden alarak Antalya’ya götürmeleri, ancak Emine Kıraç’ın talimatıyla Vaniköy’deki ikametine bırakmaları eylemlerinin, Türk Ceza Kanunu’nun 109/1, 109/3-b-e-f ve 43/1 maddeleri kapsamında, eşe ve ruhen savunmasız durumda bulunan kişiye karşı, birden fazla kişiyle zincirleme şekilde kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu oluşturduğu belirtildi.
İddianamede yer alan ifadelere göre:
"İnan Kıraç’ın uzun süren şehir dışı yolcuklara karayoluyla götürülmesi hususunun sistematik bir eziyet olduğu iddia edilmiş olsa da mağdurun şehir değiştirdiği sırada diğer yardımcılarının da kendisine eşlik ettiği, münhasıran karayoluyla yolculuk edilmesi hususunun eziyet suçunu oluşturmayacağı, dosya kapsamında bulunan İstanbul Adli Tıp Kurumu 10. İhtisas Kurulu’nun 26 Şubat tarihli raporunda mağdur İnan Kıraç için demans hastalığının bulunduğunun tespit edildiği, 27 Mart tarihli bilirkişi raporunda, “..Kısıtlının eşi Emine Kıraç’ın eşinin demans teşhisini ve bunun gerektirdiği tıbbi müdahale ihtiyacını tam olarak kabullenmediği gözlemlenmiştir.
Bu durum İnan Kıraç’ın nörolojik tedavi sürecinin başlatılmasını geciktirmekte ve mevcut sağlık durumunun kötüleşme riskini arttırmaktadır…” hususunun belirtildiği, yine tanıkların ve diğer şüphelilerin beyanlarından da anlaşılacağı üzere İnan Kıraç’ın tedavisi ve kontrollerinin yapılması amacıyla vasiler tarafından gönderilen hemşirelerin şüpheli Emine Kıraç tarafından ikamete alınmadığı, mağdurun tedavisi ve hastalığının tespitine dair tetkiklerin yapılacağı tarihlerde mağdurun yukarıda belirtildiği üzere Antalya ve Bodrum’a götürüldüğü, bu sebeple mağdurun tedavisinin yapılamadığı, yine mağdurun şeker hastası olmasına rağmen Emine Kıraç tarafından mağdura tatlı verildiği, belirtilen eylemlerle şüpheli Emine Kıraç’ın mağdurun bakımı konusunda gerekli özeni göstermemesi nedeniyle TCK md. 233/1 hükmü uyarınca aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali suçunu işlediği tespit edildi.
Her ne kadar atılı suç CMK md. 253 uyarınca uzlaştırma kapsamında olsa da söz konusu suçun uzlaştırma kapsamında olmayan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuyla beraber işlenmiş olması nedeniyle CMK md. 253/3 hükmü uyarınca uzlaştırma hükümlerinin uygulanmaksızın iddianamenin tanzimi ihtiyacının hasıl olduğu anlaşıldı."
Bu nedenlerle Emine Alangoya’nın yargılanarak cezalandırılması talep edildi.''