KAZİM BOZKURT-SON MÜHÜR/TEK Parti Lideri Ahmet Özal; Türkiye ekonomisindeki yanlış kararların süreci çözümsüz ve ağır sorunlarla boğuşan bir yapıya getirdiğini söyledi. Son Mühür Televizyonu’nda katıldığı programda çözüm yollarını da anlatan Ahmet Özal, siyasete yurttaşlardan gelen talepler üzerine yeniden döndüğünü belirtti, “Vicdanen bu sorumluluğumu yerine getirme adına TEK Parti ile yola çıktık” dedi. Özal şöyle konuştu:

“Ben eğitim olarak iktisatçıyım. IMF’de çalıştım, Londra’da ve ABD’de bankacılık yaptım. Babam döneminde onunla beraber çalıştım. Resmi bir görev almadım ama gelişmeleri takip ediyordum. Türkiye’yi ve dünyayı yakından takip ediyorum. Halen yüzde 61-62 düzeyinde bir enflasyon var. Gayri resmi rakamlar ise yüzde 110 üzerinde. Rakamlarla konuşmaya gerek yok, vatandaş pazara gidince görülüyor. Buraya nasıl geldik, asıl mesele o ve bunu çözümü nedir? Ekonomide bir değnek yok, bedel ödenir ve sorun çözülür.”

Derviş ile gelen iyileşme

2002’den önce Ecevit Hükümeti döneminde Kemal Derviş’in Türkye’ye getirildiğini anımsatan TEK Parti Genel Başkanı Ahmet Özal, “Ancak, iktidarın çeşitli ekonomik politikaların getirisi olarak, özellikle 2021 yılının son aylarında zirveye ulaşan ekonomik kriz, yurttaşlar tarafından daha çok hissedilir oldu. 2022 yılının gelmesiyle gelen yeni zamlar, yurttaşın mutfağındaki ateşi iyice harladı” dedi.

AK Parti’nin Türkiye’yi Kemal Derviş’in ortaya koyduğu programla 2013’e kadar yönettiğini ve ekonominin muhteşem seviyelere geldiğini söyleyen Özal, “Ancak sonrasında ‘baş aşağı’ seyretmeye başladı” dedi. TEK Parti Genel Başkanı Ahmet Özal, yaşanan süreci şöyle kaydetti:

“Günümüzde, enflasyon ortada, rakamları konuşmaya gerek yok. Pazara gidince görülüyor. Buraya nasıl geldik? Ekonomide sihirli bir değnek yok, bedel ödenir ve sorun çözülür. 2002’den önce, Ecevit Hükümeti döneminde Kemal Derviş Türkiye’ye getirildi, IMF programına girdik. O hükümetle başlayan IMF programı devam ederken, Bahçeli’nin erken seçim çağrısının ardından acı reçete dört partiye kesildi. AK Parti iktidarında, Ali Babacan, Kemal Derviş’in uyguladığı politikayı uyguladı. Enflasyon tek haneye düştü, dolar sabitti, 2008’e kadar. Ardından bir IMF anlaşması daha yapıldı 2013’e kadar, sonra çıkıldı. IMF; Sayıştay gibidir, dışarıdan bakan bir göz, denetim mekanizması gibi. Hata yapmanıza izin vermez. Demek ki, o IMF programıyla bir yere geldik, siyasetçi ayağını yorganına göre uzatmayınca ne yapılabilir.”

Doları 25-30 lira görürsek öpüp başımıza koyarız

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkez Bankası’nın (Fed) uyguladığı faiz artırımı politikasına dikkat çeken Özal, diğer devletlerin de bu trendi takip ettiğini anlattı. Türkiye’nin faiz politikasını eleştiren Özal, “Bu işin sonunda, doları 25-30 lira görürsek öpüp başımıza koymamız lazım. Doğru kararlar alınmıyor. Para arzına baktım, 900 milyardan 2 trilyon 500 milyar liralara çıkmış Tüm dünya bunu yaşıyor, ancak biz katbekat daha fazlasını yaşıyoruz” diye konuştu.

