Son Mühür - Beste Temel / Konuşmasına, 6 Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ı anarak başlayan Türeli, onların mirasının yaşatılması gerektiğini vurguladı. “Bugün antiemperyalist ve tam bağımsız bir Türkiye ideali için hayatlarını feda eden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamlarının 53’üncü yıldönümü.” diyen Türeli, “Üç fidanımızın bağımsızlık, özgürlük ve eşitlik ideallerinin her daim takipçisi olacağımızı bir kez daha ifade ediyor, anıları önünde saygıyla eğiliyorum” sözleriyle konuşmasına anlamlı bir giriş yaptı.

Türeli ayrıca kısa süre önce hayatını kaybeden Sırrı Süreyya Önder’i anarak, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yapılan saldırıyı “alçakça” olarak niteledi ve “şiddetle kınıyorum” ifadesini kullandı.

“Türkiye sadece ekonomik değil, siyasal ve yönetsel kriz de yaşıyor”

Merkez Bankası Başkanı'nın sunumunu değerlendiren Türeli, Türkiye’nin sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal, siyasal ve yönetsel bir krizle karşı karşıya olduğunu söyledi.

“Ortada bir başarı yok.” diyen Türeli, 2023 seçimleri sonrası devreye alınan ekonomi programının ikinci yılına yaklaştığını hatırlattı. Ancak bu süreçte ne somut bir sonuç alındığını ne de kapsamlı bir istikrar programı oluşturulduğunu belirterek, “Dezenflasyon hedefine kilitlenmiş bir para politikası programı var, ama ne yazık ki baktığımız zaman ortada bir başarı yok.” değerlendirmesini yaptı.

“Faiz yüksek, talep baskılanıyor ama sonuç yok”

Türeli, mevcut para politikasının iki temel üzerine kurulu olduğunu ifade etti: İç talebi baskılamak ve yabancı sermaye girişini cazip hale getirerek döviz kurunu dizginlemek. Bu çerçevede yüksek faiz politikası uygulandığını belirten Türeli, “Bir taraftan hane halkı harcamaları ve reel sektör açısından yüksek faizle talep azaltılmaya çalışılıyor; diğer taraftan da ‘carry trade’ yoluyla kısa vadeli sermaye girişiyle kur baskılanmak isteniyor.” sözleriyle sistemin temel mantığını özetledi.

Ancak bu yaklaşımın sonuç vermediğini açıkça ortaya koyan Türeli, “Böyle bir program var ama başarı yok.” diyerek eleştirisini yineledi.

“Dezenflasyon süreci başlamadı bile”

Türeli, Merkez Bankası’nın Ağustos 2023’te yaptığı sunumda, dezenflasyon sürecinin Haziran 2025’te sona ereceğinin belirtildiğini hatırlatarak, “Daha dezenflasyonu gerçekleştirmiş değiliz ve ne zaman gerçekleşeceği belli değil.” dedi. Bu belirsizlik ortamının Merkez Bankası’nın itibarını zedelediğini savunan Türeli, “Ne beklentiler kırılabildi, ne de ciddi bir yapısal önlem var.” sözleriyle sürecin yönetilemediğini dile getirdi.

“Faiz sebep, enflasyon sonuç tezi ekonomiyi felakete sürükledi”

Türeli’nin değerlendirmesindeki en çarpıcı bölümlerden biri, 2021 yılında Cumhurbaşkanı tarafından ortaya atılan “faiz sebep, enflasyon sonuç” tezine yönelik eleştirilerdi. Bu yaklaşımın Merkez Bankası tarafından uygulamaya geçirilmesinin felaketle sonuçlandığını belirten Türeli, “Hatırlayın, dört ay içinde politika faizi yüzde 19’dan yüzde 14’e indi; enflasyon önce yüzde 35’lere, sonra yüzde 80’lere çıktı, dolar kuru da 8,30’dan 18,30’a yükseldi.” ifadelerini kullandı.

