Türkiye Yazarlar Sendikası’nın 24. Olağan Genel Kurulu 14 Haziran’da yapıldı ve hemen ardından yapılan işbölümünde genel başkanlığa yeniden Adnan Özyalçıner getirildi.
Seçime tek listeyle girildiği için de bir heyecan yaşanmadığını söylersek herhalde yanılmış olmayız.
Yeni yönetim önceki yönetimden farksız. Yine aynı kişilerle yolculuğunu sürdürecek TYS. Yeni yönetimi kutluyor, başarılı bir döneme imza atmalarını diliyorum.
Başkan Adnan Özyalçıner 1934/ İstanbul doğumlu. Yani,91 yaşında.
50 Kuşağı adı verilen öykücülerden.
*
1 dönem Türkiye Yazarlar Sendikası İzmir Temsilciliği Yürütme Kurulunda görev yaptım.
‘‘İzmir’de açılacak bir liseye Nazım Hikmet’in, bir ilköğretim okuluna da Orhan Kemal’in adı verilsin! ‘’ kampanyasının öncülüğünü yaptık ve önemli bir kamuoyu yarattık İzmir’de. Binlerce imza topladık. TÜYAP Kitap Fuarı’nda bu konuyla ilgili açtığımız imza kampanyamıza imza atmayan yok gibiydi. Standımızın başında bangır bangır imzalar topladığım sırada yaşlı bir teyzenin ‘’ Öyle samimisin ki oğlum, sana imza vermek şart oldu.’’ sözünü hiç unutamıyorum.
Bu kampanyanın dışında da önemli etkinliklere imza attık o dönemde.
Dönem sonuna doğru yürütmedeki arkadaşlarıma ‘’ Bana bir dönem TYS yöneticiliği yeter. Bu onuru başka arkadaşlar da yaşasın diye ben yönetimden ayrılıyorum arkadaşlar.’’ deyip istifa mektubumun bir örneğini de genel merkeze gönderdim.
Sonrasında ne mi olmuştu? Yeni Genel Başkanımız Enver Ercan, İzmir TYS Yönetimini görevden aldı.
Arkadaşlarım da 1 dönem yeter, diye düşünselerdi yeni yönetime gücenmemiş/ darılmamış olacaklardı.
Bizden başkaları bizden daha iyi yapamazlar mı bu görevi?
Ben bu konuda babama çekmişim.
SHP İlçe Başkanı Ahmet Kocabıyık, ‘’ Kazım amcam bir tane Recai! ‘’ demişti yıllar önce. ‘’ Hep verir, hiçbir şey istemez.’’
Babam, partisinin sıra neferiydi. Partisine (CHP-SHP) yararlı olmak için elinden ne geliyorsa esirgemezdi. Ve de hep gençlerin yönetimde bulunmasından yanaydı.
55 yaşındayken Recep Tayyip bile, 70 yaşındaki parti yöneticilerinin yönetimlerden uzak durmasını istemişti anımsayacak olursanız…
Bugün ise yazarlarımız/ şairlerimiz TYS’nin başına 91 yaşındaki Adnan Özyalçıner’i getiriyor.
Dünyanın en pahalı benzininin satıldığı, hukuksuzluğun tavan yaptığı, seçilmişlerin görevden alınıp hapsedildiği, dağların taşların çoraklaştırıldığı, işsizliğin/ yoksulluğun şaha kalktığı, kadınlara ve genç kızlara/ çocuklara taciz ve tecavüz olaylarının yaşandığı, Diyanet’in bütçesinin ve lüks harcamalarının Patagonya’dan duyulduğu, 5.500 Euroluk ayakkabısıyla gündem olan siyasetçinin Cumhurbaşkanı olduğu Türkiye’de hemen hemen her gün ülkenin dört bir köşesinde eylemler yapılıyor, insanlar sokaklara dökülüyor. Şu nedenle bu nedenle…
Enerjik, atılgan bir TYS Genel Başkanı daha verimli olmaz mı?
Genel kurulda dünyanın bütün yazarlarına çağrıda bulunularak Ortadoğu’da yaşananlara dair ‘Ortadoğu’da akan kan durmalı’ başlıklı bir bildiri okundu. Savaşa Hayır, Yaşasın Barış! denildi. Harikulade!
Zeytin ağaçları yok ediliyor, çevremiz kirletiliyor, ağaçlar kesiliyor diye yaşlı başlı teyzeler eylemlerde bulunuyorken TYS yönetimi 91 yaşındaki genel başkanıyla o yaşlı teyzeler gibi alanlara çıkabilecek, onlar gibi haykırabilecek mi örneğin?
Yoksa basın açıklamasıyla mı yetinilecek?
TYS, Aziz Nesin’in başkanlığı dönemindeki gibi ses getiren eylemlere imza atabilecek mi Adnan Özyalçıner’in başkanlığında?
İkinci konu ise daha hassas!
Adnan Özyalçıner, öykücülüğüyle biliniyor. Öte yandan da EMEP’liliğiyle…
Önceki dönemde İzmir Temsilciliği belirlenirken ozan ya da yazar olma kriterinden ziyade partisine yakınlığı nedeniyle olsa gerek temsilciliğe Evrensel gazetesi İzmir Temsilcisi olan kişi getirilmişti. O arkadaş çevreci kimliğiyle bilinen, doğa ve direniş öykülerine imza atmış biri.
Bu tercih, düşündürücü gelmişti bana. Oysa İzmir’de şairliğiyle/ yazarlığıyla adı öne çıkmış öyle çok arkadaşımız var ki… Niçin onlardan biri değil de Evrensel Temsilcisi?
Bu tercihte rolü olan kişinin Adnan Özyalçıner olduğunu düşünüyorum. Yanılıyorsam bağışlanmamı dilerim.
Böylesi tercihler, örgütü güçlendirmez, aksine küskünlüklere/ dargınlıklara neden olur. Adnan Bey, bunu bilmiyor olamaz!
Ben, bir dönem bu örgütün yöneticisi olduğum için büyük mutluluk yaşadım.
İki buçuk yıl Karşıyaka Belediye Başkanının oluruyla Mehmet Atilla Kitaplığı Söyleşileri’nin moderatörlüğünü yaptım. 31 Mart yerel seçimlerine beş kala ( Bugünkü Başkanın da bulunduğu bir söyleşide) kendi isteğimle bıraktım. Yeni seçilecek olan Başkanın, kendi ekibinden birini getirmesine zemin hazırlamak adına…Etik diyorlar ya işte o!
Karşıyaka Kent Konseyi’ndeki bir buçuk yıl sürdürdüğüm görevimi de aynı anlayışla bıraktım.
İşin Türkçesi şu; eşime, dostuma, arkadaşlarıma doğru örnek olmak isterim.
Bugünün Saraylısı gibi koltuğa oturup yapışmayalım demeye çalışıyorum. Başkalarına da fırsat verelim. Hele hele yaşımız 91 ise Başkan olmak yerine kenardan köşeden destek olalım yoldaşlarımıza.