Avrupa Kardiyoloji Derneği’ne göre kalp krizi noktasında yüksek riskli ülkeler arasında yer alan Türkiye’de depremin yarattığı hasar sadece binaları değil sağlığımızı da olumsuz etkiledi. ‘’Deprem bölgesinde kurtarma çalışmalarında 72 saat önemlidir ama bizim için kalp krizinde altın zaman ilk 2 saattir’ hatırlatmasında bulunan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Kültürsay, ‘’deprem çok ciddi stres yaratıyor, bu stres de vücudumuzda birçok değişikliğe yol açıyor’ dedi. 

Son Mühür Tv’de ‘gün Başlıyor programına konuk olan Prof. Dr. Hakan Kültürsay’ın açıklamalarından öne çıkan detaylar şöyle... 

KADINLARDA DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR 

 İlk travmayı atlattıktan sonraki süreçte kalp krizi oranında artışlar saptanmış. Bu konuda yapılmış pek çok çalışma var. İlginçtir kadınlarda daha fazla görülüyor. Yaşanıan kalp krizi açısından kadınlarla erkekler arasında fark saptanmış. Akut döneminden hemen sonra kadınlarda ‘kırık kalp sendromu’ dediğimiz tipte dediğimiz kalp krizi görünüyor. Kadınlar psişik travmadan daha çok etkileniyor. İlginç bir durum da, depremin olduğu vakitle kalp krizi arasında bir fark var. Sabaha karşı, gece yarısı olan depremlerde daha fazla kalp krizi oranı görünüyor. Kadınlarda kırık kalp sendromu dediğim kalp krizleriyse gündüz yaşanan depremlerde daha sık görülüyor. 

TAM BİR KOORDİNASYONSUZLUK VAR 

Deprem bölgesine giden arkadaşların raporlarından görüyoruz ki, tam bir koordinasyonsuzluk var. Sağlık hizmetine, hekime kolay ulaşılamıyor. Bazı merkelerde ilaç açısından sorun yok ama bazı yerlerde de hiç ilaç yok. Kronik bir hastanın ilaçlarını alamaması demek çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalması demektir. 

BÖLGEDEN GELEN HEKİMLER İÇİN DE PSİKOSOSYAL DESTEK 

İzmir’de depremzedeler için psikososyal destek programı başlatılmıştı. Deprem bölgesine gidip dönen sağlık personelinde de psikososyal problemler olmuştu. Türk Psikiyatri Derneği ve İzmir Tabip Odas’nın ortak yaklaşımıyla onlara da destek yaklaşımı söz konusu. Psişik yarayı sarmak kolay değildir.  

TÜRKİYE YÜKSEK RİSKLİ ÜLKELER GRUBUNDA 

Özellikle kalp hastalarının deprem sonrasında yakın gözlem altında olmalarında fayda var. DSÖ rakamlarına göre dünyada tüm ölümlerin yüzde 32’si dolaşım sistemi hastalıkarına yani kalp, damar ve inmelere bağlı ölümler. Türkiye’de bu oran daha da yüksek. Bizde bu oran yüzde 38 civarında. Avrupa Kardiyoloji Derneği’ne göre Fransa, İspanya düşük riskli ülkeler grubundayken Türkiye yüksek riskli ülkeler arasında.  

TANSİYONUMUZ YÜKSEK! 

Tansiyonda12-8'in altı ideal, normal kabul ettiğimiz değerler. Büyk tansiyonda 12’yle 14 arası hipertansiyon için sınırda demektir. Bu olguları ila dışı yaklaşımlarla örneğin tuzu kısarak, fiziksel hareketliliği sağlayarak, kilo vererek, dört-altı ay gibi sürelerde normal sınra inmiyorsa o zaman ilaç tedavisine başlanması gerekir. Türkiye’de hipertansiyon oranı çok yüksek. Kabaca söylersek 50’li yaşlarda toplumun aşağı yukarı yüzde 50’si hipertansiyon hastası. 60-70 yşlara çıktığınızda bu oran yüzde 60-70'lere varıyor. Bu hastaların yarıya yakını hipertansiyon hastası olduğunun farkında bile değil.  

Risk faktörlerini değiştirilebilinir ve değiştirilemez diye ikiye ayırıyoruz. Kilo gibi, hareketsizlik gibi faktörler değiştirilebilir faktörler, değiştirilemeyenfaktör ise genetik faktörler. 

Editör: TE Bilişim