Kur korumalı mevduat sisteminin doğuşunun bu sürecin bir sonucu olduğunu hatırlatan Türeli, sistemin maliyetini eleştirerek, “Kur korumalı mevduat sisteminin topluma maliyeti çok yüksek oldu.” dedi. Vatandaşların paralarının değerini koruyamayınca önce dövize, ardından gayrimenkule yöneldiğini belirtti.

“Tahmin aralığı uçurum gibi”

Merkez Bankası’nın sürekli değişen enflasyon hedeflerine de dikkat çeken Türeli, “Yıl sonu enflasyon hedefi önce yüzde 17,5’ti, sonra yüzde 21 oldu, sonra yüzde 24’e çıktı. Alt sınır yüzde 19, üst sınır yüzde 29. Bu kadar geniş bir tahmin aralığı olur mu?” diyerek güven eksikliğine vurgu yaptı.

“Yüzde 35’e razıyız, tek hane hayal”

Türeli, yıl sonu enflasyonunun resmi hedeflerin çok üzerinde gerçekleşeceğini öngörerek, “Yüzde 24 olması için aylık enflasyonun yüzde 1,13, yüzde 29 içinse yüzde 1,63 olması gerekir. Gerçekleşecek olan yüzde 35’e daha yakın.” ifadelerini kullandı. Mevcut gidişatla tek haneli enflasyonun 2027 yılı için bile mümkün olmadığını belirterek, “Tek haneli enflasyon hayal.” dedi.

“Merkez Bankası iki yılda 1,5 trilyon lira zarar etti”

Mart ayında yaşanan faiz dalgalanmalarına da değinen Türeli, 19 Mart sivil darbe girişimi sonrası rezervlerde yaşanan düşüşe dikkat çekti. “Brüt rezervler 171,1 milyar dolardan 141,1 milyar dolara, net rezervler 73,9 milyar dolardan 35 milyar dolara geriledi.” diyen Türeli, 14 Mart - 25 Nisan arasında 57 milyar dolarlık döviz satışının yapıldığını açıkladı.

Zararın büyüklüğünü de çarpıcı verilerle ortaya koyarak “Merkez Bankası 2023’te 818,2 milyar TL, 2024’te ise 700,4 milyar TL zarar etti. Bunun ne kadarının kur korumalı mevduattan kaynaklandığı açıklanmalı.” dedi.

“Gerçek işsizlik yüzde 30’a yakın”

Türeli, büyüme rakamlarının gerilediğini, işsizliğin resmi verilerin çok ötesinde olduğunu belirtti. “İşsiz sayısını yüzde 7–8 civarında gösteriyorsunuz ama gerçek işsizlik yüzde 30’a yakın. Atıl işgücüyle birlikte 11,5 milyon kişi işsiz.” dedi. Aynı zamanda şirket iflaslarının ve konkordato ilanlarının arttığını, halkın borçlarının çoğaldığını ve gelir dağılımının bozulduğunu ifade etti.

“Ekonomi güven ister, güven için demokrasi ve hukuk gerekir”

Türeli konuşmasını, ekonominin sağlıklı işlemesi için sadece teknik değil, yapısal reformların da gerektiğini vurgulayarak tamamladı. “Bir ülkede ekonominin iyi işlemesi için öngörülebilirlik ve güven gerekir. Bunun için demokrasi olmalı, siyasal sistem iyi işlemeli, hukuk devleti kurulmalı.” diyen Türeli, mevcut otoriterleşme eğilimlerinin ekonomiye zarar verdiğini belirtti.

Türeli “Bugüne kadar uygulanan yaklaşık iki yıllık politika son derece başarısızdır. Bundan sonra da bunun başarılı olacağına, dezenflasyon hedefinin gerçekleşeceğine kimse inanmıyor.” cümleleriyle sözlerini sonlandırdı.

Muhabir: Beste Temel