Son Mühür Haber Merkezi/ Güleser Yaren Karaaslan 

Ayşegül Koç'un sunuculuğunu üstlendiği "Dirençli Kentler" programının konukları TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar ve oda yönetim kurulu sekreteri üyesi Aynur Gündoğdu oldu. Programın konusu olan kentsel dönüşümün tanımını yaparak söze başlayan Eylem Ulutaş Ayatar, “Küresel ölçekle baktığımız zaman dünyada izlenen politikaları biz kentlerde görüyoruz. Ülkemizde de bunu yaşıyoruz. Cumhuriyet yıllarından başladığımız da kalkınmak isteyen ve buna göre de yapılanan bir ülkeden izlenen politikalar nedeniyle kalkınmaya yönelik politikalar izlenirken zaman içerisinde izlenen siyasetin etkisini kentlerimiz de görmüş olduk. Nasıl gördük? Özellikle 1950’lerde göç dalgası tarımsal üretim ve hayvancılıktan uzaklaşmamız kent merkezlerine özellikle büyükşehirlere çekim söz konusu olması bütün bu durumlar o bölgeden gelen yurttaşların kendi barınma ihtiyaçlarını karşılama temelli, düzensiz ve plansız yerleşmine sebep oldu. Bu süreçte bir süre sonra belediyler onlara hizmette götürmek durumunda kaldı. Engebeli yollardan dolayı bunun bir kısmı sağlanamadı. Böyle karmaşa içerisinde büyüyen alanlar söz konusu oldu.

İzmir'de de bu sorunları görüyoruz

İzmir gibi büyükşehirlerde de bu sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu alanlar değişime ihtiyaç duyan yerlerdir. Yaklaşık 20 milyonluk ülkemizde bir yapı stoğu var. Bunun da yüzde yirmi civarı olanı da yirmi beş yaş üstünde dolayısıyla bakımını tam anlamıyla yapmamış olmamızdan kaynaklı çeşitli uygulama hatalarından kaynaklı bu yapı stoğuna dairde güvende kafamızda soru işareti var. Kent bütünÜNe baktığımız da planların aslında tam uygulanmadığı kentlerde yaşadığımız için bu kentlerimizde daha yaşanabilir daha konforlu alanlara çevirmemizde gerekiyor. Kentin de yenilenmesi ve değişmesi gerekiyor. Epeydir ifade ettiğimiz parsel bazında değil alan olarak dönüşüm yapılmasıdır. Baktığımız da binalar yenileniyor ve bu deprem güvenliği için olumlu bir durum ama kente dair soru işaretlerimiz devam ediyor. Yıkıcı bir deprem yaşadığımız da anında aklımıza kentsel dönüşüm geliyor” dedi.

“Her iki mevzuatın ayrı  uygulanması bir karmaşa”

Kentsel dönüşüm mevzuatının ne anlama geldiğini anlatan Aynur Gündoğdu, “Mevzuat konusuna baktığımız zaman iki mevzuat karşımıza çıkıyor. 6306 sayılı kanun ve uygulama yönetmeliği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen bir sistem diğeri de 5393 sayılı belediyeler kanunun 70. maddesine göre büyükşehir belediyeleri tarafından yürütülen bir sistemdir .Şimdi bakanlık tarafından yürütülen sistemin yürütücülüğünü ilçe belediyeleri yapıyor. Kanun koyucusu bakanlıktır, yürütücülüğü de belediyeler yapar. Vatandaşımız binamız riskli mi değil diye düşünürken bakanlık tarafından lisanlandırılmış bir kuruluşa giderek örnekler alarak sonuçların bir program analizine yüklenmesiyle program sonucunda raporların risklidir sonucuyla belediyeye geliyorlar. Belediye onayladıktan sonra süreç bundan sonra şu şekilde ilerliyor, eğer vatandaşlar kendi içlerinde bir anlaşmazlık içerisindelerse itiraz yoluna gidiyorlar itirazda tamamen kesinleştikten sonra yasaya göre ilk 90 gün tahliye ve yıkım kararı yönünde vatandaşa tebligat çekiliyor. Yapılmadığı sürede de bir aylık süre veriyor ve sonunda hizmet durdurmaları yapımın yıkıma kadar süreç tamamlanıyor. Bakanlık tarafından olduğu için kredi ve kira yardımı yine bakanlık tarafından yapılıyor. Her iki mevzuatın ayrı ayrı uygulanabiliyor olması bir karmaşaya sebep oluyor.6306 kendi içerisinde yeterli değil çünkü vatandaşta bir anlaşmazlık varsa bu mahkeme süreçlerinin sisteme dahil olması anlamına geliyor ve kat mülkiyetinin kanuna girmiş olması gerekiyor. Yasanın bu anlamda bir yaptırımı yok” ifadelerini kullandı.

