İZMİR HABERLERİ

İzmir’de felç bırakan ameliyat: Sağlığını kaybetti hakkını adliyede arıyor!

İzmir’de özel hastanede geçirdiği bel ameliyatı sonrası felç kalan avukat Özlem Selek Koç’un yaşadıkları, yalnızca tıbbi hatayla sınırlı kalmadı. Ameliyat raporlarında yapılan sonradan değişiklikler, davayı belgede sahtecilik boyutuna taşıdı. Hukuki mücadelesini sürdürne Özlem Koç'un eşi Oğuzhan Koç, "Eşim şu an %83 oranında engelli. Felç kaldığında bebeğimiz 3 aylıktı, bu süreçte eşim çocuğunu kucağına alıp emziremedi” dedi.

Abone Ol

Son Mühür / Arif Enes Durak – Denizli’de yaşayan 30 yaşındaki Özlem Selek Koç, bel fıtığı ve omurga kanal daralması şikâyetiyle İzmir’de özel bir hastanede geçirdiği ameliyat sonrası felç kaldı ancak olay sadece tıbbi bir hata şüphesiyle sınırlı kalmadı. Ameliyat sonrası düzenlenen resmi tıbbi belgede, aylar sonra oynama yapıldığı tespit edildi. Olay şimdi hem “taksirle yaralama” hem de “özel belgede sahtecilik” suçlamalarıyla iki ayrı ceza davasına konu oldu.

Ne olmuştu?

Avukat Özlem Selek Koç, 2021 yılı başında bel fıtığı ve omurga kanal daralması şikâyetleriyle Denizli’de tedavi arayışına girdi. Açık ameliyat önerilerinden çekinerek İzmir’de Beyin Cerrahı Dr. M.S’ye Instagram üzerinden ulaştı. M.S., sadece kapalı ameliyat uyguladığını, yönteminin hızlı sonuç verdiğini ve hastanın aynı gün yürüyüp taburcu edileceğini söyledi.

Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan hasta Özlem Koç’un hem eşi hem de avukatı Oğuzhan Koç, “M.S, sadece kapalı ameliyat yaptığını, açık ameliyatları vida başına komisyon alan cerrahların önerdiğini söyledi. Ameliyattan sonra beş dakika içinde ayağa kaldıracağını, aynı gün taburcu edeceğini söyledi” ifadelerini kullandı.

3 saat sürecek ameliyat 6 saat sürdü

İzmir'de özel bir hastanede gerçekleştirilen ameliyat 6 saat sürdü. İki aşamalı planlanan operasyonun ilk aşamasında hasta ayağa kaldırılamayınca genel anesteziyle ikinci aşamaya geçildi. Operasyon sonrası hasta belden aşağısı tamamen felç kaldı. Doktor “ödem kaynaklı” diyerek fizik tedavi önerdi ve hasta taburcu edildi.

Oğuzhan Koç ameliyat sırasında da yaşanan tutarsızlıklara dikkat çekerek, “2,5-3 saat süreceği söylenen ameliyat 6 saat sürdü. İlk kısmı lokal anesteziyle yapılacaktı. Ayakta muayene planlanıyordu ama eşim kaldırılamadı. Apar topar genel anesteziyle ikinci aşamaya geçildi. Ameliyat bitiminde eşim belden aşağısı tamamen felç haldeydi” dedi.

Ameliyat sonrası doktorun "ödemden kaynaklı, sabaha düzelir" diyerek ayrıldığını belirten Koç, ertesi sabah hiçbir düzelme olmadığını, idrar ve büyük abdest yapamama şikayetlerinin gece boyunca hastane personeline defalarca söylenmesine rağmen müdahale edilmediğini iddia ederek, “Sabah sonda takıldı. Tomografi çekildi. Doktor hâlâ ödem dedi. Fizik tedavi önerdi ve bizi taburcu etti” diye konuştu.

"3 aylık bebeğini emziremedi"

İzmir'den Denizli’ye dönen aile, yönlendirme üzerine fizik tedaviye başlasa da sonuç alınamayınca yeniden bir uzman görüşü aldı. Prof. Dr. E.C’nin “Kauda Equina Sendromu” teşhisiyle acil açık ameliyat önerisi üzerine ikinci bir cerrahi müdahale gerçekleşti.

Oğuzhan Koç, “Maalesef bu ikinci ameliyat 7 gün sonra yapılabildi. İlk 24 saat içinde müdahale edilmediği için eşimde kalıcı felç gelişti. Şu an %83 oranında engelli. Felç kaldığında bebeğimiz 3 aylıktı, bu süreçte eşim çocuğunu kucağına alıp emziremedi” dedi.

