İnsan zekasının esrarengiz yolu …  Aslında hepimizin diline pelesenk olmuş ezberlenmiş  bir sözün görünürde farklı tercihi bir soru bu.. Akıl yaşta mı yoksa başta mı?

İnsanın zekası ve yetenekleri konusundaki tartışmalar, farklı bakış açılarıyla yıllar boyu ele alınmış fakat üzerine keskin bir cevap bulmakta her dönem de zorlanılmıştır. Görünen o ki hala bazı sorularımız ikilemler arasında sürüp gidiyor…

‘İnsanın yaşla birlikte kazandığı deneyim bilgi mi, yoksa doğuştan gelen yetenek ve zeka mı daha önemlidir?’ sorusunu irdelemek istiyorum. Zira  pek çoğumuzun üzerinde düşündüğü bu konu, aslında felsefi ve bilimsel birçok tartışmayı da beraberinde getiriyor.

Bazılarına göre, akıl yaşta değil, baştadır. Yani, insanın doğuştan getirdiği zeka ve yetenekleri, yaş ilerledikçe daha da geliştirilebilir. Örneğin, ünlü filozof John Locke, insanın doğuştan boş bir levha gibi olduğunu ve deneyimlerle bu levhanın doldurulduğunu savunmuştur. Ona göre, çocuklarımızın doğuştan getirdiği potansiyel, onların yaşam boyu sürecek olan öğrenme sürecinin temelini oluşturur.

John Locke'un "boş levha" (tabula rasa) teorisiyle, insanın doğuştan herhangi bir bilgi veya yetenekle donatılmadığını, doğduğunda zihinsel bir boşlukla geldiğinin savunulduğunu biliyoruz. Ona göre, insan deneyimlerle şekillenir ve çevresel etkileşimler sonucunda bilgi ve yetenekler kazanır. Bu teoriye göre, akıl yaşta değil, baştadır; yani insanın doğuştan getirdiği potansiyel, yaşam boyu sürecek olan öğrenme sürecinin temelini oluşturur.

Buna karşın, Immanuel Kant gibi filozoflar, insanın doğuştan getirdiği kategorik yapılar sayesinde düşünebildiğini ve anlayabildiğini öne sürmüşlerdir. Kant'a göre, insanın zekası ve yetenekleri yaşla birlikte gelişmez, tam tersine, doğuştan getirilen kategorik yapılar sayesinde insan akıl yürütebilir. Bu da demektir ki, akıl yaşla birlikte değil, başta gelir.

Ancak diğer bir görüşe göre, akıl yaşla birlikte gelişir ve deneyimlerle şekillenir. Günümüzde bilim insanları, beyin plastisitesi adı verilen bir kavramı ortaya atarak, beynin yaşam boyu değişime açık olduğunu ve çevresel etkileşimlerin beynin yapısını ve işleyişini etkilediğini göstermişlerdir. Bu da demektir ki, yaş ilerledikçe kazanılan deneyimler ve öğrenme süreci, insanın zihinsel yeteneklerini etkileyebilir.

Peki hangisi doğru? Akıl yaşta mıdır, başta mıdır? Sorusunu ben de çok irdeliyorum. Aslında, bu sorunun kesin bir cevabı yoktur. Her bireyin zeka, yetenek ve deneyimleri farklıdır. Kimi insanlar genç yaşta büyük başarılar elde ederken, kimileri ise yaş ilerledikçe daha da olgunlaşır ve başarıya ulaşır.

Önemli olan, yaşla birlikte gelen deneyim ve bilginin, insanın potansiyelini nasıl şekillendirdiği değil midir? Bu nedenle, yaş ilerledikçe öğrenmeye ve kendini geliştirmeye devam etmek önemlidir. Ayrıca, çocuklarımızın doğuştan getirdikleri yetenekleri keşfetmelerine ve potansiyellerini en üst düzeyde kullanmalarına destek olmalıyız.

Sonuç olarak, akıl yaşta mıdır, başta mıdır sorusu, birçok farklı görüşü barındıran karmaşık bir konudur. Her ne kadar filozoflar ve bilim insanları farklı yaklaşımlar sergilese de, ortak nokta insanın yaşam boyu süren bir öğrenme ve gelişim sürecine açık olduğudur.

Sevgiyle kalın,