Son Mühür Haber Merkezi/ Melekşah Tufaner  ''Sıcak Bakış'' programına konuk olan Aile Danışmanı- Psikolog Şenel Kahraman, Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı.    

Depremzede Hatice Ücel yeni yuvasında, ilk yemeği yaprak sarması! Depremzede Hatice Ücel yeni yuvasında, ilk yemeği yaprak sarması!

Biz bir süreç yaşıyoruz, daha doğrusu bu süreci hep yaşıyorduk. Bu topraklar çok fazla travmatik olayların olduğu bir yer diyen Şenel Kahraman, “Buraya tarih boyunca bakın, olaylar hiç bitmez. Bir de deprem kuşağındayız o yüzden biz çok travmatik olaylar yaşıyoruz. Bir yönüyle baktığınız da Türk halkı bu travmatik olaylara uyum sağlamış, acılar, öfke, üzüntü bu topraklarda yabancı değil. İnsan kendini korumaya odaklı bir varlık, tehlikeli bir durum olduğunda beynimiz farklı çalışıyor ve koruma mekanizmaları devreye giriyor. O zaman da kaygı, korku geliyor. O yüzden sokağa çıktığımızda çok fazla kaygıları olan insanlar var” dedi.  

“Belirli olan şeyi bulmalıyız” 

Kahraman, “Bu vücudun normal tepkisi. Mesele bazı insanların strese düşük toleransları var Herhangi bir gerginlik durumunda ben sinirleniyorum alttan alıp gidiyorum ama bazı insanlar bunu yapamıyorlar. Şu anda sokaklarda saatli bomba gibi dolaşan insanlar da var, kim patlayacağını belli olmayan insanlar bunlar. Kaygılanıyoruz çünkü geleceğe dair tahammülsüzlük var. Tedirginlikte ne olduğunu bilmemiz gerekir, strese düşük toleransımız varsa bu bizi gerer. O yüzden bu belirsizliğin olduğu ortamda kendimi nasıl korurum diye bakmalı. Milyonlarca genç çok iyi okullarda okumuş ama geleceği ile ilgili ne yapacağım belli değil diye düşünüyor. Kendini farkındalığı yüksek olanlar koruyor. Belirsizlik mi var belirli şeyi bulacağız. Ne yapacağını bulursan belirsizlikten çıkıyorsun” ifadelerini kullandı.  

“İyi bir planımız olmalı” 

Yılmaz, “İnsanlar durduk yere kanser, kalp hastası olmuyorlar. Biz insan organizması olarak muhteşem bir yapıdayız. Bir insanı hasta yapmak kolay değil ama sistem bir süre sonra ben çalışmıyorum diyor. Sen etrafla çok uğraşıyorsan, gelecekteki belirsizliği kafaya çok takarsan bedenindeki bir parça benle ilgilensin diyerek arıza çıkarıyor. Bedenimiz kendini feda ediyor. Bizim ülkede temel ihtiyaçlarla ilgili kendimizi güvende hissetmemiz birçok insanda kayboldu. Kişi kendini inciten şeyin ne olduğunu bilirse ve iyi bir plan yaparsa ben bundan nasıl çıkarım diye o zaman çıkıyor. Bunu yapabilenler hayatta kalıyor.” 

Online Terapi 

Yılmaz “Şimdi bir sürü teknoloji gelişti, insanları yüz yüze telefondan izliyorsun. O yüzden online terapi ülkemizde de olmak üzere yaygınlaşıyor. Avantajı var, bir yere giderken randevu alma daha kolay. Ve seçenek çok fazla. Küçük bir ilde yaşıyor ve gidecek yeri yok ama bu insanları internet ortamında bulabiliyorlar. Bununla ilgili platformalar dünyada çok erken başlamış tabiki. Online terapiyi en zor koşullarda, pandemide de yapabildik. Bir tane cep telefonuyla acil serviste olan insanlarla çalıştık ve terapi yaptık. Burada istenilen kişi ile terapi yapılabilir. Sadece ben yaşıyorum bu olayından çıkabilmek insanı korur. Çünkü o zaman normalim diyorsun, anormal olmak en çok insana acı veren şey. Bazı insanlar yataklı bir yerde tedavi görmeli çünkü onlar online terapiye uygun değiller. Psikotik, intihar riski olanlar da uygun değil. Çünkü intihar etmek isteyen bir insana o anda müdahale edemezsiniz. İzliyorsun ve bir şey yapamıyorsun, bu çok kötü bir şey. Burası onlar için bir seçenek görünmemeli. Yaş küçüldükçe online terapide zorlaşıyor. Ama onların da ebeveynleri yardımcı oluyor. Mesela sosyofobik olanlar var. Bunlar randevu almaya utanan kişiler. Ama o insanlar kendilerini online terapi ile rahat hissediyor. Bir de zaman problemi olanlar var tabi” dedi.  

Editör: MELEKŞAH TUFANER