İYİ Parti'de Meral Akşener'in halefi kim olacak? Aydın mı? Dervişoğlu mu? Akalın mı? Kodaz mı? İYİ Parti'de Meral Akşener'in halefi kim olacak? Aydın mı? Dervişoğlu mu? Akalın mı? Kodaz mı?

Son Mühür Tv’de Hasan Tahsin Kocabaş’ın sunduğu Gündem Yorum programının konuğu MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin’di. ‘’Ben siyasetçi değilim her şeyden önce. Ben Türk milliyetçisiyim. Memleketime, milletime, insanlığa hizmet etmek isteyen bir dav adamıyım ben, siyasetçi değilim. Siyaseti bir şey elde etmek, bir şey kazanmak için yapmıyorum. Allah rızası için yapıyorum sadece. Bu gözler bakınca İzmir’de tablo çok karışık, net değil. Hayırlısı olur inşallah diyorum’’ mesajı veren Veysel Şahin, İzmir’in son 30 yılda kendisini yöneten CHP zihniyetinden kurtulması gerektiğine işaret etti.
İşte Veysel Şahin’in açıklamalarından öne çıkan detaylar…
Elimizden geldiğince adalet terazisine uyduk…
Dün saat 15.00 itibarıyla Cumhur İttifakı ortağımız Hamza Dağ’ın evraklarını AK Parti İl Başkanı arkadaşım, dostum Bilal Saygılı’yla birlikte teslim ettik. İki aydır yaşadığımız yoğun süreç dün itibarıyla sona ermiş oldu. Biz MHP olarak Dikili, Aliağa, Tire, Foça ve Çeşme’de aday çıkardık diğer 25 ilçede AK Parti aday çıkardı. Son derece uyumlu Meclis üyesi listeleri yaptık. Birlikte harmanladık, dün akşam itibarıyla de kırılmadan, darılmadan, kucaklaşarak, omuz omuza evraklarımızı teslim ederek mutlu bir şekilde ayrıldık. Binlerce insanın harmanlandığı bir süreçti, yoğun geçti, ne kadar teraziye uyduk bilmiyorum ama elimizden geldiğince, gücümüzün yettiğince hak edeni hak ettiği yere koymaya çalıştık. Bazen sıkıntılarımız oldu, herkesi memnun edemedik ama çok yüksek oranda memnun ettiğimi düşünüyorum. 
Böyle devam ederse İzmir’in sorunları nasıl çözülür, bilmiyorum…
Uzun yıllardır İzmir’i CHP yönetiyor. 30 yıldır yönettiği şehir ortada. İki yıldır bizim yönettiğimiz, yönetmeye başladığımız Menemen ortada. Aliağa ortada, hemen 45 kilometre yanımızdaki Manisa ortada, Denizli ortada. İzmir gerçekten problemler yumağı haline geldi. Bu şekilde devam ederse beş yıl sonra İzmir’de trafik sorunu, kentsel dönüşüm, alt yapı, su nasıl çözülür bilmiyorum ben. Yani Allah bize yardım etsin. O yüzden diyorum ki, Allah bizim yüzümüze baksın da hiç olmazsa 30 yıldır aynı düşünceyle yönetilirken bu defa bir kere olsun bir deneyelim, beğenmezsek gene CHP’yle devam ederiz diyebilirler. Öyle olmalı bence demokrasinin gereği de bu değil midir diye düşünüyorum. 
Ağzımız dolu dolu Hamza Dağ Diyoruz…
Aman onlar gelirse şöyle olur, böyle olur diye korkutuyorlar. Ben Hamza Dağ’ı şahsen tanırım, Gümüşpala’dan, Karşıyaka’dan, Bayraklı’dan biridir, bizim sınıftan birinin çocuğudur. Bizim gibi okumuş, bizim gibi büyümüştür. Öyle korkulacak, ürkülecek bir yanı da yoktur. Bizim kadar demokrattır, insancıldır, bizim kadar adamdır. Onlar gelirse öyle yaparlar, böyle yaprlar diye korkutanlar onun öyle bir şey yapmayacağını yaptığı gezilerde, yaptığı açıklamalarda gösterdiğini zannediyorum. Ağzımızın dolusuyla Hamza Dağ diyoruz. Başka bir partinin il başkanı olarak gördüğüm, edindiğim izlenim o. İzmir’de bu defa bir denememiz gerekiyor. 


