Kent ve ülke gündemini mercek altına alan Son Mühür Tv’nin Gün Başlıyor programında bu kez edebiyat başroldeydi. Yayıncı yazar Nurcan Ezel Hümay’ın konuk olduğu programda yazar adaylarıyla okuyucuya yönelik dikkat çeken mesajlar paylaşıldı. ‘’Gazeteciydim, 20 yıl kadar yaptım’ hatırlatmasında bulunan Nurcan Ezel Hümay; ‘’neden yayıncılık? Yazar olduğum için yayıncılık. Yıllardır kitap yazıyorum, matbaacılık sektörüm geçmişim var, medya şirketim de var o yüzden kolay oldu bizim için. Yazarlara yardımcı olmak istiyorum. Şirketimde ilk müşterim de kendim oldum diyebilirim’’ dedi.
İşte Nurcan Ezel Hümay’ın açıklamalarından öne çıkan detaylar…
NE KADAR SAYFA O KADAR FİDAN
Bireysel çözümler buluyorum. Kağıt fiyatları an be an artıyor, matbaa müşterisiyle görüşme bitmeden  iki katı fiyat çıkabiliyor. Ne kadar kağıt kullanılıyorsa o kadar fidan dikmeye çalışıyoruz. Ekonomik kriz herkesi etkiledi, kitap fiyatları çok arttı ama yine de okumak isteyenler bir şekilde onu alıp okuyabiliyor.
KADIN VE GENÇLERE POZİTİF AYRIMCILIK
Eğitim seviyesi düşük olan nereye giderseniz gidin kadınlarla ilgili sorunlar çoğalıyor elbette, ama kadınların üstünden gelemeyeceği hiçbir iş yok bence.
Yayıncılık zaten bilinenin aksine kadın ağırlıklıdır, kendi şirketimde de öyle, kadınlar ön planda. Kadın ve gençlere pozitif ayrımcılık var. 
Toplumun biçtiği rolleri kadınlar görevi zannediyor. Kadının önce farkındalığını geliştirmemiz gerekir. Topuklu ayakkabı bile güzellik şöyle olmalı, böyle olmalı diye kadına empoze edilmesinden başka bir şey değil. Kadının önce kendini fark etmesi gerekir.
Bir kedi için, bir kedi için bile aynı acıyı hissetmiyorsan yapabilecek fazla bir şey yok.
MEHMET AKİF’İN OĞLUNA BİLE SAHİP ÇIKAMAMIŞIZ
Biz çok yeniyiz 13 aylık bir kurumuz. Biraz yalnız bırakılmışız, bütün o zorluklara bakarak ben bunu kırmalıyım dedim, en iyi yazar ölü yazardır klişesini kırmak istiyorum, Mehmet Akif’in oğlu bile bir kamyon kasasında donarak ölmüş ona bile sahip çıkamamışız, yüzbinler satacak yazarlarımız var. Onlara sahip çıkıp, çok satanlar listesinde buluşuruz diyorum, doğru kitabı, doğru okuyucuyla buluşturmak istiyoruz.


BEN BU İŞE TUTKUNUM
Ben bu işe tutkunum, çok açık. Yüzde 70 kültür, yüzde 30 ticaret. En çok yaptıkları hata bir şey karaladıklarında o aşamada heyecana gelip yayıncı ararlar bu doğru bir adım değil. 
Eş dost okutmak isterler onlardan gelecek hatalı geri dönüşle sıkıntı yaşarlar
KARAKTER FİKRİ DE YANINA ALIR, ÖYLE GELİR
Başlamak bitirmenin yarısıdır, yazarlar fikir aramaya gitmezler, karakter fikri de yanına alır, öyle gelir zaten. Ben gazeteciliği meslek olarak hiç sevmedim. Kendi dertleriniz dışında başka dertlerle ulaşmak zorunda kaldığım için sevmedim, ancak 7/24 bedava öğretmenlik yapıyor size. 9 yaşımdaki çocuğum benimle beraber gelip yerdeki cesedi kameraya çekiyor o zaman anladım, tamam dedim bu iş buraya kadar. Toplum yararına resmi dedikoducularız sonuçta. Gazete de kitap gibi tek taraflı bir etkileşimdir aslıda. Geri bildirimleri uzun planda görürsünüz. 
O GECE NASIL UYUNABİLİR Kİ?
Bir kitap gece 2’de 3’te baskıya girecek, yazar o gece nasıl uyuyabilir? İnsan uyuyamaz. İki bin kelime bir kitap değildir. Olsa olsa hikaye olur. Dolandırılan yazarları duymak beni çok üzüyor. Sen yazarsın, sen dolandırılırsan biz sokaktaki Mehmet amcaya nasıl anlatabilirsin gerçekleri. 48 saat içinde yazarı arayıp, ona geri dönüyorum, sektörde 6 aydan öne dönen yoktur, olumsuzsa bazen hiç dönülmez. Eksiklerini gösterip yardımcı oluyoruz. 7/24 çalışan yazar koçlarımız var. Çalışması gereken taraflarını gösterir. Ücretsiz bir şekilde bu hizmeti veriyoruz. Yetenekleri böyle buluruz. 
İLHAM VE MOTİVASYON ARKADAN GELİR
Önce başlanmalı, ilham ve motivasyon arkadan gelir. Empati yeteneğiyle bende başladı. Bir şeyler anlatıldığında ben onları dinlerken üç boyutlu canlanıyor ve ben kendimi onun içinde buluyorum, her hangi bir sebeple kesildiğinde beynim otomatik sorgulamaya başlıyor, devamını ben getiriyorum. İlk kitabımı Mehmet Duru’nun yardımıyla yazdım, doğayla ilgili bir çocuk kitabıydı, üç ödül aldım. Edebiyat dergilerinde öykülerim yayınlanmaya başladı. Mizah öykülerinde iddialıyım, beni üzen olayları mizahlaştırdım ve bunlar ödül olarak bana geri döndü. Gece Çırası romanım büyük ilgi gördü, 16 bin sattı. Yazdınız, bitmez. Unutursunuz onu, demlenmesi gerekir. Sonra editöre gider, eleştirilere bakarsınız. Ben kınanmayı seçiyorum, ben oldum demek kendini kapatmak demektir. 
İLK YAZDIĞIMDA NOBEL ALIRIM DEMEK!
İlk yazdığımda Nobel alırım diye bir şey yok, kendi yazdığımı kendim imha ettim. Hiç şarkı söyleyemezsiniz belki ama biri detone olduğunda anında anlarsınız ya işte ben de böyle geliştirdim kendimi. 
ÇOCUK KİTAPLARI DAHA ZORDUR
Çocuklar kelimeleri gerçek anlamıyla alır, mecazi anlamını anlayamaz. Anne baba ya da devlet yetkilileri çok önemli, çocuk edebiyatında ne yazık ki bir ön inceleme yok. Okurdan fazla yazar var şu anda. 11 yaştan önce insan beyni vatan sevgisi gibi Alllah sevgisi gibi şeyleri anlamaya elverişli değildir. Çocuk kitaplarını küçümserler bu bir hatadır. Tam tersine çocuk kitapları daha zordur. Ben pedagoglara inceletmeye devem ediyorum. 
Yazarla okurun bir araya gelebildiği bir yerdir kitap fuarları. O yüzden önemsiyorum. İzmir kitap fuarı çok verimliydi. Bazı kitap fuarlarında kitaptan çok kitap ayrıcı satılır, İzmir o anlamda çok farklı.

Editör: TE Bilişim