İlk kez ilkokul 1. sınıfta, 23 Nisan etkinlikleri kapsamındaki bir tiyatro oyunuyla seyirci karşısına çıktım. Bana memur rolü verilmişti. Başımda fötr bir şapka, dilimde de boyumdan büyük kelimeler. Bugünlerde benzer bir şapkayla yine sahnedeyim ve bu kez bilindik bir şarkının sözleriyle: "Dünya ehli olanlar, aynı dilde söylerler."

İzmir Aşkına…

Duydunuz mu ya da hissediyor musunuz bilmiyorum ama İzmir'de yeni bir ateş yanmaya başladı. İlk kıvılcım da sanatla geldi. İçinde İzmir'in köklü ailelerinin çocuklarının da yer aldığı İzmir Aşkına adlı bir müzikal medyada tanıtılıyor. 80 kişilik bir kadro sahip olan bu müzikal önce 16-17 Mayıs tarihlerinde Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde daha sonra da 14-15 Haziran'da Ayfer Feray Tiyatrosu'nda sahne alacak.

İçinde İzmir var…

Müzikalde, mübadelede İzmir'i terk etmek zorunda kalan Raşel, 40 yıl sonra yeniden vatanına dönüyor ve Niko ile bir tavernada buluşup kaybettikleri yılları anıyorlar. Ottoman Dans Akademi Genel Sanat Yönetmeni Levent Yılmayan, müzikalin de sanat yönetmeni. Dansçıları, sahnede Kurtuluş Savaşı günlerini canlandırıyor. Benim de Niko'nun gençliğini oynadığım gösteride bir de anlatıcımız var. Ünlü sunucu Murat Can Canbay'ın anlatımıyla o dönem İzmir'de yaşananlar, İzmir'in ticaret, sanat, eğlence ve sosyal hayatı gün yüzüne çıkıyor.

Bir sosyal sorumluluk projesi…

Müzikalden elde edilen gelir, Behçet Uz Çocuk Hastanesi'nde, Namık Kemal Lisesi'nde ve BATÜDER'de çocukların eğitimi ve sağlığı için harcanacak. İzmirli turizmci Filiz Güleç'in yazdığı müzikal başta da söylediğim gibi yeni bir kıvılcım. Çünkü müzikalin hayata geçmesine destek veren beyin takımı bir de platform kurdu. Adı İzmir Aşkına Platformu...

İzmir’in sesi olacak…

Platform, her yıl bir başka müzikalle seyirci karşısına çıkmanın ve sosyal sorumluluk projeleri yapmanın dışında İzmir'i ilgilendiren olaylarda görüş bildirecek, yeni bakış açıları getirecek ve gerekirse tepkisini gösterecek.

Bu projeye destek veren herkes dünün çocuklarıydı.

Çocuklar, geleceğimiz…

Büyük önder Atatürk'ün göre, çok zor şartlarda kurulan Türkiye Cumhuriyeti için çocuklar, milletin geleceğiydi. O, çocuklara duyduğu sarsılmaz güvenin ve büyük sevginin ifadesi olarak, '23 Nisan'ları millî bayram olarak çocuklara armağan etti. Biz bu armağanın tadını yıllarca çıkardık. Şimdi isteriz ki başka çocuklar da aynı keyfi yaşasın ve bu coşkuyu gelecek kuşaklara aktarsın.