İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşu “9 Eylül 1922”...
CHP’nin kuruluş tarihi ise “9 Eylül 1923”...
Olarak anılır...
İki tarih arasında 365 gün vardır...
Aradan “103 yıl” geçmiştir ve...
Ne ilginçtir ki...
“Altıoklu” partiye “kaptanlık” yapanlar arasında...
Bitmeyen tartışmalar ve gerilimler hala sürüyor...
Üstelik partideki “dedim / dedin” dalaşı bitecek gibi değil!
Kaldı ki...
Frene basıp, hız kesen de yok...
*
Geçmişe baktığımızda...
CHP’ye liderlik yapma rekoru, rahmetli İsmet İnönü’de...
Dolu dolu, “33 yıl, 134 gün”...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ise ömrü yetmemiş “15 yıl 62 gün”...
O ikisinin hizmet süresine en yakın CHP lideri...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ise...
Altıoklu partinin “bir numarlı koltuğu”nda...
Kesintisiz görev yaptığı süre “13 yıl 170 gün”...
Yani...
“61 yaşında gelmiş, 74 yaşında koltuğa veda etmiş”...
Yeterli mi?
O’nu kendisine sormak gerekir...
Yine de böyle konularda pek bilinen bir replik vardır:
“Arzular Şelale...”
*
Gelelim, bugünlere...
Geride bıraktığımız hafta sonu...
CHP, 39. Olağan Kurultayı’nı...
“Şimdi İktidar Zamanı” sloganıyla gerçekleştirirken...
CHP’nin önceki lideri Kılıçdaroğlu...
Kimilerine göre...
Tam da Kurultay günü...
“Aaaa! O da ne?” dedirten bir röportaj verdi, Sabah Gazetesi’ne:
Kemal Bey’in kalbinden geçenlerin ilk özeti şöyle:
“Yolsuzluğa bulaşan kim varsa hesap vermek zorunda... Bu devlet, yolsuzluğa bulaşan kim olursa olsun makamına ve konumuna bakmadan hesap sormalı... Hodri meydan! Sahte hesaplarla organize linç girişimleriyle geri adım atmam!”
İyi de...
Şu soru an itibarıyla önemlidir:
“Kılıçdaroğlu parti tabanını artık etkileyebilir mi?”
Ya da...
En azından...
Kendi safını güçlendirebilir mi?
Hepsinden daha ilginci:
“Kemal Bey, şu saatten sonra CHP’nin bir numaralı koltuğuna yeniden oturabilir mi?”
Bu ihtimale “olasılığı var” diyenlere katılan çıkar mı?
*
Gelişmelerin alevlenmesinin tek nedeni var aslında...
O’nu da...
Hürriyet’ten Ahmet Hakan adeta “damardan girerek” hatırlatmış:
“Özgür Özel, Sabah gazetesine konuşunca (Aman ne güzel normalleşme...) diyenler, Kemal Bey, Sabah gazetesine konuşunca (Aman ne büyük ihanet!) diyor...”
*
Yine, mesela...
Çok uzakta değil, bir kaç gün önce 25 Kasım’da...
Kılıçdaroğlu’nun şu sözleri çok konuşuldu:
“CHP’nin yolsuzluklarla anılmaması gerektiğini söylememden daha doğal ne olabilir? Ne deseydim? İddialar, iddianameler ortada... (Bu arkadaşlar rüşvetlerle anılabilir, burada bir sorun yok...) mu demeliydim?”
*
102 yaşındaki Cumhuriyet Halk Partisi...
Bugünün “siyaset sahnesi”ndeki “kafaya oynayan” görüntüsü ile...
“Mişli / Muşlu” ve “Dedim / Dedin” gibi...
Tartışmalarından uzak durmak zorunda...
Bunu yapamadığı sürece...
Ya da...
Özellikle...
Kendisini “olumsuz etkileyen” her “tek kişilik” siyasi tartışmada...
Kündeye gelirse...
Sıkıntıların ardı arkası kesilmez...
*
Bitiriyoruz...
Taaa, yedi yıl önceki (22 Temmuz 2018) bir köşe yazımızdan...
Final bölümü ile...
Bir TV programında Kılıçdaroğlu’na soruyorlar:
“Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Fırkası ile bugünkü CHP aynı mı?”
Cevap: “Hayır...”
Ardından devam sorusu:
“Farkınız ne peki?”
Cevap müthiş:
“Dünya kadar farkımız var… Sosyal demokrasi yoktu, şimdi sosyal demokrasi var… Biz sosyal demokrat bir partiyiz… Sosyalist Enternasyonal üyesiyiz baktığınız zaman… O dönemin Cumhuriyet Halk Fırkası, Cumhuriyet'i kuran Kuvayı Milliyeci bir partidir… O dokunun izleri bizde vardır… İnsanlar değişiyor, biz de değişiyoruz… Kendimizi yeniliyoruz…”
*
O zaman...
Bugün CHP’de “ciddi değişim” isteyenlere...
Kulak verenler pek de haksız sayılmaz di’mi?
Ne dersiniz?
Nokta...
Hamiş: CHP’nin son Genel Başkanı Özgür Özel, an itibarıyla “2 yıl ve 215 gündür” Altıok’un bir numaralı koltuğunda görev yapıyor...
Sonsöz: “Kılavuzu kendisi olmayanın yolculuğu, çıkmaz sokakta biter… / Zati (Divan Edebiyatı Şairi – 1471 – 1546)