TÜRK-İŞ BİLE İSYAN ETTİYSE

Abone Ol

Bu ülkeyi yönetenler, sonunda Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Ergün Atalay’ı bile patlama noktasına getirdiler ya…
Buradan sonra artık kimse “diyalog”, “uzlaşı”, “sosyal denge” masalı anlatmasın.

Atalay çıkıyor ve açık açık söylüyor:
“Biz konu mankeni miyiz?”

Geç kalmış bir soru.
Ama doğru soru.

Çünkü yıllardır oynanan oyunun adı bellidir:
Kararı iktidar verir,
Rakamı işveren belirler,
Faturayı sendika öder.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu dedikleri şey, bir müzakere masası değil; Canlı yayına hazırlanmış bir vitrindir. Sendikacı orada işçi için değil, kamera için oturur.
Konuşmaz, itiraz etmez, bilmez.
Ama zarf açılırken kadrajdadır.

Sonra ne olur?

Rakam açılır.
İşçi aç kalır.
Ve oklar sendikaya döner:

“Türk-İş niye sessiz kaldı?”

Hükümete tek soru yok.
İşverene tek eleştiri yok.
Ama sendika suçlu.

Atalay’ın anlattığı tablo, bu ülkenin demokrasi fotoğrafıdır:
Asgari ücret açıklanacak…
Rakam belli değil.
Karar belli değil.
Ama “Gel” deniyor, geliyorsun.
“Git” deniyor, gidiyorsun.

Bu mudur sendikacılık?
Bu mudur sosyal devlet?
Bu mudur demokrasi?

Hayır.
Bu düpedüz tiyatrodur.

Şimdi Atalay diyor ki, “Bu bir protesto değil.”
Doğru.
Bu bir protesto falan değil.
Bu, yıllarca sürdürülen teslimiyetin itirafıdır.

Ama burada duramazsınız.

Çünkü milyonlarca asgari ücretli için mesele, sendika başkanının cümle kurması değil; o cümlenin bedelini ödemeye hazır olup olmadığıdır.

Eğer masaya oturmuyorsan,
o masayı devirmen gerekir.
Eğer konu mankeniysen,
o vitrini kırman gerekir.
Yoksa bu çıkış da diğerleri gibi olur:
Bir gün alkış,
Ertesi gün imza.

Ve en acı gerçek şudur:
Bu ülkede artık asgari ücret pazarlığı yapılmıyor.
Bu ülkede yoksulluk ilan ediliyor.

İlanı yapan iktidar,
onaylayan işveren,
sessiz kalan sendika.

Bugün ilk kez o sessizlik çatladı.
Yetmez.

Çünkü bu halk artık
alkışlanacak cümlelere değil,
hesap soracak cesarete muhtaç.

Son söz mü?

Bu iktidar, yıllardır suskunluğu meslek edinmiş sendikal düzeni bile isyan ettirdiyse…

Ortada tek bir soru kalır:
Bu düzen daha ne kadar ayakta kalabilir?