Biz büyük Türk milletiyiz…
Biz ne geçmişimizi inkar ederiz, ne Türklüğümüzü inkar ederiz, bunları inkar edenlere vereceğimiz cevabı da herkes bilir. Geçmişimizi de yok sayamayız, bayrağımızı da yok sayamayız. Biz büyük Türk milletiyiz. Unutulmaması gereken, altının kalın çizgilerle çizilmesi gereken hadise budur. Bunu da hiç kimse çiğneyemez, çiğnemeye de cesaret edemez. 
İzmir’in birinci sorunu trafik değil, kentsel dönüşüm…
İzmir’de en büyük derdimiz birinci olarak trafik konuşuluyor ama bence en büyük problemimiz kentsel dönüşüm. İzmir Türkiye’nin en yoğun gecekondu şehri. Deprem kuşağındayız, 17 fay hattının geçtiği söyleniyor ama İzmir’de son beş yılda kentsel dönüşüm adına yapılan yenileme sayısı 930. Böyle büyük büyük laflarla atıyorlar, tutuyorlar ya belediye şöyle yaptı, böyle yaptı diye, belediye bir tane kentsel dönüşüm projesi yaptı, bir tane. Örnekköy’de yaptığı konut sayısı da 930. 5 yılda 930 konut yaparak İzmir’in 800 bin konut stoğunu bin yılda yapamazlar bunlar. İstanbul’da, Ankara’da, Kayseri’de nasıl yapılıyorsa yapılabilir. İzmir depreminde 117 canımız gitti, Büyükşehir binası da bundan hasar gördü, bina yıkıldı daha molozları duruyor. 5 milyonluk kente hizmet etmesi gereken belediye karargahını yıktı, nereye, ne zaman, nasıl bir şey yapacağına daha karar vermedi. Aynı deprem olduğunda Murat Kurum buraya geldi, 5 bin konutu yaptı, teslim etti, gitti. 
İzmir yeşil fakiri…
İzmir yeşil alanda 5,5 metrekareyle Türkiye’nin en altındaki kenti. İzmir CHP’den kurtulmalı. İzmir bir defa Hamza Dağ dese, Cumhur İttifakı dese, bir denese sonra baktı olmuyor tekrar değiştirse. 
Menemen’e, Aliağa’ya bakın…
Menemen Belediyesi trafiği çözecek alt geçit yapıyor 120 günden önce bitecek. Aynı şeyi Aliağa Belediyesi yaptı, 99 günde yaptı. İzmir Büyükşehir Belediyesi 10 yıl önce alt geçit yapmıştı, 4 yılda bitmişti. 
İzmir’in cezalandırılması asla söz konusu olamaz…
İzmir’in cezalandırılması asla söz konusu değil. İzmir’e düşen pay neyse devlet yatırır hesaba. Hiç öyle Ankara’ya farklı, İstanbul’a farklı, İzmir’e farklı bir şey söz konusu değil. 
Gaziemir’de yaptıkları şey…
Gaziemir’e bir şey yapıp adına porta dediler. Porta Rumca kapı demek. Türk’ün İzmir’e giriş kapısı Gaziemir. Gaziemir Emir Sultan’dan gelir oraya hemen Yunanca bir şey taktılar. 
Bizi küçük parçalara ayırıp bölmek istiyorlar…
Biz teşkilat olarak sandığa gitmeyi, bunu milli bir görev addediyoruz. Ben Türk milletinin küçük parçalara ayrılarak birbirine kırdırmaya, sonra da yutulmaya çalışıldığını düşünüyorum. Biz büyük bir milletiz. Büyük bir devletiz. Coğrafyanın olmazsa olmazıyız. Bu coğrafyadan Türk’ü çıkar, geriye ne kalacağını bir tahayyül et. Türk’e bu coğrafyada Asya’nın da, Afrika’nın da, Balkanlar’ın da ihtiyacı var. Bunun için Türk milletinin küçük parçalara bölünüp yutulmasına müsaade edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bizi küçük parçalara bölüyorlar, işte İYİ Parti, Zafer Partisi, Büyük Birlik Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Yeniden Refah Partisi diye bizi parçalara ayırıp küresel emperyalizmin üzerimizdeki hedeflerini gerçekleştirme yolunda devam ediyorlar. Sinsi bir şekilde. Biz Türk milliyetçileri olarak daha önce bizden ayrılmış, bizden gitmiş, küçük parçalara bölünüp yutulmaya hazır hale gelmiş arkadaşlarımızın boş hayal peşinde gittiklerini düşünüyoruz. Bir olmamız, birlik olmamız gerektiğini düşünüyorum. Ayırmadan, ayrışmadan, kimseyi ötelemeden, kimseyi öteki görülmeyeceği bir kucaklaşmak mecburiyeti içinde olduğumuzu düşünüyorum. 