Merkez Bankası’nın bağımsızlığının önemine vurgu yapan Özal, hükümetlerin başkanlara baskı yapmaması gerektiğinin altını çizdi. Aynı zamanda Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Beni dinlemediler görevden aldım” sözlerini de örnek gösteren Özal, yabancı yatırımcıların ülkeden adeta kaçtıklarını dile getirdi. Özal, iktidarın turist gelirlerine de güvenmemesi gerektiğini, şu sözlerle açıkladı:

“Hazineye bu kadar müdahale ederseniz, içerideki sermaye de kaçar. En büyük problem, cari açık. Rakam büyüyor, ancak finanse edecek paramız yok. Merkez Bankası’nın eksi 55 milyar dolar döviz rezervi var. Evdeki hesap çarşıya uymaz diye bir şey vardır. Rusya Ukrayna Savaşı başladığında Rus Rublesi yüzde 40 değer kaybetti. Rus Merkez Bankası, yüzde 9 olan faizi yüzde 20’ye çıkardı ve ruble düzeldi. Bu savaş kısa sürede bitecek gibi görünmüyor. Bu durumda, savaş bitse bile Ukrayna ve Rusya’nın ekonomisi yerlere düşecektir. o zaman Rus Rublesi düşecek tekrardan, Rusların da satın alma güçleri çok azalacak. Turizm anlamında beklentiler karşılanamayacak. Başka şeyler düşünmeleri gerekiyor”

Çocuklar beni tanıyorlar

Geçtiğimiz yıllarda, Turgut Özal’ın zehirlenme iddialarıyla sıkça sosyal medyada gündem olduğunu anlatan Ahmet Özal, gençlerin kendisi hakkında birçok “caps” (sosyal medya görselleri) hazırladıklarını ifade etti.

Gençler arasında popülaritesi olduğunu dile getiren Özal, elinde güç olsa anında Yüksek Öğretim Kurumu’nu (YÖK) kaldıracağının da altını çizdi. Özal, “Üniversitelerde rektör seçimlerinde talebelere de oy hakkı veririm. Boğaziçi’nde yaşanan olayları görüyor şok oluyorum.Ne yapacaklar, bırakın gençler özgür konuşsun. Demirel’in, ‘Sokaklar yürümekle aşınmaz’ sözü var. İnsanlara konuşma hakkı vermezseniz o insan mutsuz olur. Bırakın her şeyi tartışsın. Bir tek istisnası güce başvurmasın” ifadelerini kullandı.

Yapmak zorunda hissettim

1999 yılında bağımsız milletvekilliği yaptığını, o dönemin ardından siyasetten uzaklaştığını ifade eden Özal, son birkaç aydır Türkiye’nin çeşitli bölgelerini ziyaret ettiğini açıkladı.

Özal, yurttaşların büyük sıkıntılar içinde olduğunu söylerken, siyasete dönme ihtiyacı hissettiğini aktardı.

TEK Parti’nin 1998 zamanı kurulmuş bir parti olduğunu, şimdi Genel Başkan görevini yürüttüğünü dile getiren Özal, parti hakkında şunları söyledi:

“Süleyman Yağcıoğlu tarafından kurulmuş bir parti. Teşkilatların önemli kısmı için çalışılıyor. Bir bir buçuk ay içinde hepsini tamamlayacağız. Duyanlar, biz kuralım diye arıyorlar. Büyük bir ilgi var. Bizim şansımız şu, insanlar bizi arıyorlar, bize verin diye. İzmir’de de, Ege Bölgesi’nde de çok ilgi gördük. Şunu anladım, iktidardan da, muhalefetten de memnun olmayan büyük bir kitle var”

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ sözlerinin, ekonomide hiçbir karşılığı olmadığını dile getiren Özal, piyasayla da, milletle de inatlaşılmaması gerektiğini vurgulayarak, İstanbul seçimlerini örnek gösterdi.

İttifaklar için de konuşan Özal, “Herkese eşit mesafedeyiz. Binali Yıldırım’a Kovid19 döneminde 15 günde bir rapor veriyordum. Herkesle görüşürüm. Yüzde 7 barajının da sorun olacağını düşünmüyorum” diye konuştu.

Özal, mevki ya da makam hevesi olmadığını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

“1999’da vekil oldum. Babam sayesinde,hem Başbakanlık, hem de Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nü gördüm. Mevki makam hevesim yok. Bugün siyasete geri dönüyorsam, bir şeyler yapmak istediğim için. Ne yapılması gerektiğini biliyorum. Yaşlı bir teyze gördü, ‘Sen Özal’ın oğlu değil misin, görmüyor musun olanları, neden bir şey yapmıyorsun’ dedi. Bir şeyler yapmak zorunda hissettiğim için siyasetteyim. Zor bir işe girdik, başarılı oluruz ya da olmayız. En azından vicdanen rahat olurum”

Editör: TE Bilişim