WhatsApp Image 2023-08-23 at 10.29.01

“Sadece binaların kentsel dönüşümü düşünülmemeli”

Aynur Gündoğdu dünya çapında ilk olma özelliği olan Barselona şehrine değinerek 1970’lerde ortaya çıkmış bir kentsel dönüşüm mantığıyla hareket edilmiş bu nedenle yaşam kalitesinin bu yönde yükselmesiyle şu anda turistik çekim merkezi olmaya başladığını belirtti. Gündoğdu, “Beyrut iç savaştan kaynaklı bir yıkım yaşamıştı. Bu yıkımdan sonra STK’ları  kendi halkın görüşleriyle birlikte hem yerel hemde devletin katkısıyla bir yapılandırmaya girip denizden şehrin havasınıda almayı sağlayacak, halk ve deniz arasındaki bağlantıyı oluşturucak yeni bir planlama sürecine girdi. Bu planlama sürecinde doğu ve batı iki ayrı müslüman ve hristiyan halkında ortak bir noktada buluşabilmesiyle büyük bir kent merkezi oluşturulmaya çalışıldı. Biz sadece binaların kentsel dönüşümünü düşünüyoruz ama örneği Amerika’da bir şehir merkezinde artık kullanılmayan bir metro istasyonunu kullanılmamaya başlamasıyla birlikte parka dönüşüyor” dedi.

WhatsApp Image 2023-08-23 at 10.24.13

“6 Şubat’ta planlama birimini devre dışı bıraktık”

Mis gibi Domates Çorbası tarifi: Domates Çorbası nasıl yapılır? Mis gibi Domates Çorbası tarifi: Domates Çorbası nasıl yapılır?

Afetten kaynaklanan yıkımlara değinen Eylem Ulutaş Ayatar, “6 Şubat’ta planlama birimini devre dışı bıraktık direkt yapım sürecine odaklandık. Bir zemin çalışması üzerinden yapımı değerlendirdik. Bir belediyelerin katkısıyla plan yapılır bunu da belli verilere dayandırırsınız. Sadece deprem riski değildir çok yakın zamanda yaşadığımız sel ve taşkınlarda çok tehlike yaratıyor. Bunların sonuçlarını yine can kayıpları ile yaşıyoruz. Planları yaparken nufüs yoğunluğu dikkate alınır. Sadece konut değil ticarette işleyecek orada bu nedenle önce altyapıyla planlamamız gerekiyor. Bütün bu alanlarla birlikte iyi bir planlama yapılarak ilerlememiz gerekiyor” dedi.

“İki ayrı mevzuatla ortada sıkışmış şehirler var”

Gündoğdu, “Bir planlama sürecini ortaya koymak gerekiyor. Yerel yönetimler ve merkezi idare hükümetler bir değişikliğin şart olduğu kentin yenilenmesi gerektiği noktada herkesin masaya oturup planlamadan başlamaları gerekiyor. Dünya örnekleri de bu yöndedir. İki ayrı mevzuatla ortada sıkışmış şehirler var tabii bu durumda mağdur olan yine vatandaş oluyor. Dolayısıyla mevzuatın ortaklaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Dünya örneklerine baktığınız zaman sosyologlar, mimarlar , psikologlar ve gelir uzmanları çalışıyor. Üstelik vatandaş ne istediğini belirtmekte özgür. Sistemin içerisinde yer aldığı zaman işlem yürümeye başlıyor. Tamamen planlama sürecinin sisteme sokulması ile ilgili bu durum. Parsel bazında zaten binalarımız değişiyor aqma alt yapı hala aynı kalıyor” diyerek mevzuatın bir kere daha önemini vurgulayarak sözlerini sonlandırdı.

Editör: Yaren Karaaslan