Son Mühür - Merve Turan / Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayıyla 2022 yılında başlatılan Türkiye Aile Destek Programı, 2025 yılı Aile Yılı olarak ilan edilmesinin ardından sona erdi. Aile Destek Programı, gelirleri asgari ücretin üçte birine denk olan, yani 2024 yılında 5 bin 667 TL'nin altında gelir elde eden hanelere yöneltilmişti. Ancak programın bitmesiyle birlikte, özellikle düşük gelirli hanelerin yaşadığı zorluklar daha da derinleşiyor.
İktidarın ilk icraatı, desteklerin kesilmesi oldu
Aile Destek Programı, Ağustos ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayı ile uzatılarak, Aralık 2024'e kadar devam etmişti. Ancak, 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesiyle birlikte, 2024 sonuna kadar devam eden program artık sona erdi. Türkiye’de, asgari ücretin üçte biri kadar gelirle geçinmek zorunda kalan 3 milyon 223 bin hane, bu destekten yararlanıyordu. Bu hanelerin zor durumda olduğunu belirten CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, iktidarın 2025 yılı için belirlediği Aile Yılı'na dair verdiği ilk mesajı “Bu desteği kesmek oldu” şeklinde değerlendirdi.
Polat, “Aile Destek Programı, 2022 yılında uygulamaya konmuştu. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayı ile sonrasında Ağustos ayında Aralık ayına kadar uzatıldı. Şimdi ise 2025 yılı Aile Yılı ilan edilerek bu program sonlandırılmıştır. Bu programın bir anlamı vardı, o da; dar gelirli ailelere, asgari ücretin üçte birine denk gelen bir gelirle hayat mücadelesi veren hanelere destek olmaktı. 2025 yılı ‘Aile Yılı’ deniyor, fakat bu yılın ilk icraatı, bu desteği kesmek olmuştur” diyerek hükümetin aldığı kararın doğru olmadığını vurguladı.
3 milyon hane bu destekten mağdur olacak
Mahir Polat, 2025 yılı itibariyle bu desteklerin devam etmemesinin, sadece maddi zorluklar yaşayan milyonlarca hane için büyük bir darbe olacağını söyledi. Polat, sözlerine şu şekilde devam etti: “Şu anda Türkiye’de, asgari ücretin üçte biri kadar gelirle hayat mücadelesi veren 3 milyonun üzerinde hane var. Bugüne kadar verilen destek, hanelerin geçim sıkıntısının ancak biraz olsun hafiflemesine yardımcı oluyordu. Ancak, hükümetin politikaları, bu ailelere gerekli yardımı kesmek üzerine kurulmuş gibi görünüyor. 2025 yılı beklenirken, sosyal desteklerin arttırılması bekleniyordu. Ancak, hükümet yine tasarrufu, yoksul ve yardıma muhtaç durumda olan hanelerden yapıyor. Bu da gösteriyor ki, yoksulluk politikalarının sürdürülebilirliği bu yönetim için geçerli değil.”
Destek tutarları yetersizdi, günde bir simit bile yetmiyordu
Aile Destek Programı çerçevesinde verilen desteklerin de yetersiz olduğunu ifade eden Polat, yardımların sadece sembolik bir anlam taşıdığını söyledi. Program kapsamında, asgari ücretin üçte birine sahip hanelere yapılan ödemeler aylık olarak 650 TL ile 1250 TL arasında değişiyordu. Polat, bu desteğin günlük yaşam için yetersiz olduğunu belirterek şunları söyledi: “Destek şartı, asgari ücretin üçte birine sahip haneleri kapsıyordu, ancak verilen destek tutarı aylık 650 TL ile 1250 TL arasında değişiyordu. Bu da günde bir simit ve bir çaya bile yetmiyor. Bu yardımlar, asgari ihtiyaçları bile karşılamakta yetersiz kalıyordu. İktidarın, bu kadar düşük bir yardımı bile çok görmesi oldukça düşündürücüdür.”
Sosyal destek programı kapsamında yoksulluk artıyor
Mahir Polat, hükümetin yoksullukla mücadele etmek yerine sadece durumu yönetmeye yönelik bir yaklaşım benimsediğini ifade etti. Sosyal Destek Programı’ndan yararlanan çocuk sayısının arttığını belirten Polat, “Çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ailelere verilen Sosyal Destek Programından yararlanan çocuk sayısı 169 bine çıkmış durumda. Bu, Türkiye’de yoksulluğun geldiği noktayı net bir şekilde gözler önüne seriyor. Bu çocuklarımızın yatağa aç girmesi, iktidarın utanç tablosudur. Türkiye, OECD verilerine göre çocuklarda yoksulluğun en yüksek olduğu ülkelerden biri olarak öne çıkıyor” dedi.
Yoksullukla mücadele edilmiyor, yönetiliyormuş gibi görülüyor
Polat, 2012 yılında Sosyal Ekonomik Destek (SED) programı çerçevesinde sadece 37 bin çocuğa yardım yapıldığını hatırlatarak, bu sayının 2024 yılı itibariyle 169 bine çıktığını ifade etti. Bu artışın, ekonomik krizlerin ve kötü yönetimin doğrudan bir sonucu olduğunu belirten Polat, “Bugüne kadar iktidar yoksullukla mücadele etmeyi değil, yoksulluğu yönetmeyi amaç edinmiştir. 2025 yılında bu sosyal yardımların da kesildiği gözlemleniyor. Yoksullukla mücadele yerine, yoksullukla yaşamaya alıştırılan bir toplum oluşturulmaya çalışılıyor” diyerek eleştirilerde bulundu.
Polat, son olarak, 2025 yılı Aile Yılı ilan edilirken, bu dönemde sosyal yardımların arttırılması gerektiğini belirterek, “Eğer 2025 yılı gerçekten Aile Yılı olacaksa, o zaman bu hanelere daha fazla destek verilmesi gerekiyor. Bu durum, yalnızca hükümetin alacağı bir karar değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk meselesidir. Çocuklarımızın yatağa aç girmesinin önüne geçmek için, ailelere yardım elini uzatmak en temel sorumluluk olmalıdır” dedi.





