8 Mart tarihinin Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması acı bir olaya dayanır. 8 Mart 1857 tarihinde New York'ta bir tekstil fabrikasında daha iyi çalışma koşulları için greve giden kadın işçiler, fabrikaya kilitlenmiş, ardından çıkan yangında da onlarca kadın diri diri yanar. Bu olay hiç unutulmaz ve çeşitli ülkelerde 8 Mart, kadın haklarının simge tarihi haline gelir. Birleşmiş Milletler örgütü de 1977'de 8 Mart gününü Dünya Kadınlar Günü ilan eder.

HİÇBİR ENGELİ TANIMADILAR

Her şeye rağmen hayallerinin peşinden gidip şarkı söylemeye devam etmek mi zor, en zorlu zirvelere çıplak elle tırmanmak m? Kartal beslemek mi daha zor, laboratuvardan çıkmadan yeni formüller keşfettiğin halde adını bile geçirmeyen insanlarla mücadele etmek m? Savaşın orta yerinde insanları kurtarmak mı zor, yoksa bir korsan gemisinde dalgalarla boğuşmak m? Söz konusu dünyanın asi kızlarıysa tabii ki hiçbiri!

Gazetemizin özel olarak hazırlandığı bugün için, biz de sizlere müziğin asi kızlarından bahsetmek İstedik.

ÖZGÜRLÜĞÜNE DÜŞKÜN BİR İSİM; TÜLAY GERMAN 

Aklımıza ilk olarak 60’lardan bir tek Tülay German gelir. “Benim için şarkı söylemek: Sevincimi, kederimi, öfkemi, sevgimi, tüm duygularımı dinleyicinin önüne sermek… Bin çeşit renkle nakış işlemek… Yiğidin alıyla, kederin karasıyla, acının sarısıyla, umudun mavisiyle… Bir çeşit haykırış, ağlatı, özgürlük, coşkunluk… Sonu sınırı olmayan bir zevk. Sesim ise, beni ‘güzel’e, ‘mut’a götüren bir araç, bir armağan,” diyen Tülay German…

Ankara Maarif Koleji’ne giden Tülay German, daha o yıllarda kendisine dayatılanı reddedip kendi bildiğini okuyan isyankar bir insan olarak hayatını sürdüreceğinin ipuçlarını verir. Kırmızı renginin kendisine çok yakıştığını söyleyip okul üniformasının rengini değiştirmek ister. Kendi deyimiyle “onlar gibi güçlü olduğunu” kanıtlamak için erkek öğrencileri döver ve okuldan uyarılar alır. Daha o yaşlarda kendine bir söz verir: Asla erkeklere muhtaç olmayacaktır ve evlenmeyecektir.

Tülay German, özgürlüğüne olan düşkünlüğü ve bir kadın olarak uğradığı ayrımcılıklara karşı aldığı isyankar tavırları ile kendisine yapılan her türlü kısıtlamaya karşı gelmiş, kıyafetinden İngilizce şarkı söylemesine kadar özellikle ailesinden gelen baskılara boyun eğmeden sahne tekliflerini kabul etmiş ve Summertime parçasıyla sahnelere çok iyi caz söylediğini göstermiştir. Sahneye çıkarken giydiği siyah süveteri ve siyah eteği ile adı basında “süveterli şarkıcı” olarak çıkan Tülay German, “Diğer sanatçılar gibi pullu payetli tuvaletler giyecek halim yok,” diyerek söylenenlerle dalga geçmiştir. Herkes hem o güne dek karşılaşmadığı bir sesle hem de alışılmadık bir tarzla karşı karşıyadır.

Tülay German, politik duruşunun yanı sıra, bir kadın olarak dayatılan erkek egemenliğine karşı da kendi seçimlerini yaparak hayatı yaşamış, lise yıllarında hayalini kurduğu gibi muhteşem sesiyle dünyaca tanınan bir şarkıcı olmuştur.

SEYYAL TANER'İN BÜYÜSÜ

70’lerde moda olan star imajının yanında durmayı başarırken kendine özgülükleriyle dikkat çeken Seyyal Taner ve Füsun Önal’da bahsetmek gerek.

Türkiye'de muadili pek olmayan bir kadın Seyyal Taner. Bilmediğimiz bir yakıt kullanıyor, kafası farklı çalışıyor, zaten esvap komple acayiplikten müteşekkil. Adı pop müzik tarihinde anılsa da memleketin en rock'n'roll kadını Seyyal Taner. 1976, şubat ayının 20'si, sabah saat 10. TRT tek kanal, siyah beyaz, yapımcı Nazmi Özer, yedi tane şarkıyı çekti ve o saatte banttan yayımladı. Haldun Dormen 'Sahnelere bir hayvan, bir panter düştü' der. Şimdi diyorlar ya 'Telefonlar kilitlendi' diye, yayımlanmasıyla gerçekten telefonlar kilitlenir, 'Kim bu kadın''... Âşık olup akşamına memleket terk etmeler, dünyayı gezmeler, zincirlisinden kafeslisine yürek hoplatan danslar, aşklar, meşkler... 

EFSANE ANADOLU ŞARKICISI, SELDA BAĞCAN

 Dünyanın yeni keşfettiği Selda Bağcan gibi bir değerimiz var bir de muhalif duruşuyla.

The Times gazetesinde “Kadınlar neden dahi olamaz'” makalesine de konu olarak dünya çapında başlatılan bir araştırmayla kadınların hem dahi hem efsane olduklarını gösteren 81 isim belirlenir ve bu listeye Selda Bağcan da “Efsane Anadolu Şarkıcısı” olarak adını yazdırır.