O koca çınarın gölgesi herkes yeter…
Büyük Türk milleti koca bir çınar. Bu çınarın altında herkes gölgelenebilir. Biz kimsenin ayrıntısına bakmayız. Anasının diline, mezhebine, meşrebine bakmayız, bizi ilgilendirmez. Herkes büyük çınarımızın altında yaşayabilir. Bu umdeleri Sayın Devlet Bahçeli söylüyor, ayırmadan, ayrılmadan diye. Biz de ayırmadan, ayrışmadan diyoruz.
Rahmetli Türkeş söylerdi…
Bizim Ülkü Ocaklarında ilk öğrendiğimiz şey Alparslan Türkeş’in söylemlerinden biriydi. Küçük parçalara bölünerek yutulursunuz derlerdi. Milletimizi parçalara ayırıp, böl, parçala, yut taktiği uygulanıyor derdi rahmetli Türkeş. Şimdi bakıyorum, böldüler bizi parçaladılar. Altılı Masa, sekizli masa, onlu masa diye, sonra alayını darmadağın ettiler. Kim kazandı? Başa döndük yine.
Ayrışmadan, el ele, kol kola…
Yerel seçimler genel seçimlerin tamamlayıcısı. Bir olduğumuzun, beraber olduğumuzun da göstergesi olmalı. Yabancı güçlerin bizi parçalayacağı şeyden uzak tutması lazım. Bu yüzden İzmir’de de bütün Türkiye’de de ayırmadan, ayrışmadan, ele ele kol kola Cumhur İttifakı diyoruz biz. Kızıl Elma yoluna, ilahi Kelimetullah yoluna devam etme isteğimizin, arzumuzun olduğunu ifade ediyoruz.
Aynı küresel güçler…
Aynı küresel güç Gazze’de gıda girişine izin vermezken, uçaklar dolusu, gemiler dolusu silahlar gönderiyor katil İsrail’e. 
Devlet öyle bir şamar atar ki…
Türk milleti kadim bir millettir. Öyle başka milletlerin düşüncesine kendini asla sokmaz. İşte devlet böyledir. Bekler, bekler, bekler, biriktirir, sonra bir şamar vurur nereden geldiğini anlamazsın. Devlet böyle bir şeydir. Tarikat, cemaaat problemleriyle Osmanlı da iki defa uğraşmıştır. Bizde de oldu ama şamarı yediler. Bitti mi? Bitmedi. Biz uyanık olmamız gerektiğini, bunların farkında olmamız gerektiğini hep söylüyoruz. Daha dün Genel Başkanımız Devlet Bahçeli fiyatlardaki FETÖ etkisine dikat çekti. Devlet beyimiz boş şey söylemez, mutlaka onun altında bilgi vardır. 
Sağımız solumuz cadı kazanı…
Ben her şey güllük gülistanlık demiyorum. Ama sağımız solumuz cadı kazanı gibi. Türkiye güvenli bir ada. Bunu da hiç unutmayalım. Emeklimize az maaş veriyoruz ama şükürler olsun ki bayrağımıza, devletimize, askerimize dünyanın hiçbir ülkesi ters bakmayı aklından bile geçiremiyor. Güvenlik birinci önceliğimiz. Bayrağımız olursa her şeyimiz olabilir. Bugün sıkıntı yaşayabiliriz, devletlerin hayatında inişler çıkışlar olabilir ama on yıl öncesinden çok iyiyiz, yirmi yıl öncesinden çok daha iyiyiz, otuz yıl öncesinden çok çok daha iyiyiz.

Kaynak: Haber Merkezi