CHP Parti Meclisi Eski Üyesi Hüseyin Saygılı, Millet İttifakı’nın hedef beyanları ve iktidara geldiklerinde ne yapacaklarını topluma sunduklarını belirterek,” Farklı görüşlere sahip partiler, bugüne kadar uzlaşılan temel hak ve özgürlükler, toplumun refahı, ayrıştırmaya karşı birliğin ve bütünlüğün nasıl sağlanacağı, uluslararası ilişkilerde barış, hukukun üstülüğünün tesisi ve yeni bir anayasa ile birlikte demokratik parlementer sisteme geçiş gibi başlıklarla neler yapılacağını net bir şekilde ortaya koyuyor” dedi.

Geleceğin Türkiyesi’ni nasıl inşaa edeceklerini bir bir gündeme getirdikçe AKP iktidarı sarsıldığını, sarsıldıkça stres biriktirdiğini ifade eden Saygılı, “Bu nedenle kendi tabanlarını bir arada tutmak için toplumun inancı üzerinden yani dini duygularını sürekli sömürmekten, siyasete alet etmekten geri durmuyorlar. Muhafazakar kesimi endişelendirmek için Millet ittifakı üzerinden ‘Bunlar iktidara geldiklerinde türbanınızı çıkartırlar’ gibi söylemlerle toplumu korkutmaya çalışıyorlar” diye konuştu.“Türban” meselesinin her seçim öncesindeki gibi yine AKP’nin kurtarıcı can simidi olduğunu söyleyen Hüseyin Saygılı, buna karşın Kılıçdaroğlu’nun, bu hamlelerini boşa çıkaracak yasa teklifini meclise sunduğunu ve  başta Erdoğan olmak üzere Cumhur İttifakı’nı bir kez daha sarstığını söyledi.

Teklifte “Türban” kelimesi yok

Toplumun bir kesiminin; “Ne gerek vardı, türban yasasının zamanımıydı” gibi eleştirilerine de değinen Saygılı, CHP’nin “Türban Yasası”olarak eleştirilen teklifinde “türban” kelimesinin geçmediğini belirterek, TBMM’ne sunulan teklifin; “Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma vb. giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz” şeklinde olduğunu hatırlattı.

Sunulan yasa teklifinin aynı zamanda farklı giyim tarzlarını benimseyenleri de içine alan bir güvence sunduğunu vurgulayan Saygılı, "Kılıçdaroğlu bu hamlesi ile kullanışlı kozunu Cumhurbaşkanı’nın elinden elinden alıyor.Cumhurbaşkanı, istediği oyunu bir türlü kuramıyor, kuramadıkça hırçınlaşıyor. Kendi sahasında kaybedecek olmanın endişesi var. Bu yüzden Erdoğan, grup toplantısında başörtüsü yasağının kalmadığını savunarak, var olmadığını söyledi. Oysa kendisi başörtüsü meselesini neredeyse üç öğün gündeme getiriyor” dedi.

Muhafazar kesimi korkutmak istiyorlar

CHP’nin yasa teklifinin Altılı Masa toplantısından sonra yayınlanan ‘Temel İlkeler ve Hedefler’ metnine giren Beşinci maddede, 'Din ve vicdan özgürlüğü çerçevesindeki kazanımların koruyucusu ve güvencesi olacağız' ifadesinin  bir parçası olduğunu vurgulayan Saygılı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“AKP, toplumda kaygıyı meydanlarda işleyecekti. Kılıçdaroğlu, başörtülüleri Erdoğan’ın elinden çekip almak için kalıcı bir çözüm getirmeyi teklif etmiş oldu. Çünkü muhafazakar seçmende CHP’ye yönelik önyargılar arasında bu kaygının önemli bir yeri var. Araştırma şirketlerinin anketllerinde 'Millet İttifakı iktidara gelince dindarlar baskı görür mü?' sorusuna yüzde 59.9 'Hayır', yüzde 33.2 'Evet' yanıtı verildiğini görüyoruz. Erdoğan’ın, seçim kampanyasında  en etkili silahı olan başörtüsünü diline dolayacağını biliyoruz. 28 Şubat’ın hortlayacağını, kamuda ve üniversitelerde başörtüsü yasağının geri geleceğini savunacak. Örtünmeyi AKP iktidarı ile bağlı ve sınırlı bir özgürlük olarak gösterecek. Zaten AKP’nin yüzde 30'un altına düşen oylarındaki erimeyi durdurabilmek ve mümkünse kararsızları geri çevirebilmek için aylardır "Kazanımlarımız elden gidecek" başlıklı propaganda yürüttüğünü görüyoruz.Sonuç olarak; Demokratik, laik hukuk devletlerinde bireylerin sahip olduğu dini inanç ve kanaat hürriyeti hiçbir sınırlamaya tabi tutulamaz. Laiklik din ve vicdan hürriyetini engelleyecek biçimde yorumlanamaz; aksine laiklik din ve vicdan hürriyetinin kullanılmasının teminatıdır. Dini konulardaki bireysel tercihler ve bireylerin yaşam tarzı devletin müdahalesi dışında olduğu gibi İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 19’uncu maddesiyle teminat altına alınan ifade özgürlüğü, kıyafetini seçme özgürlüğünü de kapsamaktadır. CHP’nin TBMM’ye sunduğu yasada; laiklik tanımı, geçmişte dini inanç ve kanaat hürriyetinin devlet eliyle ve açıkça nedeni belirtilmeden sınırlandırılmış olmasına karşın bugünden sonra laiklik kavramının özüne uygun olarak özgürlükçü ve eşitlikçi uygulamaya yönelme iradesini ortaya konulmuştur. Cumhuriyetin ikinci yüz yılına girerken ülkemizi güçlendirecek, demokratikleşmeyi mümkün kılacak bir adım olarak değerlendirmemize sunuyor. Kadınların kıyafeti başta; bireylerin yaşam tarzı, inancı ve etnik aidiyeti siyasetin konusu olmamalıdır. Geçmişte yaşanmış bazı baskıcı uygulamalar toplumsal hafızamızda olumsuz izler bırakmış, ayrıca siyaseten istismar aracına dönüşmüştür. Seçmen bu yasadan nasıl etkilenir onu zamanla göreceğiz.Temel hak ve hürriyetlerin korunması, siyasetçilerin üzerinde tepinecekleri ve oya tahvil edecekleri yer değildir.Doğru iş yaptığınızda oy kaybedebilirsiniz, zamanla toplum ve ülke kazanmış olur. ‘CHP gelirse başınızı açmanız için sizi zorlayacak, kamudan atacak, kazanımlarınızı kaybedeceksiniz’ diye konuşmaya başlayanların istismar edecekleri bir imkan alanları kalmadı”

Editör: TE Bilişim