Son Mühür Haber Merkezi/ Melekşah Tufaner  Sevilen Gazeteci Hasan Tahsin Kocabaş'ın Son Mühür TV'de hafta içi Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri, saat 09.15’te, özel konuklarıyla birlikte kentin; yerel yönetimler, siyaset, tarih, kültür ve sanatına dair ne varsa nabzını tuttuğu “Gündem Yorum” programında İzmir Köy Koop Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer, Kocabaş’ın sorularını yanıtladı. 

Ekonomide enflasyonla beraber pazardaki değişen sebze- meyve fiyatlarını yorumlayan Neptün Soyer, “Her hafta daha da değişik rakamlarla karşılaşacağız. Çünkü ülkede bir şey değiştirmedik. Siz konuşmanıza başlarken siyasetten uzak konuşacağız dediniz ama hayat siyasetten uzak olamaz. Bir ülkede demokrasi olduğunu düşünüyorsanız, seçimle sizi yönetenlerin geldiği bir ülkede bir şeylerin yolunda gittiğine de inanarak, oy veriyorsunuz. O siyasilerin politikaları ile de yönetiliyorsunuz. Dolayısıyla bu söylediklerinizin politikayla çok ilgisi var. Bakın dün bir kanalda son 34 yılda dünya ve Türkiye’deki gıda artış haberini yaptılar. Bu Dünya Gıda Örgütü’nün de açıkladığı bilgilerdi. Dünyada son 34 ayda gıdadaki artış yüzde 28 olmuş, Avrupa'da da yüzde 30 olmuş. Pandemi yaşadık evet herkesin söylediği gibi dünyada bir ekonomik kriz var. Ama gıda Avrupa’da yüzde 30 artmış, bizde yüzde 266. Şimdi siz sürdürülebilir bir politikadan mı bahsediyorsunuz? Sürdürülebilir bir tarım politikanız mı var? Ukrayna ve Rusya Savaşı’ndaki Tahıl Koridoru Anlaşması ilişkilerini düzenleyerek itibar mı kazandığınızı düşünüyorsunuz? Bir yıl önce süt fiyatı 8,5 liraydı, bu süt fiyatı daha birkaç ay önce 11 oldu. Onların açıkladığı tarihte, Kasım 2022’de dolar 18,64, şu anda 27. Neden dolardan bahsediyor derseniz çiftçinin girdi maliyetleri o kadar ithalata bağlı ki... O kadar dolar üzerinden konuşuluyor ki ben bu dolar fiyatını bilmek zorundayım” dedi.  

Yapay Zeka ve robotlaşma: Tehlike de miyiz? Yapay Zeka ve robotlaşma: Tehlike de miyiz?

“Fiyat farklarını neden kontrol etmiyorsunuz?” 

Soyer, “Saksınıza iki tane tohum attınız öyle büyütebiliyor musunuz? Sulamanız, gübrelemeniz, bunun için enerji harcamanız lazım. Hem insan enerjisi hem de bunun elektriği, mazotu var. Mazotu sadece çiftçiye değil arada gezmeye gidene soralım doldurabiliyorlar mı benzinlerini? Bu kadar her şeyin arttığı bir yerde fasulyenin 100 lira olduğunu söylüyorsunuz ama fasulye 130 lirayı da gördü. 120 liraya bir fasulye ne demek, gelirleri o kadar değil. Bizim köylü patatesi 8 liraya üretiyor ölmemek içinde 8 liradan veriyor. Marketlerde 14-15 lira. O aradaki fiyat farkını neden kontrol etmiyorsunuz? Hal yasası yıllardır konuşuluyor, değiştirin sizi engelleyen ne? Ben üretici olarak birebir neden halci ile muhatap olamıyorum? Hallerin yüzde 20’si üretici birliklerine verilmesi gereken yerlerdir. Bu ne demek? Üretici gelecek, kimseyle muhatap olmayacak, hale ürününü getirecek ve satacak. Demokrasinin en önemli özelliği hesap verilebilir olmak, kontrol edilmesidir. Biz neden Almanya gibi değiliz çünkü önce demokrasiyi inşa edeceksin. Hallerin yasası da yapılırken en küçük üreticinin de orada olması lazım. Köylü ölmemek için patatesi 8 liraya üretmeye çalışırken, marketlerin 15-16 liraya satması, bu aradaki kazanç nasıl oluyor ve nasıl görmezden geliyorsunuz? Sonra da köylü başımızın tacı. Yok öyle bir şey...” ifadelerini kullandı. 

