Son Mühür Haber Merkezi/ Melekşah Tufaner Gün Başlıyor programına konuk olan Yeminli Mali Müşavir Yusuf Özer Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. 

Yeni açıklanan asgari ücretin 11 bin 402 lira olmasını değerlendiren Yusuf Özer, “Yüzde 34 gibi bir artış var. Bunu çalışanların beklediği bir oran olarak yorumlayabiliriz. Çalışanın eline geçen net rakam 11 bin 402 lira 33 kuruş. Bunun işverene maliyeti 16 bin 432 lira 76 kuruş. Bundan kısaca bahsetmek gerekirse 2 bin 449 lira 97 kuruş işveren primi. 263 lira işveren işsizlik primi, yaklaşık 447 lira 15 kuruş asgari ücrette işçinin işsizlik miktarı. Dolayısıyla toplamda işverene maliyeti 16bin 432 lira. Bu maliyetler şahsi yorumum asgari ücretli çalışanın, devletin belirlediği en asgari rakam olarak biliniyor. Halbuki bu bir gösterge. Çalışanlarda en alt birimdeki çalışan kişinin alacağı ücret bu. Bunda bütün çalışanlar esas alınıyor. Bunun bütün ücretlere bir yansıması oluyor böylece. Sadece asgari ücretle çalışanların ücretlerinde bir artış olmuyor. Çalışma hayatında bu bir göstergeyi esas alarak bütün beyaz yakalı, üst düzey çalışan veya usta başı gibi çalışanlarda bir sonuca gidiyor. Böylece işveren talepleri oluyor, işverenin de talepleri karşılaşmak zorunda çalışma barışını yakalayabilmek için.  Çalışma barışını işveren yakalayamazsa içeride bir huzursuzluk hizmetin kalitesine kadar yansır. Bu anlamda bunun yansımasında, inşallah bu ifadem gerçekleşmez işverene böyle bir maliyeti olacaksa işveren bunu ürettiği ürüne kadar her şeye yansıtacak. Bu da enflasyonu tetikleyecektir. O çalışan bu maaş artışı ile alacağı ürün rafa gittiğinde yine pahalılaşmış olacak. Kısaca asgari ücret saymaca bir ürün olarak artacak. Biz bunu ekonomide derslerde sayamca değer deriz. Yoksa bir kâğıt parçasının o kadar değer etmesi mümkün değil. Esas olan üretimi arttırmaktır. Üretim artınca ürün artacak, artan ürünle talebe bağlı olarak ürünün fiyatı düşecektir. Asgari ücret ve diğer ücretlerin artması sonuç olarak enflasyonu doğurur diye düşünüyorum. Ama bu ekonominin kuralıdır” dedi. 

“Asgari ücretin çalışan dışında maliyetleri de var” 

Özer, “Küçültecek dediğimizde üretimi küçülttüğünde yine ürün azalacak ve yine fiyat artacak. Dolayısıyla bu satranç gibi. Bir şey yaptığında diğer tarafta etkileniyor. Ekonomide tek taraflı bir şey olamaz. Destekler dediğimizde de biraz önce demiştik, devletin işverene toplam maliyeti 16 bin 432 lira, işverene devletin verdiği SSK, prim destekleri ile erken ödeme, peşin ödeme gibi özellikler olursa bunlarda işveren SSK primini daha az ödüyor. Dolayısıyla orada 15 bin 762 liraya düşüyor. Yani 1000 lira civarında bir devletin işverene sağladığı teşvik oluyor. Bu oranlı bir artış, rakama göre değil de rakamın çarpanıyla, oranlarla çapılarak bir sonuca getiriliyor. Burada işverene maliyeti 11 bin 262 liraya düşüyor. Bu işverene maliyetin düşmesi tabi ki diğer unsurlarda destekliyor ama bu 16 432 lira işverenin cebinden çıkacak toplam bir maaş ve SSK primi. Bir işverene bir çalışanın bunun dışında maliyetleri de var. Yemek maliyeti, yol maliyeti gibi. Bunları da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Tabi ki çalışanların ücretlerinin yüksek kalması ülkenin refah seviyesi için önemli. Bunu hepimiz isteriz. Bunu bir hamlede yapmak mümkün değil. Basamak basamak yayarak, refah seviyesi arttırılarak yapılır bu. Ne yazık ki biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. Bu gelişmekte olan ülkelerde karşılaşılan ortak sorunlar aynı. Türkiye’nin de bunu aşacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 

 “7440' da son hafta"

