Cumhuriyetimiz için Türk ulusunun bağımsızlık mücadelesinde en önemli dönüm noktalarından birisi olan 19 Mayıs, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk gençliğine armağan edildi. Bu önemli ve değerli gün, tarihimizin en önemlilerinden olan Kurtuluş Savaşı için de büyük önem arz etmektedir. 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk, Bandırma Vapuru ile Samsun'a çıkmıştır ve bugün, İtilaf Devletleri'nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı'nın başladığı gün kabul edilmektedir. Atatürk, Millî Mücadele sıralarında Türk milletini ileri götürecek olanların ve örümcek ağı tutmuş fikirlere karşı gelecek olanların genç fikirler olduğunu görmüştür. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Ulu Önderimiz için ayrı bir önem taşımaktadır. Atatürk gençler için, “Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir” diyerek fikirde yeniliği ifade etmiştir.

DÖNÜM NOKTASI OLDU

Tarih kaynaklarına göre Atatürk’ün Samsun’a çıkışında gördüğü manzara pek parlak değildi. Şehirde İngiliz işgal kuvvetleri vardı. Pontusçular sokaklarda kol geziyordu. Halk kendisini koruyamayacak durumdaydı. Ama, O’nda ve O’nun gibi düşünenlerde bu azim oldukça hiçbir engel aşılmaz değildi. Bu yolculuk Türk Milleti için bir dönüm noktası oldu ve kurtuluşumuzun başlangıcıydı. Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’da Anadolu topraklarına bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinin önemi nedeniyle de 19 Mayıs’ı Türk gençliğine armağan etti.

Günümüze baktığımız zaman ise işgücüne katılan 5 kişiden 2’si genç nüfusta yer almaktadır. TÜİK’in genç işsizlik verileri her 4 gençten birinin işsiz olduğunu gösteriyor. Bir başka veri ise genç nüfusun 3 milyon 412 bini ne istihdamda, ne eğitimde yer almadığını söylemektedir. İstihdama katılanların sektörel dağılımına baktığımızda ise yüzde 54.5’inin hizmetler, yüzde 21.1’inin sanayi, yüzde 13.4’ünün tarım, yüzde 5.8’inin inşaat olduğunu görüyoruz. Bu tablo, yarınımız olan gençlerin bugünkü durumunun iç açıcı olmadığını gösteriyor. Gençlerimizin yarım kalan hayallerinin gerçekleşmesi için yarının müjdesini bugünden vermemiz gerekiyor.

DIŞA BAĞIMLILIĞIN YAN ETKİSİ

Dışa bağımlılıkta son yıllarda artan bir ivme kazandık. Bu ivme aslında bizi bir yandan tüketime sürüklerken diğer yandan da işsizliğin her alanda daha da artmasına sebep oldu. Üretmeyen bir toplum haline geldik ve tüketim gücümüz de bundan sonra giderek azalacak. Ekonomimiz ciddi anlamda uyarılar veriyor ve her alanda kendimizi toparlamak için artık fedakârlık yapmamız gerekiyor. “Ne iş olsa yaparım” diyen yapıdaki gençleri, “Bu işin eğitimini aldım” diyen gençler haline getirmeliyiz. Bunun için OSB’lerle diyalog kurarak, gençlere, işyerlerinin taleplerine uygun beceriler kazandırmalıyız.

Bunun dışında devletin her kurumunun mutlaka hızla yerli üretimi destekleyecek projeleri hızla hayata geçirmesi için ciddi bir mesai yapması gerektiğini düşünüyorum. Yerli üretim aynı zamanda istihdam yaratacak ve işsizlik oranları hızla olmasa bile bir nebze düşecek. Halkımızı yerli mallara teşvik edecek bir yapıyı oturtmamız gerekiyor. Bundan yıllar önce İzmir İktisat Kongresi yapılmıştı belki hatırlatma da fayda var. İşte o kongrenin açılış konuşmasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Yeni Türkiye'mizi layık olduğumuz düzeye eriştirebilmemiz için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü zamanımız tamamen bir ekonomi devresinden başka bir şey değildir. Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmamışlarsa, meydana gelen zaferler devamlı olamaz. Ekonomi demek, her şey demektir, yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne lazımsa onların hepsi demektir. Ziraat demektir, ticaret demektir, çalışma demektir, her şey demektir." diyerek yol haritasını çizmiştir.

Atatürk, “Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum”derken Türk gençliğine olan güvenini de anlatmıştır.

Atatürk’ün şu sözleri hepimiz için bir rehber olmalıdır: “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir”demiştir. Atatürk’ü anlamak, yaşadıklarını ve fikirlerini bilmekle mümkündür. Bugünümüzün çocuklarının, yarının gençleri, geleceğimizin üreticileri, iş insanları ve sanayicileri olacağını unutmamalıyız. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında yaşanan zorlukları her zaman göz önünde tutarak, 19 Mayısları Atatürk’ün emanetine daima sahip çıkarak kutlamalıyız. 

Tüm gençlerimizin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyorum