Son Mühür / Atakan Başpehlivan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na düzenlenen operasyonun ardından ekonominin kötü bir raya oturduğunu vurgulayarak, iktidarı ve Bakan Mehmet Şimşek’i eleştirdi.

Yalçın Karatepe: Toplumsal çöküş görmezden geliniyor

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Londra’da yaptığı açıklamaları eleştiren CHP’li Yalçın Karatepe, iktidarın ekonomi ile yaptığı bütün hamlelerin makyajdan ibaret olduğunu belirterek, “Mehmet Şimşek’in Londra’da ‘program kararlılıkla sürüyor’ açıklaması, gerçekte hiçbir adımın üretim gücünü ayağa kaldırmadığını, tüm hamlelerin finansal makyajdan ibaret olduğunu itiraf etmektedir.

Net rezervler erimiş, kredi muslukları kısılmış, yatırım kararları durmuştur; ama ekonomi yönetimi hâlâ dışarıya güven vermeye çalışırken içerideki toplumsal çöküşü görmezden gelmektedir. Gerçekte yapılan, üretimi yeniden inşa etmek değil; çözülmeyi geciktirmek adına algıyı yönetmektir. Ne üretici desteklenmekte ne yurttaş korunmakta ne de sanayi planlaması ciddiyetle ele alınmaktadır. Bu artık bir ekonomi programı değil; yönetememe hâlini teknik terimlerle meşrulaştıran bir iktidar stratejisidir.” dedi.

"Türkiye'nin yön değişikliğine ihtiyacı var"

Son olarak, Türkiye’nin ciddi bir yön değişikliğine ihtiyacı olduğunu aktaran CHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, yazılı açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Gerçek şu ki, Türkiye’nin bir yön değişikliğine ihtiyacı vardır. Ve bu yön, yalnızca ekonomi politikalarının revizyonunu değil; karar alma süreçlerinde toplumsal uzlaşıyı yeniden tesis etmeyi, dış ilişkilerde ise demokratik meşruiyeti ve güvenilirliği yeniden kurmayı gerektirir.

Gerçek anlamda bir kalkınma stratejisi bırakılmamış; yatırım kararları piyasa dalgalarına terk edilmiş, üretici aktörler yönsüzleştirilmiş, sanayi ise plansızlığın içinde ayakta kalma mücadelesine mahkûm edilmiştir.

Küçük işletmelerin üretim zincirine katılımı sistematik biçimde engellenmiş, kaynak dağılımı kısa vadeli mali önceliklere göre biçimlenmiş, kredi kanalları kâr odaklı dar boğazlara sıkıştırılmıştır. Artık üretim, bir ülkenin iktisadi temel unsuru değil; kriz karşısında gözden çıkarılan ilk alan hâline gelmiştir. Böyle bir düzlemde kalkınma yalnızca söylemde kalır; büyüme ise toplumsal refahı değil, merkezî ayrıcalıkları büyütür.”

Muhabir: ATAKAN BAŞPEHLİVAN