Yerel yönetimlerin halka yakın birimler olması nedeniyle, kadınlar tarafından temsilin burada daha fazla gerçekleştirileceği kulağa makul gelir.  Fakat, ülkemizdeki mevcut düzende, yerel yönetimlerde kadınların temsili çok azdır. Halbuki, yerel yönetimler sayesinde kadınların siyasete yetersiz katılımını aşmak kolaydır. Kadınların yerel yönetimlerin karar organlarında aktif ve etkili temsili, özellikle yerelde verilen hizmetlerin yarısının kullanıcısının kadınlar olması nedeniyle önemlidir.

Kadınların özellikle yönetim anlamında yerelde daha az temsil edilmelerinin nedenlerini incelediğimizde karşımıza, ülkemizdeki ataerkil kültür yapısının kadının daha çok ev aile içinde kalmasını sağlaması ve ekonomik bağımsızlık konusunda yetersizlik çıkmaktadır. Bunların dışında kabaca genel bir mesai sınırı olmaması, gündüzden geceye devam eden çalışmalar, yoğun geçen kampanya dönemleri kadını siyasetten ve yerel yönetimde aktif rol alabilmekten uzak tutmaktadır. Siyasi partilerde kadınların en çok aktif oldukları kadın kolları dahi kadının yönetime daha çok katılması yerine erkek yöneticilerin kadın vatandaşa ulaşım yolu olarak kullanılmakta ve kadının yönetimdeki temsili için çok nadiren destek olmaktadır. Diğer bir yanıtlanması gereken soru ise ülkemizde kadınların parlamentoda aldıkları yer ile yerel yönetimdeki temsilin neden bu kadar farklı olmasıdır. Genel olarak bakıldığında yerel yönetimlerde kadının temsilinin parlamentodaki temsilden daha düşük oranda seyrettiği görülmektedir.

Kadının belediye seçimlerinde seçilme hakkını, 90 yıl önce elde ettiğini düşündüğümüz de bu durumun sorun olarak devam ediyor olması can acıtıcıdır. Kadınların, erkekler kadar yerel hizmetlerden fayda sağlama ve aynı zamanda karar verme sürecine katılma hakları yadsınamaz, aksi düşünce ise insan haklarına da aykırıdır. Buradaki toplumsal cinsiyet eşitsizliği üzerinde çalışma yapılarak acilen yok edilmeli, kadınların erkekler kadar toplumun yönetiminde söz sahibi ve sorumluluk sahibi olabilmelerinin önü açılmalıdır.

Kadının siyasette vitrin malzemesi olmasının önüne geçilmesi ancak siyasi partilerin kadın kotasının pozitif ayrımcılık yaratacak ve kadının ataerkil toplum ile yukarıda sayılan diğer nedenlerle yaşadığı dezavantajların yok edilmesini sağlayacak şekilde düzenlenmesini gerektiriyor. Bu konuda sorunun çözümü için kadın kotasının arttırılması, kadınların ve kadın örgütlerinin iktidara giden yolda, kadının araç olarak görülmesi anlayışını değiştirmeye yönelik ısrarlı çabalarının yararlı olacağı açıktır. Kadınlar yönetimde güçlendikçe siyasi partilerin pozitif ayrımcılığına gerek kalmayacak, güçlenmiş kadın ise simge ve vitrin olarak sadece kadın olduğu için siyasette olmayacaktır. Umuyorum ki, kadınlar ve yerel yönetimler el ele verecek kadının eşit temsili için politikalar üretecek, yeterli ve etkin sayıda katılımın mimari olacaklardır.