İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, belediyenin hizmetleri için Hazine ve Maliye Bakanlığından beklenen imzaların aylardır alınamadığını söyledi. Soyer, finansman izinleri konusunda merkezi hükümetten tam destek alamadıklarını söyledi.

AYLARDIR BEKLEYEN İMZALAR
Cumhuriyet'ten Şehriban Kıraç'a konuşan Soyer, finansman onaylanma sürecini ve bekledikleri imzaları şöyle anlattı:

"İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak yapmayı planladığımız çeşitli altyapı ve yatırım projeleri için mevzuat gereği merkezi hükümetin onayına ihtiyaç duyuyoruz. Yabancı borçlanmaya gidilmesi için öncelikle projenin Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yayımlanan yıllık yatırım programına alınması gerekiyor. Yıllık yatırım programında yayımlanmasının ardından projeler kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan dış borçlanma için izin alınıyor ve 1 yıllık alınan bu izin proje finansmanı tamamlanana kadar her yıl yenileniyor.

Göreve geldiğimden beri Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yazılan dış finansman izin yazılarımıza ortalama 1-2 ay içerisinde cevap alabiliyorduk fakat içinde bulunduğumuz yılda yaklaşık 7 aydır Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan beklenen uygun görüş yazıları henüz tarafımıza ulaşmadı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na gönderdiğimiz ve geri dönüş alamadığımız dış finansman izni ve süre uzatımı yazılarımızdan kısaca bahsedecek olursak, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın yayımladığı yıllık yatırım programındaki dış finansman tutarlarını aşmamak kaydı ile Buca Metrosu Projesi için 2022 yılının Şubat ayında gönderilen yazımıza 9 ay, Çiğli Tramvayı ve Araç Alımı Projesi için 2022 yılının Nisan ayında gönderilen yazımıza 7 ay, Konak Tramvay Hattı Araç Alımı Projesi için 2022 yılının Nisan ayında gönderilen yazımıza 7 ay, Fahrettin Altay Metro Projesi için 2022 yılının Haziran ayında gönderilen yazımıza 5 ay ve belediyemizin bağlı kuruluşu İZSU’nun muhtelif içme suyu ve kanalizasyon projelerine garantörlük sağlanması kapsamında 2022 yılının Şubat ayında gönderilen yazımıza 7 ay ve 2022 yılının Nisan ayında gönderilen diğer muhtelif projeler kapsamındaki garantörlük süre uzatımı yazımıza 9 ay süresince cevap alamadık."

'İLLER BANKASI DA DÖNÜŞ YAPMADI'
Soyer, İzmir'deki 30 Ekim depreminin ardından yapı stokunun yenilenmesi için Dünya Bankası ile görüştüklerini söyledi. Bankanın kendilerine İller Bankası'nı işaret ettiğini ama Çevre ve Şehircilik Bakanlığından cevap alamadıklarını aktaran Soyer, değiştirilen proje kapsamlarıyla ilgili de belediyeye yazı gönderilmediğini söyledi. Soyer şöyle devam etti:

"Ayrıca 8 Ağustos 2022 tarihinde yerel bankalardan kullanacağımız kredi limitini artırma amacı ile talep edilen teminat mektubu kapsamında İller Bankası’ndan 300 Milyon TL tutarında teminat mektubu talebimiz 8 Ağustos 2022 tarihinde İller Bankası’na iletildi ama bu talebimize de herhangi bir dönüş ne yazık ki alamadık.

Bunun yanında bağlı kuruluşumuz ESHOT Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen ‘’100 Adet Elektrikli Toplu Taşıma Aracı Alımı’’ Projesi için 55 Milyon Euro tutarında kredi ihtiyacına yönelik 10 Ekim 2022 tarihinde İller Bankası’na bir talep yazısı daha gönderdik. Henüz bu konuda da tarafımıza gelen bir cevap bulunmuyor."

CHP'Lİ BELEDİYELERE AYRIMCILIK YAPILIYOR MU?
Soyer'in açıklamalarından öne çıkan soru-cevaplar şöyle oldu:

- CHP’li belediyelere bir ayrım yapıldığına inanıyor musunuz?

Değerlendirmek istediğimiz yatırım fırsatlarımız var. Gerek kurumsal kapasitesi gerekse kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings’ten alınan en yüksek yatırım yapılabilir notu sayesinde belediyemiz bu yatırımlar için en iyi örnek uygulamanın yapılacağı yer. ‘Ayrım’ kelimesini kullanmak istemiyorum fakat özellikle az önce bahsetmiş olduğum projelerin bekleyen finansman izinleri sebebiyle tam olarak destek alamadığımız düşüncesindeyim. Vatandaşın refahı için hız kesmeden devam ettirmek istediğimiz bu altyapı yatırımları biz yapmaya hazır olsak da, finansman bulmada güçlük çekilen şu dönemde finansmanını da bulsak bu tür bürokratik süreçlere takılması elimizi kolumuzu bağlıyor ne yazık ki.

