Çok zor...
Bu hayat, insanlar, yaşananlar... Hepsi o kadar zor ki. Bazen kaldıramayacak gibi geliyor. Vazgeçmek istiyorsunuz. Herkesten, her şeyden... Sonra düşünüyorsunuz kimi zaman. Bu hayat en ufak bir olayda vazgeçmek için çok kısa değil mi?

•ÖLÜM                        
•YAŞAM    

Bilim adamları hayatın ne olduğunu ve nasıl meydana geldiğini anlamak için nice ömürler tüketmişler. Bu konuda İslam alimlerinin çok önemli bir tespitleri var: 

“Hakiki hakaik-i eşya esma-i ilahiyedir.” 
Buna göre, hayatın hakikatini ararken onun kaynağına bakmamız gerekiyor. Böyle bir bakış bizi “Muhyi” ismine ulaştıracaktır.

Şu ayet-i kerime konumuzla yakından ilgilidir:

“Doğrusu Allah indinde İsa’nın meseli, Âdem meseli gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona ol dedi, o da oluveredi” (Âl-i İmran,59)

Ölüm Kaygısı
Ölüm düşüncesi bireyleri etkiler; fakat bu düşüncenin hangi boyutlarda olduğu çok önemlidir. Patolojik olarak yoğun bir şekilde düşünülen ölümle ilgili düşünceler bireylerin hayatını ve ruh sağlığını olumsuz şekilde etkiler. Bu sebeple tüm negatif düşüncelerde yapılmaya çalışıldığı gibi ölüm korkusuyla ilgili olan düşüncelerin de işlevsel boyutta olması gerekmektedir.Çoğu insan nadiren ölüm hakkında düşünür. Bununla birlikte, bilinçsiz bir düzeyde, nihai sonumuzun olduğunu bilerek ölüm kaygısı hissetmek, hayatımızın önemli yönlerini etkiler ve eylemlerimizin çoğunu etkiler. Genelde ölüm ve sonlu bir varoluş kavramları, bir çocuk olgunlaştıkça yavaş yavaş gelişir. Çocuklar küçükken, bir evcil hayvan öldüğünde veya bir yakınlarının vefatını öğrendiklerinde, varoluşun sonu olduğunun farkına varırlar. 3 ile 6 yaşları arasında çocuklar, anne ve babalarının ölüme karşı savunmasız olduklarının bilincine ve kendinin de ölümlü olduğu farkındalığına varırlar. Bu noktada, başlangıçta kalıcı olduğuna inandıkları dünyaları altüst olur. Bir gün ölmeleri gerektiğine dair gelişen farkındalık ve sonrasında hissettikleri dehşet verici duygular dayanılmaz olduğu için bu bilgiyi ve duyguları, zorunlu olarak bilinçli zihinden bilinçaltına bastırırlar. Bu farkındalık hangi yaşta gerçekleşirse gerçekleşsin, çocuğun kendi kendine yeterlilik vizyonunu etkili bir şekilde yok eder. Çocuktaki ölüm farkındalığının ve beraberindeki korkunun, zaman içinde bilinç üstüne taşınmasını oluşturulan savunma mekanizmaları engellese de ölüm korkusu bilinçaltında olduğu gibi korunur. Ve böylece, çocuğun bastırılmış ölüm korkusu hem çocukluk hem de yetişkinlikteki kişisel yaşamını önemli derecede etkilemeye devam eder.

Ölüm Korkusunu Yenmek İçin Neler Yapılabilir?
Ölüm korkusunu yenmek için bireyler günlük hayatlarındaki pek çok farklı şey yapabilir. Bunlar aslında ölümün ne kadar anlaşılabilir ve doğal bir süreç olduğunun kavranması ile ilgilidir. Ölümden korkmak aslında ilk insandan bu yana gelen bir içgüdüdür. Bu içgüdü kimi zaman farklı kişilerde etkisini büyük ölçülerde gösterebilir. Bu nedenle de ölüm korkusunu yenmek için bireylerin farklı şekillerde kendilerini rahatlatması gerekir.
Ölüm gerçeğini kabul etmek, destek almak,yazmak gerekmektedir.