Son Mühür / Atakan Başpehlivan CHP İzmir Örgütü’nde eski bakan, milletvekili ve belediye başkanlarının da yer aldığı Ekim Dayanışma Hareketi, dokuz toplantının ardından bir bildiri yayımladı.
26 imzayla duyurulan bildiride, ülkenin içinden geçtiği sürece dikkat çekilirken, CHP üyelerinin partinin Cumhurbaşkanı adayı etrafında birleşmesi gerektiğinin altı çizildi.
CHP İzmir'in önemli isimleri bildiriye imza attı
Söz konusu bildiri, CHP İzmir’de ve ilçe örgütlerinde olumlu anlamda yankı bulurken, bildiride ise şu isimler yer aldı: “Ş. Sinan An, Yekta Varnalı, Erkan Büyükkaya, Ali Rıza Kaya, Halil Çulhaoğlu, Ulvi Puğ, Ali Engin, Cihan Türsen, Musa Çam, Hüseyin Saygılı, Aslı Değirmenci, Engin Şirin, Basri Koyuncuoğlu, Özkan Yıldız, Fulya Alçay, Mehmet K. Günal, Aytekin Tunus, Özgür Kaplan, Şeref Bektaş, Şükrü Parmaklı, Mustafa Özel, Süha Barlak, Özgün Ateş, İlhan Dal, Murat İpek ve Mehmet Öncel.
"Türk Milletinin artık dayanacak gücü kalmadı"
CHP Ekim Dayanışma Hareketi adı altında yayınlanan bildiride ise şu ifadeler yer aldı: "Ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğundan bu yana, en zor en karanlık dönemini yaşamaktadır. Hukukun içinden adalet, Demokrasinin içinden hak ve özgürlükler, Dinin içinden ahlak çıkarılmış ve adeta hepsinin posası bırakılmıştır.
Getirilen Başkanlık Sistemi ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Saraydan alıp Türk Milletine armağan ettiği egemenlik, sanki başka bir saraya iade edilmiş gibi bir görüntü oluşmuş ve sanki Yasama, Yürütme ve Yargı yetkilerinin bir tek kişide toplandığı bir Seçilmiş Krallık dönemi başlamıştır. Cumhuriyetimizin tüm demokratik ve ekonomik kazanımları hızla tüketilmiş, Atatürk'ün Kurduğu Cumhuriyete karşı bir nevi karşı devrim hareketi başlatılmıştır. Adalet, Adalet Sarayından çıkartılmış ve halkımız Yürütmenin kullandığı Sarayın Adaletine muhtaç hale getirilmiştir.
Bu yetmezmiş gibi, gelir dağılımında ve refah paylaşımında da adaletten çok uzaklaşılmış, halkımızın emekçisi, emeklisi, esnafı, memuru, çiftçisi açlık ve yoksulluk sınırları arasında yaşamaya mecbur bırakılmıştır. Bir tıp teşhisi ile durumu özetleyecek olursak: Türkiye Cumhuriyeti tam bir Çoklu Organ Yetmezliği sorunu yaşamaktadır. Yasama, Yürütme, Yargı, Eğitim, Sağlık, Ekonomi, Basın... Hiçbir organımız sağlıklı çalışmamaktadır. Bu sürdürülebilir bir yaşam tarzı değildir. Türk Milletinin artık dayanacak gücü de sabrı da kalmamıştır.
"Tek yürek olarak çalışmaya davet ediyoruz"
Bu gidişe dur demenin olmazsa olmaz koşulu, dünyada hiçbir demokratik devlette olmayan bu Seçilmiş Krallık Sisteminden kurtulup, bu sistemin yarattığı arızaların giderileceği makul bir süreden sonra yeniden sağlıklı hale getirilmiş Parlamenter Sisteme dönmektir. Bunun için; bu iktidarı mutlaka ve bir an önce demokratik yollarla değiştirmek şarttır! İktidarı değiştirmek için de seçimlere en doğru adayla katılmak ve bu iktidarın değişmesinden yana olanların tamamının, bu adayın etrafında birleşmesini sağlamak olmazsa olmaz koşuldur.
Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinden oluşan, Atatürk ilke Ve devrimlerine yürekten bağlı olan, Sol ve Sosyal Demokrat görüşe sahip Ekim Dayanışma Hareketi olarak bizler, bu karanlık dönemin bitirilmesi için, Cumhuriyetimizin temel ruhunu oluşturan Atatürk ilke ve devrimlerinin ışığında, Anayasamızın değiştirilemez ilk dört maddesi çerçevesinde, en doğru yöntemle belirlenmiş en doğru Cumhurbaşkanı Adayının etrafında ve bir çatı altında toplanmanın kaçınılmaz olduğunu biliyor ve bu çatının Cumhuriyet Halk Partisi Çatısı olduğuna inanıyoruz.
Gün; "Ben ne olacağım?" sorusunun değil "Vatanımızın ve Milletimizin, İnsanların ve İnsanlığın geleceği ne olacak?" sorusunun sorulması gereken gündür. Bu soruyu sorup, ortak cevaplar üretmek amacıyla bir araya gelen Ekim Dayanışma Hareketi olarak bizler, öncelikle; Cumhuriyet Halk Partisi içindeki tüm kanaat önderlerimizi, tüm liderlerimizi ortak akıl ve tek yürek olarak çalışmaya davet ediyoruz.
Türkiye'nin bu karanlık dönemden kurtulması için, bir tek liderimizi, bir tek kanaat önderimizi, bir tek oyumuzu kaybetme lüksümüz yoktur. Ekim Dayanışma Hareketi olarak bizler, Bundan sonra, yeri ve zamanına göre bu tür konularla ilgili düşüncelerimizi kamuoyu ile paylaşacağız. Biz; Hangi inanç sisteminden, hangi etnik kökenden, hangi siyasi görüşten olursa olsun, kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla yaşlısıyla, işçisiyle işvereniyle her bir vatandaşımızın eşit ve insan onuruna yaraşır şekilde yaşadığı bir Türkiye özlemiyle yola çıktık."