“7440 da en son 2023 Mayıs’tı müracaat tarihi. Bunda cumhurbaşkanının uzatma yetkisi vardı ve uzattı. 30 Haziran olarak uzatıldı müracaat tarihi. 30 Haziran’da tatile denk geldiği için bunu 3 Temmuz olarak bayramdan sonraki pazartesi son müracaat günü oldu. Son ödemesi de 30 Temmuz olarak revize edildi. Bu sürelerde artık son hafta. Bu kanunda matrah artırımından, vadesi geçmiş borçların 48 ay vadelendirmesine kadar bütün unsurları kısa başlıklarla bahsetmek gerekirse bunlardan yararlanması gerekiyor mükelleflerin. Borçlar varsa, vergi daireleri ile vergi borçları varsa mükelleflerin bu davaları sonuçlandırması gerekiyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’na olan prim borçları, BAĞ-KUR borçları gibi bunların 48 aya kadar yapılandırılması, belediyelere ait olan su borcu, katı atık borcu, emlak vergisi, ilgili kurumlara olan borçlar, vadesi geçmiş borçların yapılandırılması gibi ana başlıklar altında toparlayacak olursak toplumumuzda yer alan tüm kesimleri ilgilendiren bir kanun. Herkesin bir evi vardır evinin emlak borcu olabilir, su borcu olabilir herhangi bir şekilde belediyeye olan itilaflı şekilde kesilen idari cezası olabilir. Daha sonra trafik cezası da olabilir veya KYK’dan kredi almış gençlerin kredi borcu olabilir. Bütün vatandaşlarımın bunlardan yararlanmasını tavsiye ederim. Bu tarih bir fırsat, bir daha böyle bir kanun tekrar gündeme gelmesi hiç olmayabilir.  Af toplumun vergi algısını değiştiren bir kanun ama toplum bazı konularda devletle tartışmalı duruma gelince, devlet bu sefer yıpranıyor. Devletle halk arasında bir ara açılıyor. Siyasi otoriterde, bu tartışmaları barışla uzlaştırmak amacıyla bu tür kanunları kullanabiliyor” 

Elazığ'da komedi: Marketten cips çalmaya çalışan karga kameralara yansıdı! Elazığ'da komedi: Marketten cips çalmaya çalışan karga kameralara yansıdı!

"Stok affında son ödeme 3 temmuz"

“Stok affı iki türlü. Biri stok affı diğeri de demirbaş affı olarak geçiyor. Kayıtlarda fiilen olan, mesela masanın kayıtlara alınması demirbaş affına giriyor. İkinci konu da stok. Bir işletmenin deposunda bulunan malların dökümünde söz konusu olan malın KDV oranı kaçsa, devlet onun yüzde ellisini bana 3 Temmuz’a kadar öde diyor. Ödediğimizde malı kayıtlarımıza intikal ettirebiliyoruz. Ayrıca ödediğimiz KDV’yi de indirim konusu yapıp, ödenecek KDV’de mahsup edebiliyoruz. Demirbaşların olduğu kısımda KDV indirimi yapılamıyor ama emtiaların olduğu kısımda indirim yapılabiliyor. Belediyelerdeki emlak vergisi, çevre temizlik borcu, su borcu gibi birtakım borçlar olabilir. Eğer bu borçlar varsa bunları taksitlendireceğiz."

“Belediyelere borcunuz olabilir” 

Özer "Bazen bizim dışımızda da bazı belediyelere borcumuz olabiliyor. Mesela bir çöpten dolayı bizden ceza kesilebiliyor ya da balkonu kapatmışsındır buradan ceza kesilmiş olabilir. Bu cezalar henüz iletilmemiş olup tutanak halinde de olabilir. 3 Temmuz’a kadar borçlarımızı yapılandırmak istiyoruz diye bir dilekçe verdiğimizde bu borç bize iki, üç ay sonra da gelse bu kanun kapsamında o borcunuzu da ödeyebilirsiniz Aynı konuda BAĞ-KUR borçları da müracaat edildikten sonra ödenebilir. Erken emeklilik, sağlık sorunları olan vatandaşların sağlık kurumlarında çalışma gücünü kaybedenlere birinci derece, ikinci derece ve üçüncü derece sınıflandırılması ile oluyor. Engeli bulunan vatandaşların 1 Ekim 2008’den önce SSK girişleri olduysa ve 3600 prim günlerini ödedilerse, 3600 prim gününü ödeme şartı ile emekli oluyorlar. Eğer bir vatandaşın 3000 günü varsa erkek veya kadın ki bayanlar doğum yapmış olabilir, erkek askerlik yapmış olabilir. Bunlar da eksik gününü tamamladığında emekli olabilir. Bu borçlanmayı da 30 Haziran’a kadar yaparsa eski asgari ücretten borçlanmış olur. Bu da avantajdır” diye konuştu. 

Editör: MELEKŞAH TUFANER