Yeni yılda uygulanacak asgari ücretin belirlenmesi 4. Toplantı sonunda bitirilecek denildi. 3. Toplantı sonunda işverenin teklifi olarak 3 bin 100 lira oldu. Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder, TİSK’in asgari ücret için 3.100 TL teklif yaptığını, Türk-İş’in ise 3.900 TL talep ettiğini açıkladı.

Bu hesaplamaya göre işverenin işçiye bir yıl sonra öngördüğü artış 275 lira. Mevcut asgari ücretin 2 bin 825 lira olduğunu düşünürsek, işverenin yapmak istediği zam yüzde 10’u ile bulmadı.

Bu hesaplamaları yapanlara ben de bir öneride bulunayım: Asgari ücreti hiç artırmayın daha iyi…

Dördüncü toplantıda asgari ücretin ne kadar olacağının net kararı verileceği belirtiliyor.

Bu da demek ki; asgari ücretin yaşanan hayat pahalılığı ve ekonomik gelişmeler ışığında kararı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kalacak. 3 toplantıda yapılan görüşmelerde havanda su dövüldüğü izlenimi var bende… Çünkü TÜİK’in enflasyonuna göre bile bu rakamın teklif edilmesi çok incitici bir durum.

Oysa ilk açıklamalar ile 4 bin lira üzerinde olacağı görüşü hakimdi. BU rakamın da 4 bin 200 lira civarında olacağı belirtiliyordu.

İşverenin bu önerisi dikkate alınırsa sırada bekleyen milyonlarca emekli perişan demektir.

Bazı emekli maaşlarının aylık Bin 500 lira düzeyinde olduğu gerçeğiyle de karşı karşıyayız. İktidarın seçim atmosferi havasına girdiğini görüyoruz. Bu nedenle memur, işçi, esnaf emeklileri de tıpkı asgari ücret gibi bir artışı bekliyorlar. Yani TÜİK’in yıllık yüzde 21 küsur enflasyon açıklamasındaki rakamların gerçekçi olmadığı, baskılandığını sadece biz değil artık tüm dünya biliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, stokçulara savaş açtı ama maliyetlerin artışına neden olacak fiyat yükselişlerinin de önüne geçilemiyor.

Çalışanların alacakları zamlarla ilgili hesaplarını bir yana bırakıp; ülkemizdeki facia boyutuna gelen işsizliğe bakalım.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yönettiği belediyesine gönderilen iş başvuru formlarını açıkladı.

Bir süre önce 100 bin düzeyinde olduğu ifade edilen başvuruları açıklayan Soyer, “Bize bugün itibariyle 181 bin 221 üniversite mezunu iş başvurusu. 11 bin 120’si yüksek lisanlı. 658 doktoralı mezun. İşsizlik bu noktada. Feci bir noktada. Feci bir tablo. Büyük bir yoksulluk, işsizliğin, ekonomik krizin eşiğindeyiz” diyerek açıkladı.

Yukarıdaki açıklama içinde bulunduğumuz kötü durumun net bir göstergesi. Bu tablodaki bazı kişileri “İş beğenmiyorlar, masa başı iş arıyorlar” gerekçeleriyle eleyebilirsiniz.

Ama bu kadar yüksek bir başvurunun altındaki acı gerçek:

“Her yere üniversite açıp, mezunlar verip, işsiz kalmasına umarsız davranmaktır.”

İşte bu iktidarın “Ateşle imtihanı” bu paradokstan kaynaklanmaktadır. Arap yarımadasından getirilen paraların ne denli çözüm olacağını hep birlikte yaşayacağız. Ekonominin artık temel taşları yerinden oynamıştır.

Bir yanda durdurulamayan zamlar, diğer yanda üretmeyen bir ülke, bir başka noktada kendi ürettiği temel besinleri satın alan ülke.

Türkiye artık teknolojik yatırımlara değil, ülkesinden rahatlıkla elde ettiği besin kaynaklarına da para öder duruma geldi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan sahte rakamlara sokaktaki herhangi bir yurttaş bile inanmıyor.

Türkiye’nin çıkış yapabileceğine sadece A Haber kanalının kalemşörleri, TBMM’de eleştiri yapan milletvekillerine yumruk gösteren AK Partili Alpay Özalan ve benzeri kişiler inanıyor olabilir.

Ama karşımızda giderek ağırlaşan sorunlar ve çaresizlikler var. Ve bugün birkaç saat içinde biri okulunda canına kıyan üniversite öğrencisi, diğeri genç bir fırın işçisinin haberleri duruyor.