Son Mühür/ Emine Kulak- Kamuoyunda ‘Katliam Yasası’ olarak anılan, Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki tartışmalı değişikliklerin yürürlüğe girmesinin birinci yılı yaklaşırken, İzmir Barosu önünde dikkat çeken bir basın açıklaması yapıldı.
Açıklamayı, İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu sorumlu yönetim kurulu üyesi Av. Aylin Aras Öztürk okudu.
Öztürk, 2 Ağustos 2024’te yürürlüğe giren yasanın, hayvanların yaşam hakkına yönelik “organize ve sistematik bir saldırı”nın önünü açtığını vurguladı. Yasa sonrası çok sayıda şehirde yaşanan hayvan ölümlerini ve şiddet vakalarını örneklerle anlatan Öztürk, sokak hayvanlarının “bakımevi” adı verilen yerlerde toplatılıp öldürülmesinin yasal hale getirildiğini söyledi.
Öztürk’ün açıklamalarında kullandığı ifadeler şu şekilde;
Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun adı altında, yapılan tüm itirazlara ve tepkilere rağmen, Meclis’in tatilde olması gereken 30 Temmuz 2024 gecesi kabul edilen ve 2 Ağustos 2024 tarihinde yürürlüğe giren yasa, hayvanların yaşam hakkına yönelik kapsamlı ve organize bir saldırının önünü açmıştır. Bu yasa ile birlikte, sokakta yaşayan hayvanların ‘bakımevi’ adı verilen ölüm kamplarına toplanarak hapsedilmeleri, sistematik biçimde öldürülmeleri ve hayvan düşmanlığının kurumsallaştırılması resmileştirilmiştir. Toplumun vicdanında asla karşılık bulamayan bu düzenleme; failleri cesaretlendirmiş, şiddeti meşrulaştırmış, yaşam hakkını hiçe sayan uygulamaları olağanlaştırmıştır. Katliam yasasının yürürlüğe girmesinin ardından; Niğde, Erzincan, Altındağ gibi birçok kentte hayvanlar bakımevlerinde diri diri gömülerek, kafaları ve uzuvları kesilerek vahşice katledildi. Ankara Polatlı’da bir kişi, “devlet köpekleri öldürmek için yasa çıkardı” diyerek yavru köpekleri dirgenle defalarca vurarak öldürdü. Bayraklı’da Ponçik isimli bir kedi rektal bölgesinden bıçaklanarak yaşamına son verildi. Dikili’de Ares isimli bir köpek yalnızca serinlemek için denize girdiği gerekçesiyle şikayet edilip barınağa kapatıldı; burada kaptığı virüs nedeniyle birkaç gün içinde yaşamını yitirdi.Sivas’ta bir yavru köpek, annesinin gözleri önünde defalarca sopayla dövüldü; hayatta kalma mücadelesi veriyor.Ankara’da doktor olduğu iddia edilen bir kişi; sahiplendiği onlarca yavru köpeği katletmek, hayvanlara cinsel istismar içeren 43.000 görüntü bulundurmak, evinde kan izleri ve çöp kenarında ölü hayvan uzuvları bulundurmak suçlamasıyla yargılanıyor.Bu yasa ile birlikte yüzlerce hayvan işkenceyle, zehirlenerek, dövülerek, silahla vurularak, yakılarak, bedenleri parçalanarak öldürüldü. Öldürülüyor. Ve tüm bunlar yasal bir zırhın, devlet eliyle çıkarılan bir düzenlemenin arkasına saklanarak gerçekleştiriliyor.Sokakta, vicdanda, hukukun özünde ve toplumsal değerlerde hiçbir karşılığı olmayan bu kanunu, birinci yılında bir kez daha reddediyoruz. Katliamı değil yaşamı savunuyoruz. Hayvanların özgürlüğünü, var olma hakkını, sokakta yaşama iradesini sonuna kadar savunacağız.İzmir Barosu olarak; hayvanların yaşam hakkını yok sayan bu kanuna ve beraberinde gelen tüm uygulamalara karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi, bu karanlığa teslim olmayacağımızı ve yaşamdan yana saf tutan herkesle birlikte direnmeye devam edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.Alışmayın.Sessiz kalmayın. Bu karanlığa teslim olmayın.Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.