Milli Eğitim Bakanı Tekin, eğitim gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Öğretmen atamalarına ilişkin konuşan Tekin, "Atama bekleyen öğretmenlerle ilgili detaylı konuşacağız ama hepsini anlıyorum, kuşkusuz üniversite lisans programlarından mezun oldular, aileleri beklenti içinde, kendileri beklenti içinde. Biz de nihayetinde milli eğitim ailesine yeni fertlerin katılmasını arzu ediyoruz ama bunun hepsinin bir prosedürü var, elimizden geldiğince o arkadaşların problemlerini de çözeceğiz" dedi.
"Hepsinin beklentilerini karşılayabilecek bir model üretmeniz gerekiyor"
Türk eğitim sisteminin Finlandiya’daki eğitim sistemiyle kıyaslamanın yanlış olduğunu söyleyen Bakan Tekin, "Finlandiya’nın nüfusu kadar, yani onun kat kat fazlası bizim öğrencimiz var. Belki Finlandiya’daki öğrenci kadar bizim Suriyeli öğrencimiz vardır, yani sadece böyle bir karşılaştırma yapayım; birincisi, bu. İkincisi, Finlandiya’da eğitimden beklentilerle Türkiye’deki beklentiler arasında da farklılıklar var. Hep daha önce bu konuları konuştuğumuz için oradaki muadillerimizle. Yani biz sokakta çocuklarımızın İstiklal Marşı’nı ezbere okumasını, gelenek ve göreneklerimize sahip çıkmasını eğitimden bekliyoruz. Dolayısıyla bizim eğitim sisteminden memnun olmayan insanların bir kısmı burası üzerinden yürüyor ama Finlandiya’da ya da başka bir ülkede bu tür tartışmalar yok. Finlandiya’nın yaptığına ilave olarak bizim toplumsal beklentilerimizi ve çok farklı, çok çeşitli toplumsal kesimlerimiz var. Hepsinin beklentilerini karşılayabilecek bir model üretmeniz gerekiyor" diye konuştu.
Tekin, toplumun öğretmene yüklediği önemli sorumluluklar olduğunu belirterek, "Finlandiya’daki öğretmenin görevi bu olmayabilir ama Türkiye’de bunu bekliyoruz, yani çocuğunu bize teslim eden anne baba, çalışan bir anne baba belki iş yoğunluğundan çocuğuna yeterince vakit ayıramıyor. Annelik yapmasını istiyor öğretmenden, babalık yapmasını istiyor, tek çocuk, ağabeylik ablalık yapmasını istiyor, dolayısıyla öğretmene devasa bir misyon yükleniyor. Toplumun beklentileri bu şekilde. Bakanlığımızın adı da öğretim bakanlığı değil, Eğitim Bakanlığı. Dolayısıyla bu misyon, kendi içinde toplum tarafından Milli Eğitim Bakanlığına verilmiş durumda" değerlendirmesinde bulundu.
"Şimdi buradan hareketle karma eğitime karşı olduğum söyleniyor, tam tersine özgürlükçüyüm"
Karma eğitim sistemiyle ilgili yapmış olduğu bir değerlendirmenin bağlamından koparılarak eleştiri konusu yapıldığını, bu eleştirinin haksız olduğunu dile getiren Tekin, şunları kaydetti:
"Şimdi benim Milli Eğitim olarak birincil hedefim ne? Kız çocuklarının okullaşması sağlamaktı. O zaman veliyi ikna etmek için biz, gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz, veli isterse çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli, isterse erkeklerin gittiği okullara gönderebilmeli. Karma eğitim esastır ama bu tür gerekçelerle, yani eğitimin, okullaşma oranının artması anlamında bu tür tedbirleri almak gerekiyorsa beraber alalım. Şimdi buradan hareketle karma eğitime karşı olduğum söyleniyor. Tam tersine özgürlükçüyüm, karma eğitim isteyen veliler için de kuşkusuz o olacak. Zaten bizim Milli Eğitimin temel kanununda öyle diyor, karma eğitim esastır ama benim asli görevim, okullaşma oranını artırmaktır."
Çağdaş, içinde yaşadığımız dünyanın ihtiyaç duyduğu bireyler yetiştirebileceği bir sistemin oluşturulması gerektiğini belirten Tekin, ötekileştirici, ayrıştırıcı unsurların eğitim sisteminden çıkarıldığını kaydetti.