Atalık tohumun önemini yıllarca söyledik” 

“Bir ülkenin enerjisi bu kadar özelleştirilemez. Bizim zeytin arazimiz var. Zaten yapacağınız her şeyi bakanlıktan onaylatmanız lazım. Zeytin koruma kanunu var ama madenle ilgili olduğunda maden öncelik oluyor. Bir devletin enerji ile ilgili tasavvurlarında birtakım şeyler dengelenir, devlet dengeler. Mustafa Kemal Atatürk dönemine baktığınızda devletçilik çok önemlidir. Sümerbank, Paşabahçe, Şişecam, Tekel, Şeker Fabrikaları... Baktığınızda şu anda her şey özelleşmiş. Elektrikle ilgili bir sorun olduğunda mesela daha küçük yerlerde ne düşünürsünüz. Bizim jenerasyon bunun devletin eliyle elektrikler yerin altına alınıyor falan diye düşünür. Ama hayır! O firmaya taşeron bu firmaya taşeron... 2016 ‘daki 16 bin köyün kapanmasını siz nereye bağlıyorsunuz mesela? Köylünün, vatandaşın kafası hep karışık peki bundan kim mesul? Elektrikten devlet mesul değil, şirketler mesul. Bitmiş, gitmiş ihale edilmiş. Mesela doğal gaz bunu kim bağlıyor? Bir firma... Hep böyle aynı yola çıkan yollar. Dolayısıyla gıda da aslında geldiğimiz nokta da gıdaların artması böyle. Mazot, benzin, dışa bağımlı olarak ithal ettiğimiz o, bu, şu... Üç beş tane şirketin ki dünyada da böyle dönüyor gıda tekelleşmiş, aynı zamanda bunu yapanlar sağlık sanayisinde de ilaç yapıyor. Tohum üretip, kanser ilacı yapıyorlar. Bunu yıllarca anlattık. O yüzden atalık tohumun çok önemli olduğunu, köylünün çok önemli olduğunu, o köylünün çiftçilik yaparken devletin yanında olması gerektiğini... Bunları yıllarca söyledik, söylüyoruz.” 

“Bir ülke planlaması 5’er yıllık olmaz” 

Soyer, “Geldiğimiz noktada birileri çıkıp doları 7 liralara düşüreceğiz dedi. Dolar aldı başını gidiyor, benim dolarım yok ama benim almam gereken şeyleri siz dolara endekslemişsiniz çiftçi ne yapsın? Hobi bahçeleri yapıyorsunuz, ben de şurada tarım yapayım diyorsunuz. Yap kardeşim ama benim arazimi bölme. Tarımsal alanları kendi içinde bölüp bölüp, konteynerler koyup sonra onlara hobi bahçesi diyorlar. Hafta sonu da oraya gidiyorlar, tarım yapıldığı söyleniyor. Geldiğimiz noktada çiftçinin üretim yaparken planlaması ile ilgili bir yasa çıkardılar ve çok sakıncalı. Diyor ki yasa da ben planlama yapacağım dedi bakanlık. Bu güzel planlama olmadan hiçbir şey olmaz. Ama bir ülke planlaması 5’er yıllık olmaz, en az elli yıl olması lazım. Çiftçiye 5 yıllık planlama diyorlar. Yeni bir yasa çıktı ben planlama yapacağım sen burada bunu ekersin, iki yıl ekmezsen senin arazini başkasına kiralarım diyor. Ben belki burada buğday üretmek istorum... Başkasına kiralarım cümlesi çok manidar bir cümle” dedi. 

