KAZİM BOZKURT-SON MÜHÜR/Geçtiğimiz yılın son dönemlerinde, çok süreatli şeyler yaşandığını ifade eden Sefiloğlu, yeni yıla da aynı tempoyla girildiğini dile getirdi. Bu temponun süreceğini açıklayan Sefiloğlu, “Siyaset seçim tartışmalarıyla ısınmış duurmda. Bunun ateşi düşmeyecek. İl görgütleri düzeyinde hareketlilik var” diye konuştu.

İktidar İzmir’i cezalandırıyor mu?

Geçtiğimiz hafta sıkça tartışılan ‘cezalandırma’ konusuna değinen Sefiloğlu, İzmir’de gerçekleştirilecek olan projelerin, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın ayırdığı bütçeleri belirterek, şunları söyledi:

Otogar Metrosu, İzmir için önemli bir şey. Gelişmiş ülkelerde otogar ve havalimanlarına metro ile gidilir. Otogara otobüse binerek bavullarla gittiğinizi düşünün, bir de metroda gittiğinizi düşünün. Bu proje, 4 buçuk kilometrelik, 5 duraklı olan 4 milyar liralık bir proje. Bakanlık 3 bin lira ayırmış. Selçuk Ortaklar hattı 4 milyar 784 milyon lira ve 14 kilometre, Ödemiş Kiraz Hattı 30 kilometre, 660 milyar lira proje bedeli. Bu projelere biner liralık kaynak ayrılmış. Bunun nasıl tanımlanacağını bilmiyorum. İzmir’in cezalandırılıp cezalandırılmadığına iyi bir örnek. Depremden sonra Dünya Bankası’ndan alınacak bir kredi söz konusuydu. Cumhrubaşkanı bunu da imzalamadı. Bunlara baktığımızda, İzmir’in cezalandırıldığını ben de düşünüyorum, geçmişte örnekleri çok fazla. AK Parti, İzmir’den istediğinin yüzde 20’sini bile alamadı. İzmirli seçmenin dünya görüşünden, inançlarına kadar her şeyini sorguladılar. O kitlelere yakın insanlar, İzmir’e küfüre varan hakaretler yaptılar. İzmir’i aşağıladılar. Bu doğru bir tavır değil. Aşağılayarak bir yere varamazsınız. Bu kutuplaşmanın, CHP’ye seçim kazandıracağını düşünenlerdenim. Bunu AK Partili dostlarımıza belirttim”

Millet İttifakı’nın genişlemesi, Sol İttifak açıklamaları

Hükümet yanlısı bazı gazetelerin, ‘sandalyede kim ortaya oturdu, kim kıyıya oturdu’ gibi tartışmalar yaratmasının, Millet İttifakı’nın 6 partiye genişlemesinin rahatsızlığından kaynaklandığını dile getiren Sefiloğlu, Sol cenahta yapılan ittifak çalışmalarıyla, yüzde 2 yüzde 3 oy alan partilerin, parlamentoya bir grup insan taşıyabileceğini anlattı.

Sefiloğlu, şöyle devam etti:

“Türkiye İşçi Partisi mesela, üç kişiyle dağları deviriyorlar. CHP’yi geçiyorlar yeri geliyor. Bu azımsanacak bir şey değil. Tüm partiler için elzem, son günlerde hükümet yanlısı basın bu ittifaklardan duyduğu rahatsızlıklarla haber yapmaya başladı. HDP’nin ana parti olduğu ittifakta, TİP’in çabası da var, baraj yüzde 7’ye indirilirse, bu ittifak Türkiye’nin her yerinden oy alabilir. Yalnızca Kürt seçmen değil, Batı’daki CHP seçmeninden de oy alabilirler”

“HDP kapatılırsa TİP yüzde 15 oyla meclise gelir”

HDP’nin, içinden tekrar parti çıkarabileceği bir yapı olduğuna dikkat çeken Sefiloğlu, AK Parti kesiminin, ‘Parti kapatmayacağız, bireysel cezalar vereceğiz’ söylemlerini hatırlattı. Geçmişte, kendilerinin de bu muameleye maruz kaldıklarını vurgulayan Sefiloğlu, “Bireysel cezalandırıyorsunuz zaten. Onun devamında velev ki kapattılar, Sol İttifak kuruldu, HDP ismi de kullanılmadı. TİP, yüzde 15 oyla parlementoya gelir. Kurulmaya çalışılan Sol İttifak bunu sağlayacak gibi görünüyor. HDP’yi kapattınız, HDP seçmeni yok mu oldu? Dağılır mı? Hayır. Daha önce çok denediler. Büyükşehirlerde o kitle giderek artıyorlar” ifadelerini kullandı.