Derslik başına düşen öğrenci sayısı, dünya ortalamalarıyla aynı
Bakan Tekin, Türkiye’de son yirmi yılda yapılan fiziki yatırımlara dikkati çekerek şöyle konuştu:
"Derslik sayısı açısından baktığımızda 2003 yılında 233 bin derslik varken aradan geçen süre içinde 359 bin derslik inşa edilmiş. Aynı şey öğretmen atamaları için de geçerli. Şu anda halihazırda Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde çalışan yaklaşık 1 milyon öğretmenin yüzde 80’e yakını son 20 yılda atanmış durumda. Öğrencilik yaptığımız yıllarla kıyasladığımızda derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalamaları 40 bandında. Öğretmen başına düşen öğrenci sayıları hakeza o düzeylerdeyken şimdi, şu anda Türkiye’de hem öğretmen başına düşen öğrenci sayısı itibarıyla hem de derslik başına düşen öğrenci sayısı itibarıyla dünya ortalamalarıyla hemen hemen aynı düzeydeyiz. Ortalama olarak 20’li rakamlarda sınıflar 20’li rakamlarda öğretmen başına düşen öğrenci sayıları var."
Çağın gereksinimlerine göre öğretmen yetiştirme sürecini yeniden ele almakta fayda olduğunu belirten Bakan Tekin, konunun ilgili paydaşlarla beraber çözülmesi gerektiğini aktardı.
Eğitim sisteminin çok sık değiştirildiği iddialarının doğru olmadığını vurgulayan Bakan Tekin, "İddia ettikleri şey, ’Ortaokullardan liseye geçiş sistemi çok değişti’. Peki, bu mu eğitim sistemi dediğiniz şey? Yani sekizinci sınıftaki bir öğrenci dokuzuncu sınıfa nasıl geçsin? Bütün mesele bu mu eğitim sistemiyle ilgili? Yani buna indirgediğiniz zaman o zaman tartışacak bir şey yok" diye konuştu.
Reform gibi iddialı sözleri kullanmaktan imtina ettiğini kaydeden Tekin, toplumun farklı kesimleriyle eğitim konularında çeşitli değerlendirme toplantıları yaptıklarını ifade ederek "Bizim muhatap olduğumuz kitlenin sıkıntı yaşadığı alanlar her neyse oraya dokunarak, problemi çözerek mesafe katedeceğimize inanıyorum, buradaki adımlarımız da bu yönde" cümlelerine yer verdi.
"Cep telefonu ve tabletlerin okullarda kullanımı ile ilgili tedbir almakta fayda var"
Okullarda cep telefonu ve tablet kullanımı ile ilgili hem öğretmenlerin hem de velilerin yakınması olduğunu belirten Bakan Tekin, "Öğretmenler ve veliler bu konudan yakınıyorlar. Dolayısıyla okulların tamamı için değil ama dersliklere sokulmasıyla ilgili bir tedbir alınmasının faydalı olacağını düşünüyorum. Başka tür problemler de çıkıyor, çocuklar sınıfta görüntü çekebiliyor. Hepsini tek pakette değerlendirip bir tedbir almakta fayda var" değerlendirmesinde bulundu.
Tekin, Destekleme ve yetiştirme kurslarıyla öğrencilere çeşitli destek mekanizmaları sunduklarını hatırlatarak, "Öğrencilerimiz, okul idaresinden istediği zaman matematik kursu, kimya kursu, fizik kursu gibi ihtiyaç duyduğu derslerden okulumuz kurs açıyor, o kursları alanında iyi olan öğretmenlerden bu dersi alma imkanı sunuyoruz. Dolayısıyla velilere çağrım şu; Okulda devletin size sunduğu imkanları iyi değerlendirin, yani boşu boşuna böyle ne olduğu belli olmayan, merdiven altında eğitim yaptığı iddia edilen yerlere çocuklarınızı teslim etmeyin" tavsiyesinde bulundu.
Özel okul ücretlerine de değinen Bakan Tekin, velilerin rahatsızlıklarını dikkate aldıklarını, bu anlamda özel okul temsilcileriyle görüştüklerini ve belli bir noktaya gelindiğini dile getirerek "İnşallah, yeni eğitim öğretim yılında bu konuda daha önceki uygulamamıza göre TEFE-TÜFE oranında özel okulların kendi ücretlerinde artış yapabildikleri, bu tür servis ve yemekle ilgili konularda da faturalandırdığı gelirinin üzerinde belli bir miktardan fazla kar koyamayacakları bir düzenleme üzerinde konuşuyoruz" bilgisini paylaştı.