Benzersiz sesi ve farklı yorumu ile dünyadaki pek çok müzik araştırmacısında şaşkınlık ve merak uyandıran Bağcan, tüm dünyada dikkatleri üzerine çekmeyi başarmış bir sanatçı. İspanyol müzik yazarı Vicente Fabuel, Selda Bağcan’dan, “Selda, büyük çöllerde az bulunan vahalar gibidir. Gelenekçi, köklerine sadık, politikayla rock müziği kucaklayan, Anadolu rockçılar gibi erkek egemen bir toplumda yoğun sosyal içerikli duruşunu koruyan bir şarkıcıdır.” diye bahsediyor ve bu Bağcan için yapılan yorumlardan sadece biri.

ASİ DURUŞLU NÜKHET DURU

Şarkılarıyla değil de belki karakteriyle Nükhet Duru’nun da asi bir duruşu vardır.  "Kaderimi kimse için değiştirmem. Onun yolcusu olmaktan çok mutluyum. Özgürlüğü en yakın arkadaş seçtim. Bak şimdi onu sırtımda taşıyorum" der şarkıcı.  Nükhet Duru, şarkıcılık kariyerinin radyoda “Kadınım” şarkısını duymasıyla başladığını söyler. Duru, büyük bir cesaretle bu şarkının sözlerini yazan Mehmet Teoman’ın kapısını çalar ve kendisine benzer bir kumaş dikmesini ister. Duru, Mehmet Teoman’a ilham perisi gibi görünmüştür. İkili yanlarına besteci Cenk Taşkan’ı alır ve birkaç teklinin ardından 1977 yılında “Bir Nefes Gibi” hazırdır. Naim Dilmener, “Bir Nefes Gibi”yi tüm zamanların en iyi Türkçe pop albümü seçmişti. Evet, “Bir Nefes Gibi”, emsalsizdi. Her bir şarkı, katıksız bir melankoli ile, en karanlık anda bile parlayan bir ümit ile, depderin bir kavrayış ile yazılmış, söylenmişti. Ayrıca Duru daha ilk albümden kendi kimliğini bulmuştu. İşte 30 yılı aşkın kariyerinde Duru’nun sürekli tekrarlayacağı sözcüklerin ilk kaynağı. İşte sözcükler: güzellik, umut, yılmamak, sevgi, gülümsemek, doğum, hastalık, kader, yalnızlık, melankoli, melankoli, melankoli.

Fırat Demir,’’ Duru’nun hikayesi, biraz da kendisine pusula bellediği Edith Piaf ve Liza Minnelli gibi bir kabare hikayesiydi.’’ der. Kabare dönemi bitip sahneler artık bir kadının epikleşmesiyle ilgilenmemeye başlayınca, onun hikayesi de bir başka yöne kayacaktı. Mesela televizyonun hızlı sistemi ya da marketleşen bir pop müzik alanı, Duru’nun kimyasına uygun düşmeyecekti, düşmedi. Yine de, inancından hiç sapmadı Duru ve dönemsel değişimlerden ister istemez etkilenen kariyerinde tam kendisi gibi albümlere sığındı. İçinde Onno Tunç’un besteciliğini duyuran, Onno Tunç’u Sezen Aksu’ya taşıyan “Seninle”nin bulunduğu “Nükhet Duru 81”, onu yine şairlerle, Murathan Mungan’la, Lale Müldür’le bir araya getiren, zamanının çok ilerisinde bir bütünlükle parıldayan “Benim Yolum” ve 90’ların en epik çalışmalarından, kendi adını taşıyan 94 tarihli albümü “Nükhet Duru”, onun damgasını taşıyan şarkılarla doluydu.

POP MÜZİĞİN VİCDANI NAZAN ÖNCEL  

Aşkta arızalı, unutmada yavaş, unuttu mu sil baştan hevesli. Tilbe’nin “El Adamı” ve Öncel’in “Özgür Çiçek” şarkıları kadın marşının en iyi örnekleri. İkisi de 1996 tarihli.

Murat Meriç bir yazısında; Nazan Öncel şarkıları güçlü kadını anlatır, Der.  Tıpkı Yıldız Tilbe’ninkiler gibi…  “Bir Hadise Var”, “Ben Böyle Aşk Görmedim”, “Sokak Kızı”, “Demir Leblebi”, “Göç” gibi efsaneler var hala kulağımızda, anılarımızda…

“Nasıl bir kadınsın sen'” sorusuna yanıtı net;” sonbahar insanıyım!”  Pop müziği sevin sevmeyin Nazan Öncel tüm tanımların ve yorumların dışında, özgün ve özgür. Her şarkısında insandan, insani şeyler taşır. Hem duruşu, tavrı yıllara ve fırtınalı bu coğrafyanın siyasetine yenilmedi. “Sokarım Politikana” zaten hep kulağımızda. O yüzden “pop müziğin vicdanı” olarak anılması doğal.

Yıldız Tilbe, Nazan Öncel ve Umay Umay gibi altın çağını 90’larda yaşayan şarkıcılar aslında tüm dünyayı saran güçlü kadın hareketinden etkilenmiş şarkıcılar. Konu güçlü kadın figürü olunca 90’lar hakikaten bir başka. Yıldız Tilbe’nin Twitter’dan “Neden sizi hiç yanınızda bir beyefendiyle göremiyoruz” diye soran hayranına verdiği “Hanımefendi olmadığımdandır” cevabını bir hatırlayın…

Volvox’un en delifişek kızı Özlem Tekin, müzikal anlamda olmasa da kişiliğiyle asi bir potansiyeli vardır.

Herkese, erkek kadın fark etmez böyle güçlü ve gücüyle barışık kadınlarla dolu bir hayat diliyorum.