“Erken seçim rafa kalktı”

Muhalefetin dilinden düşürmediği ‘erken seçim’ tartışmaları devam ederken, bir yandan da Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı iktidar tarafından sık sık sorgulanıyor.

CHP’de siyaset yapan yurttaşların, ‘CHP’nin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’ söylemlerini de ele alan Sefiloğlu, seçim tarihi açıklanmadığı sürece, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının açıklanmayacağını dile getirdi.

Sefiloğlu, şunları söyledi:

“CHP içinde ben de siyaset yapıyor olsam, genel başkandan başka aday tanımıyorum derim. Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş olsun da denilebilir. Mansur Yavaş ismi CHP’de de İYİ Parti’de de öne çıkabilir. Akşener, ‘Ben başbakan adayıyım’ demesinin ardından, Yavaş kitleleri saracak bir aday olarak dile getiriliyor. Ağırbaşlı, oturaklı bir insan, insanlara sempatik geliyor. Ancak, Ankara’da da İstanbul’da da meclis çoğunluğu AK Parti’de olduğundan, belediye başkanlarının el değişmesi söz konusu. İbrahim Uslu, bu yıl için ekonominin toplanmayacağını, böyle bir ortamda da seçim yapılamayacağını söyledi”

Vatandaşın gündemi ekonomi

Siyasette tartışılan parlamenter sistem tartışmalarından ziyase, halkın asıl gündeminin ekonomi olduğunu ifade eden Sefiloğlu, son dönemde ağırlaşan sorunların nedeninin, tüm ülkenin geleceğinin ‘tek bir kişinin’ karar vermesi olduğunu söyledi.

Sefiloğlu, şunları kaydetti:

“Parlamenter sistem olmuş, olmamış, bu insanların karnını doyurmak, işsizliğe çözüm bulmak ve üretim yapmak birinci sırada. Benim için için tabii ki öncelik parlamenter sistem. Son dönemde ağırlaşan sorunların nedeni, tüm ülkenin geleceğine bir kişinin karar vermesi. TÜİK’te de Merkez Bankası’nda da durum aynı. Merkez Bankası’na faizi düşür kardeşim diyorlar. Parlamenter sistemde olmayacak kişiler. Oraya atanacak kişiler, o işi yapabilecek kişiler”

“Bir yıl asgari ücretle geçinecek kişinin hayatını belirliyorsun”

Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz’ın gündeme getirdiği, ekonomi alanında bir kişinin istifa edeceği haberinin ardından, gözler Merkez Bankası ve Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) çevrilmişti.

Bunların ardından, TÜİK Başkanı Erdal Dinçer de çeşitli açıklamalarda bulunmuştu.

Dinçer, “84 milyondan sorumluyum” diye bir çıkış yaparken, bağımsız araştırmalarda ele alınan enflasyonun, yüzde 80’lere varmasına rağmen, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamı tepkilere yol açmıştı.

Yaşananların vicdani bir tarafı olduğuna da değinen Sefiloğlu, şunları aktardı:

“Enflasyonun gerçeği bu diyen kurumlar, bilim noktaları var. Sanıyorum vicdanen ilerde hesabını vermeyeceği bir noktaya geldi bu konu. Söyleneni yaparım kolay, vicdani bir durumu var. Adalet sisteminde nasıl istiyorlarsa öyle kararlar çıkıyor. Bu sisteme baksan arka planda anormal bir rahatsızlık olabilir. Ama önemli olan bizim ne gördüğümüz. Yüz hakim getirin, Kavala kararını beğenmeyecektir. Ama kararı vermeyecek olana bile verdiriyorlar. TÜİK de böyle. Sorumlusun ama gereğini yapıyor musun? Bir yıl asgari ücretle geçinecek kişinin hayatını belirliyorsun. Kendi sokağınızdaki yoksul yurttaştan da sorumlusunuz. Önüne geçip, sana bir laf söylediğinde cevap veremezsin. Türkiye’nin gerçekleri konuşması gerekiyor”

Editör: TE Bilişim