İmam hatip okullarının diğer okulların sayısını aştığı yönündeki iddialara yanıt veren Tekin, şu anda Türkiye’deki öğrenci bazlı ve okul bazlı olarak imam hatip oranının, genel oranın yüzde 12-13’ü bandında bulunduğunu söyledi.
Deprem bölgesindeki eğitim öğretim süreçleri
Deprem bölgesinde yürütülen eğitim öğretim faaliyetlerine de değinen Bakan Tekin, şöyle devam etti:
"Deprem felaketini yaşayan bölgelerde çocuklarımız, eğitim öğretim hayatına sorunsuz bir şekilde başlayacaklar. Yani biz Cumhurbaşkanımızın bu konudaki hassasiyetini Bakanlık olarak en üst düzeyde üstlenmiş durumdayız. Depremin tüm yaraları sarıldığında 6 Şubat’tan önceki derslik sayımızın bir miktar üstüne çıkmayı hedefliyoruz, yani daha iyi bir eğitim öğretim ortamı oluşturmayı hedefliyoruz, onunla ilgili de bir takvim oluşturduk. Bizim Bakanlık olarak bu anlamdaki yatırım programımız, eylüle kadar acil yetişmesi gereken hızlı yapılabilecek yapılar ihtiyaç duyulan yerlerde, şubata kadar önümüzdeki eylüle kadar yetişmesi gereken derslikler diye bir tasnif yaptık, ona göre hareket ediyoruz."
"Yüzde 90’ı aşağı yukarı tercih ettikleri yerlere yerleştiler"
Bakan Tekin, deprem bölgesindeki öğretmenlerin durumu ile ilgili de şunları söyledi:
"Bugün sonuçlandı, yüzde 90’ı aşağı yukarı tercih ettikleri yerlere yerleştiler. Yerleşemeyenler için de yine normal atama ve yer değiştirme takviminde, onlar yine başvuru yapabilecekler. Orada da yerleşemezlerse üçüncü seçeneğimiz, biz onlarla ilgili kendimizce farklı çözümler üretip yine o arkadaşlarımızın sağlıklı bir ortamda, psikolojik olarak kendilerini rahat ve hazır hissettikleri bir ortamda eğitim öğretim hizmeti verebilecekleri tedbirleri almış olacağız."
Tekin, deprem bölgesine yapılan öğretmen atamalarına da değinerek 2023 yılında atanan 45 bin öğretmenin büyük çoğunluğunun deprem bölgesine atamalarının gerçekleştirildiğini, yer değiştirmeler olsa da bölgede öğretmen ihtiyacının yaşanmayacağını bildirdi. Deprem bölgesinde görev yapacak öğretmenlerin barınma ihtiyaçlarının da karşılanacağını vurgulayan Tekin, il müdürlerinden kendi illerindeki bütün öğretmenlere tek tek ulaşarak konaklama ihtiyaçlarıyla ilgili planlama yapmalarını istediklerini söyledi. Tekin, "Bölgede çalışacak öğretmenlerimizin barınma ihtiyaçlarını da bu şekilde çözmüş olduk. Orada da öğretmen arkadaşlarımız hiçbir tereddüt yaşamasınlar. Onların barınma, konaklama ihtiyaçları bize emanet, biz üstümüze düşeni yapacağız" ifadelerini kullandı.
Atama konusu
Bakan Tekin, öğretmen atamalarına değinerek, "Eğitim Bakanlığının tek başına karar verebileceği bir konu değil. Nihayetinde bütçe çerçevesinde bunu yapabilecek durumdayız. Biz bu yıl yine bir atama takvimi oluştururuz ve atama prosedürünü de önümüzdeki eğitim öğretim yılının yani bahar yarıyılının başına yetiştirecek şekilde şubata kadar süreci yürütebileceğimiz bir atama takvimi oluşturabileceğimizi, rakamı hem Maliye Bakanımızla hem de bütçeyle ilgili diğer bürokratik mekanizmalarla konuştuktan sonra netleştirmiş oluruz. Yani her yıl mutlaka atama oluyor, bu yıl da olur" dedi.
Eğitimin yalnızca Milli Eğitim Bakanlığının alanına giren bir konu olmadığını ifade eden Tekin, toplumun tüm kesimlerini eğitimde seferberliğe ve bakanlığa desteğe davet etti.