- Çeşme Turizm Bölgesi ile ilgili ciddi kaygılarınız vardı. Süreci mahkemeye de taşımıştınız orada gelişmeler ne aşamada, kaygıları giderecek düzenlemeler yapıldı mı projede?

Söz konusu alan ağırlıklı olarak orman, mera, makilik-fundalık, ağaçlandırılacak alanlar ile doğal ve arkeolojik sit alanlarından meydana geliyor. Büyük bölümü de Alaçatı Kutlu Aktaş Baraj Havzasına giriyor ve alan içerisinde sulak alan bulunuyor. Yeni yapılan planda ise alanın mevcut sit statüleri değiştirilerek yeniden belirlenmiş. Alanın yüzde 85’lik bölümü nitelikli doğal koruma alanı olarak tescillenmişken, statüsü değiştirilerek bu oran yüzde 38’e düşürülmüş. Tarım ve orman alanı olan yerler kaldırılarak turizm ve tercihli kullanım alanları yani konut ve turizm alanları belirlenmiş. Belirlenen bu kullanımların da ağırlıklı olarak kıyılarda yoğunlaştığı görülüyor. Dolayısıyla yapı ve nüfus yoğunluğunu arttırıcı yönde plan kararları getiren söz konusu rapor taslağına ilişkin 19 Ekim’de olumsuz görüşümüzü ilettik. Yapılan SİT statüsü değişikliğinin iptaline ilişkin açtığımız dava süreci de devam ediyor. Kaygılarımızı giderecek herhangi bir düzenleme de bize iletilmedi.

Diğer taraftan, Çeşme Turizm Bölgesi olarak belirlenen alan öncesinde Çeşme Yarımadası’nda ilan edilmiş birçok turizm merkezi var. Turizmin geliştirilmesi amacıyla yapılacak çalışmaların yeni turizm merkezleri ilan etmekten ziyade, planı bulunmayan turizm merkezlerinin ivedilikle planlarının yapılmasına yönelik olmalı. Planlı gelişmenin sağlanarak kontrol edilmesi, buna bağlı olarak turizm çeşitliliğini arttırıcı ve çevreye duyarlı plan kararlarının oluşturulması gerekiyor.

SOSYAL YARDIMLAR
- Ekonomik krizle birlikte belediyelere sosyal yardım için başvuranların sayısında da ciddi artış var. Maliyetlerin zirveye çıktığı bu dönemde siz belediye olarak giderleri nasıl finanse ediyorsunuz, sosyal yardım için başvuranların sayısında son bir iki yılda ne kadarlık artış var?

Biliyorsunuz enflasyon nedeniyle fiyat değişimleri son derece hızlı gerçekleştiği için bütçe açığı verilmesi de bu sürecin tabii bir gerçeği. Biz de İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak hesaplamalarımızı Merkezi Hükümetin yaptığı varsayımlara dayalı olarak gerçekleştirmek durumundayız. Bu sebeple gelir ve gider öngörülerimizde ne yazık ki bir belirsizlik söz konusu. Yüzde 100’ün üzerinde gerçekleşen Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) nedeniyle alış maliyetleri her geçen gün artıyor. Türk Lirası, değer kaybına devam ediyor. Yurtdışından ithal edilen ürünlerin neredeyse tamamı döviz ile tedarik ediliyor. Dolayısıyla bütün maliyetler artıyor. Döviz kurunun yükselmesine bağlı olarak gerçekleşen bu artışların hepsi enflasyonun yükselmesine neden oluyor. Bu durum tüm ülkemizi etkilediği gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni de fazlasıyla etkiledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak 2022 yılının ilk 9 ayında 6 milyar TL tutarındaki bütçemizin yüzde 78 oranında gider gerçekleşmesini sağladık. Bu dönemde zorunlu olmadığını düşündüğümüz bazı yatırımlarımızı erteledik. Proje önceliklendirmesi kapsamında vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarına büyük cari harcamalarına destek olmaya çalıştık. Göreve geldiğim 2019 yılından itibaren büyük tutarlı altyapı projelerimize uluslararası kalkınma bankalarından konsorsiyumlar aracılığıyla dış finansman sözleşmeleri yaptık. Bu kredilerin vadeleri 12 yıla kadar uzanıyor. Bu kredileri hak ediş bazında dilimler halinde kullanıyoruz. Bir taraftan borçlarımızı geri öderken bir taraftan yeni borçlanmalar yoluyla finansman döngümüzü yarattık açıkçası. Bu döngüyü de yaratmak biliyorsunuz kolay olmuyor. Güven çok önemli bir husus. Yatırımcılarla iyi ilişkiler kurulması, güven tesis edilmesi büyük önem arz ediyor. Bu anlattığım hususlar dış borçlanma için sizinle paylaştıklarım. İç borçlanma konusunda bu döngüyü yaratmak bu dönemde çok mümkün görünmüyor. Regülasyonlardaki değişikliklerden ötürü bankalar kredi limiti açamıyor. Bu da piyasanın sıkışmasına neden oluyor. Burada önemli bir durum öne çıkıyor.