Epikriz belgesinde sahtecilik: Her değişiklik tek tek tespit edildi

Olay sonrası savcılığa yapılan suç duyurusunun ardından doktor ve hastane tarafından sunulan epikriz belgesiyle taburculuk sırasında verilen belge arasında ciddi farklar tespit edildi. Eş ve avukat Koç, belgede 5-6 kez oynama yapıldığını belirterek şunları söyledi:

“İzlenimi değiştirmek için ‘acil ameliyat önerildi, hasta kabul etmedi’ gibi ifadeler sonradan eklendi. Kullanılan cerrahi alet belgeden çıkarıldı. Bu işlemler hastanenin veri sisteminde yapılmış. Adli bilişim uzmanları ve İzmir Siber Şube tarafından tüm değişiklikler kimler tarafından ne zaman yapıldığıyla birlikte tespit edildi”

Hastane iddiaları reddediyor!

Adli sürece dahil edilen belgelerde, değişikliklerin doktor M.S. ile birlikte başhekim sekreteri ve arşiv personeli tarafından yapıldığı, dönemin mesul müdürünün de sürece dâhil olduğu iddia edildi.

Oğuzhan Koç, “İzmir’deki hastane ‘belgeler bizde yok’ deyince İstanbul’daki merkeze CMK kapsamında arama yapıldı. Tüm veri tabanı dosyaya alındı. Her şeyi adım adım belgeledik ama hastane hâlâ ilk epikriz belgesinin olmadığını savunuyor” dedi.

Tanık: Acil ameliyat denseydi hastayı o halde götürmezdik

Mahkemede konuşan taraf tanığı ise epikriz belgesini taburcu sırasında doktordan bizzat aldığını ve içinde “acil ameliyat” ifadesinin bulunmadığını belirterek, “O ifade olsa ben hastayı o halde arabaya bindirmezdim. Fizik tedavi önerisi vardı sadece” diye konuştu.
Felç kalan Özlem Selek Koç’un eşi ve avukatı Oğuzhan Koç ise, “Eğer bize acil ameliyat önerilmiş olsaydı, o hastaneden çıkmazdık. Bunu savunmak için belgeyi sonradan değiştirdiler” dedi.

Dava süreci devam ediyor

İzmir’de iki farklı Asliye Ceza Mahkemesi’nde “taksirle yaralama” ve “resmî belgede sahtecilik” suçlamalarıyla açılan davalar sürüyor.

Davayı inceleyen bilirkişinin raporu sonucunda ise, pek çok ihmal ve yetersizlik ortaya çıktı. Raporda, Özlem Selek Koç’a uygulanan endoskopik (kapalı) bel ameliyatının planlama, teknik seçim ve süreci yönetme açısından ciddi hatalar içerdiği belirtildi.

Bilirkişi raporuna en dikkat çeken bulgular ise şu şekilde:

  1. Endoskopik cerrahi deneyim gerektirir: Cerrahın hem kapalı hem de açık tekniklerde yetkin olması gerekirken, sadece endoskopik yöntem uygulamasının "tıbben makul bulunmadığı" vurgulandı.
  2. Uzun süren ameliyat ve deneyim sorgusu: Ortalama 45 dakikalık endoskopik ameliyatın 6 saate uzaması, cerrahın yeterliliğini sorgulatır bulundu.
  3. BT raporları kritik bulgular içeriyor: Ameliyat sonrası çekilen tomografide, felce yol açabilecek ciddi sinir baskılarının mevcut olduğu tespit edildi.
  4. 48 saatlik hayati süre göz ardı edildi: Gelişen ‘Kauda Equina Sendromu’ bulgularına rağmen, 48 saat içinde gerekli revizyon cerrahisinin yapılmadığı ve bu durumun kalıcı felçle sonuçlandığı belirtildi.
  5. Açık cerrahiye geçilmemesi eleştirildi: Cerrahın sadece endoskopik müdahale yapıyor olması, acil müdahale gereken vakalarda “kabul edilemez” bulundu.

Sonuç: Cerrahın yeterliliği, güncel tıbbi standartlara uygun değildir

Bilirkişinin raporunun sonucunda ise çok çarpıcı tespitlere yer verildi.

Adli tıp uzmanının raporu doğrultusunda sonuç olarak, “Yukarıda 7 madde de özetlemeye çalıştığımız şekilde hastaya aynı gün iki farklı seansta endoskopik spinal cerrahi uygulayan beyin cerrahisi uzmanının hastaya gerekli özen ve dikkati göstermediğinin değerlendirildiği, cerrahın endoskopik spinal cerrahi konusunda yeterliliğinin sorgulanır olduğu, ilk endoskopik spinal cerrahi girişimden sonra ‘Parapleji’ ve ‘Kauda Equina Sendromu’ bulguları gelişen hastaya en geç 48 saat içinde revizyon cerrahisi yapılması gerektiği, cerrahın sadece endoskopik girişim yaptığını ifade etmiş olmasının tıbben makul bulunmadığı çünkü acil müdahale gereken durumlarda acil şartlarda açık cerrahiye geçilmesinin bir zaruriyet olduğu hususları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde beyin cerrahisi uzmanı doktor M.S.’nin endoskopik cerrahi konusunda yeterliliği sorgulanır; uygulamaları güncel tıbbi standartlara uygun değildir” denildi.