“Devlette süreklilik olmalı” 

Soyer, “2016’da kapanan köylerden bahsettiğimizde dünyada bir örneği daha var mı bilmiyorum. Köyünü kapattım diyen bir ülke. Neden kapattılar, size daha iyi bir hizmet getireceğiz dediler. 2016’dan beri ben köyümün mahalle olduğunu, bana hizmetin kimin getireceğini bilmiyorum. Bu köylünün ağırına gidiyor, köylünün yeniden okuluyla, sağlık ocağıyla bütün imkanlarıyla kurulması lazım. Mümkün ama mallar gitti. Çünkü bazı belediyeler o malları sattılar zaten. Siyaset, üretilen politikalar çok önemli. Doğru siyaset, doğru politikalar bu ülkenin geleceğini çok değiştirir. Bir ülkenin kaderini siz 5 yılda belirleyemezsiniz, devlette süreklilik olmalıdır. Bir bakan geliyor aynı partide de olsa bir önceki bakanın yaptığını siliyor kendi vizyonunu koymaya çalışıyor.” 

Köy Koop’un Amacı? 

Birlikler kurulurken bizim hedeflerimiz, projelerimiz bakanlık onaylıdır zaten. Köy Kooperatifi deniyor ama biz kooperatif değiliz. Bizim bir sürü ortağımız var. Tire, Bademler, Bademler... Bunlar küçük küçük köylerde üretim yapan, kadınıyla erkeğiyle kendi inisiyatifi ile kurulan kooperatifler. Bir köyün ve bunların bir araya geldiği birliğiz biz. Organizasyonu, bunların üretiminin daha iyi yapılması çünkü gölet sulama sorunu, yol sorunu oluyor. Bunları kimle çözeceksiniz, İl Tarım Müdürlüğü’ne gideceksiniz, belediyelere gideceksiniz. Dolayısıyla tarımda sulama da çok önemli. Gıdayı üretebilmek için suya ihtiyaç var. Bunun için damlama sulama mı, kart sitemimi, bunu kimle konuşursun? İlçe belediyesi, ilçe tarım müdürlükleri, büyükşehir belediyesi vs. ile. Biz bu organizasyonda tamamen üretici konumda değiliz bu organizasyonu yapmaya çalışıyoruz. Şu an gerçekten acı bir tablo da var. Bu kadar benzin maliyetleri, bizim gelir giderlerimiz var çünkü. Sakıncalı bir yasa da çıkardılar, uygulaması nasıl olacak bilmiyorum sonuçları göreceğiz. İzmir Köy Koop olarak da 1971’de bize bakanlığın vermiş olduğu bilgileri, amaçlarımızı ne diye elimdeki bu kitaptan ara ara açıp okuyorum da.  

“Lavantanın katma değeri çok yüksek"

Soyer, “Planlama yapmak hele ki iklim değişikliğinde su krizi ile mücadelede Tunç Soyer, lavantayı bu nedenle söyledi. Çalı grubunda sizden çok fazla su istemiyor, faydası, katma değeri yüksek, ihracat yapabilme kapasiteniz var. Önümüzdeki dönemde de Ulamış ’ta yağ sıkım ve kolonya üretim, yapımla ilgili eğitimlerin de verilmesi lazım. Gençler bu konulara çok ilgi duyuyor. Lavanta sivrisineklere karşı da iyidir. Lavanta yağı da çok kıymetlidir. Lavanta üretici için katma değeri çok yüksek bir ürün, su ile ilgili, iklim değişikliği ile ilgili doğru verilmiş karar ve çok rahatlıkla da üretiliyor. Zeytin de olduğu gibi lavanta hasadında da köylü lavantasını traktörüne atacak, yağhanemize gelecek. Bir tarafta zeytin sıktırırken bir tarafta da lavantasını sıktıracak. Yurtdışında birçok firma bizden lavanta yağı da alıyor. Biz bunların satışı ile ilgili değil de bu işe girecek olan, toprağını ekip, yağını pazarlayacak gençlerin, genç çiftçilerin eğitimi ile daha çok ilgileniyoruz. Toprağı olan, kooperatife ortak olmayı isteyen ve orada yaşamak isteyen insanları idealimiz güçlendirmek” diye konuştu.  

Editör: MELEKŞAH TUFANER