Geçtiğimiz günlerde Fitch Ratings raporunda da ifade edildiği gibi İzmir AAA notu ile çok sağlam bir finansal yönetime sahip. Kontrolümüz dışında gerçekleşen pandemi, deprem gibi zorlu durumlara ve özellikle son yıllarda Türk Lirasının değersizleşmesi neticesinde ekonomik olarak yaşadığımız olumsuz sürece rağmen yatırımlarımızı ve değer yaratma odaklı anlayışımızı kararlılıkla sürdürdük. Ülkemizin ve İzmir’imizin geleceğine olan kuvvetli inancımızla, yatırımlarımızı vites düşürmeden sürdüren bir kent olmaya devam edeceğiz.

2019 yılında göreve başladığımızda İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak 23 bin haneye düzenli sosyal yardım yapıyorduk. Bugün itibariye bu sayı 78 bine haneye yükseldi. Bu 78 bin hane bizim yıl içerisindeki tüm sosyal yardımlarımızdan düzenli faydalanıyor. Bizim 2019 yılında yaklaşık 1500 kişilik bir adet yemek dağıtım noktamız vardı. Bugün bu sayı 14’e çıktı. Bu kapsamdaki mahalle sayısı 70’e çıktı, günlük mahallelerde sıcak yemek dağıtım sayımız 10 bine yükseldi, aşevimizde üretip dağıttığımız sıcak yemek sayısı günlük 13 binden 20-22 bine ulaştı.

Biz 2019 yılından bugüne yarım milyondan fazla kapıyı tam 7 milyon defa sosyal yardım ve sosyal hizmet faaliyetlerimiz kapsamında çaldık. Biz Varız, Kara Kış Paketi, Bir Kira Bir Yuva, Askıda Fatura, Kitap, Bilet vb. dayanışma kampanyaları başlattık. Sadece İzmir değil, diğer kentlerimizden hatta yurtdışından vatandaşlarımız bu dayanışmaya ortak oldu.

2019 yılında Sosyal Hizmetler Dairesi’nin bütçesi 202 milyon TL’ydi. Takip eden yılların bütçesiyle beraber toplam 1,5 milyar TL bütçe kullanıldı. 2023 yılı için ise Sosyal Hizmetler Dairesine 762 milyon TL bütçe ayırdık. Böylece dört yılda Sosyal Hizmetler Dairesine 2,3 milyar TL’ye yakın bir bütçe ayırmış olduk.

Bu bütçeyle toplam 255 bin haneye gıda malzemesi desteği verdik, 115 bin haneye süt, 208 bin haneye 184 milyon TL nakit para, 45 bin haneye bebek bezi ve mama, 3 bin haneye ev eşyası, 90 bin ilkokul ve ortaokul öğrencimize kırtasiye kartı, 80 bin çocuğumuza bot ve mont, hasta, yaşlı ve engelli yurttaşlarımıza hasta bezi, 10 bin anneye ulaşım kartı, 5 bin 547 öğrencimize 17,7 milyon TL tutarında Üniversite Eğitim Desteği; yine üniversite öğrencilerine 360 bin kişilik sıcak yemek desteği verdik. 2019 yılından bugüne toplam 9 milyon kişilik sıcak yemek ürettik ve yurttaşlara ulaştırdık.

- Görev sürenizin 4. yılına gireceksiniz. Bu süre içerisinde İzmir aslında çok ciddi afetler de yaşadı. Deprem, sel, yangınlar… Bu dönemde merkezi yönetimden yaklaşım nasıl oldu? Gerçekten o yaraları sarma konusunda yeterince destek gördünüz mü?

Yani, zaman zaman işbirliği yapabildiğimiz alanlar oldu. Zaman zaman iş birliği yapamadığımız, gündelik siyasi çatışmalar, rekabetler nedeniyle iş birliği yapamadığımız zamanlar da oldu ama biz bunlara takılmıyoruz. Biz şikayet mercii, makamı değiliz. Biz bütün bu koşulları bilerek bu göreve geldik. Dolayısıyla da niye burada yardımcı olmadılar, niye burada bizim yanımızda değillerdi deme noktasında değiliz. Biz bütün bu koşullara rağmen ne yapabildik ona bakıyoruz. Özetle söylemek gerekirse, olabilecek en iyi çözümleri üretebildik. Hem de İzmir’de olağanüstü bir dayanışma platformu yaratarak yaptık. Sadece Büyükşehir’in gücüyle değil tüm İzmirlilerin katılmasını sağlayacak seferberlikler yaptık ve hakikaten İzmirliler sahip çıktılar. O nedenle de çok huzurluyum vicdanen. Tabii ki eksiklerimiz olduğunu biliyorum, yetişemediğimiz yerler oldu hükümetin bıraktığı, desteklemediği falan filan. Ama bunlar umurumda değil. Biz sonuçta maksimum yapılabilecek ne ise onu yaptık.

Editör: TE Bilişim