Son Mühür Haber Merkezi/ Melekşah Tufaner Haber Aktüel programına konuk olan Tüm Yerel Sen Genel Başkanı Mücahit DedeEylem Aslan’ın sorularını yanıtladı.   

İstanbul'da tam yol ileri: İSKİ avrupa yakası içme suyu yatırımları toplu açılış ve temel atma töreni İstanbul'da tam yol ileri: İSKİ avrupa yakası içme suyu yatırımları toplu açılış ve temel atma töreni

TÜİK verilerini değerlendirerek konuşmasına başlayan Mücahit Dede, “TÜİK tamamen hem kamu çalışanlarının hem de emeklileri kısaca yaşamımızı şekillendiren, maaşlarımızı belirleyen bir kurum. Maalesef parti- devlet kurullarında kurumları kontrol eden, merkezi iktidarın bir şekilde TÜİK’i de kontrol ettiğini düşünüyoruz. Bunu merkezi iktidarın TÜİK üzerinden ekonomi olarak manipüle etmesinden anlıyoruz. Bizim her ay halkın açlık ve yoksulluk oranını açıklıyoruz. TÜİK’in verilerine baktığımız zaman sokağı, pazarı yansıtmadığını görüyoruz. Bunun dışında ENAG gibi bağımsız kurumların, TÜRK İŞ Sendikası Konfederasyonu bu işle ilgili araştırmalar yapıyor bir şekliyle manipüle ettiğini düşünüyorum. Bilerek yapıldığını da değerlendiriyoruz. Toplu sözleşme dönemi de var. Toplu sözleşme döneminde yasa, milli gelirimizdeki payımızla enflasyon farkından bahseder. TÜİK verilerle o zaman, o kadar oynamış ki merkezi iktidar seyyanen zam yapmak zorunda dedi.  

“TÜİK verileri yoksulluğa, açlığa mahkûm ediyor” 

Dede, “TÜİK yıllardan beri bunu yapıyor ve ekonomik verileri manipüle ediyor. Bu verilerle ilgili TÜM Yerel Sen ve Birleşik Kamu İş Konfederasyonu olarak süreç içinde bu dönemlerde veriler açıklandığında temmuz zamlarımız olduğu dönemler TÜİK önünde bir basın açıklaması yapmayı, sesimizi duyurmayı istedik. Bizim zaten işimiz, kuruluş amacımız bu. O nedenle orada bir basın açıklaması yapma düşüncesindeydik. Daha arkadaşlarımız toplanmadan bir müdahaleye maruz kaldı. Konfederasyon ve birçok arkadaşımız, ben de dahil gözaltına alındık. Gözaltına alınırken gazlı müdahaleye de maruz kaldık. Bırakıldıktan sonra bir kalp krizi durumu yaşadık. Bu ülkede bir tarafta ileri demokratlıktan bahseden Ankara Büyükşehir Belediyesi işçilerin ve proje için borçlanmaya gitmek istediler, kredi almaları gerekti AK Parti meclis üyeleri de müdahale etti. Siz borçlanamazsınız dediler. Sonuçta işçilerin hakları ile ilgili de borçlanma söz konusuydu. Sendika nerede dediler. Bir tarafta sendikaları yok etmek isteyen bir anlayış var. Kendilerine ne kadar muhalif varsa yok etmeyi ya da alternatifini yaratıyorlar. O gün TÜİK önünde yaşanan olay şahsıma yönelik değildi emekçileri yönelikti. Ama biz yanlış yapıyorsunuz dedik. TÜİK bu karar ve verilerle bizi yoksulluğa, açlığa mahkûm ediyor. Bunu söylemek istedik. Burada 4 milyon 700 tane kamu çalışanı var. Yetkili olmasak da sayısal olarak hızlı şekilde büyüyoruz. Tabi hızlı mücadelemiz, kararlılığımızdan geliyor. Etkili bir sendikayız. Bunu söyledik ama buna rağmen tahammülü olmayan bir iktidar var karşımızda. Bunu söylemeye de devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. 

“Atatürk devrimleri ilkemiz” 

“Tüm Yerel Sen olarak mücadele ediyoruz. 2013 yılında kurulduk ama mücadele geçmişimiz ve kadrolarımızın geçmişten gelen tecrübeleri var. Bu duruşları bazı kavramlarla bütünleştirdik. 9 Eylül’ de kurulduk, özel bir gündü. Burada aynı zamanda vatan mücadelesi veriyoruz. Çıktığımız yolda ekmek mücadelesi var ama vatansız ekmek olmaz. Yani büyüklerimizin, Atatürk ışığında yol haritası oluşturduk. Atatürk devrimleri bizim ilke olarak örnek aldığımız ve kırmızı çizgimiz oldu. Sadece söylemde değil mücadelesinde de.”  

“Verdikleri rakam elimize geçmeden eridi” 

Dede, “Tabi ülkede sadece kamu emekçileri değil, toplum da yaşıyor. Biz devlet memuruyuz, vatandaşla iç içeyiz. Görevimiz eşit ve nitelikli hizmet sunmak. Hizmet sunduğumuz insanlarda da aynı ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu bazen belediyedeki arkadaşlarımızla da olabiliyor, emekli, işsiz kardeşimiz de olabiliyor. Birçok sorun var. Yakın zamanda açlık ve yoksulluk sınırı diye bir kavramlar da çıkıyor. Kök maaş mesela bu ne? Asgari ücret zaten hep vardı birçok çalışan bu maaşı alıyor. Emekli de 7500 civarında bir para alıyor. Bu açlık sınırının çok altında, 3 milyon dul ve yetim var. Kamu çalışanları için seçim öncesi bir vaatle başladı 22 bin liradan bahsettiler. O gün baktığımız da dolar olarak bir değerlendirme yaptık 1157 dolar ediyor bugün 837 dolar. Yani kamu çalışanlarının bugün itibari ile 320 dolar kaybı var. Ve bu vermiş oldukları maaşın 11 bin 128 lirası emekliye yansıtılmıyor. Birçok sorun var. Bu verdikleri rakam zaten elimize geçmeden bir eridi. Bu ülkede konut sorunu, barınma sorunu da var” dedi. 

Grevli toplu sözleşmeyi savunuyoruz” 

“Ağustos ayında 2024 ve 2025 yıllarına ilişkin toplu sözleşme görüşmeleri başlayacak. Aslında bu yasaya sığınmış gibi görünüyoruz ama özünde reddediyoruz. Bizim toplu sözleşme yapmamız gerekiyor. Bütün sendikalar kendi adına bir toplu sözleşme dönemini geçirmesi lazım. Masaya özgürce oturmamız gerekiyor sadece özgür bir sözleşme için. Sadece mali boyutu değil sosyal haklar içinde lazım bu. Biz çalışanların sesiyiz. Grevli toplu sözleşmeyi savunuyoruz, olması gereken bu. Eşit koşullarda olması yasamızda nettir. Biz bunu yaptığımız zaman kamu çalışanları adına bir toplu sözleşme imzalayabiliriz.” 

“İtfaiyeciler ve zabıtalar meslek sayılmıyor” 

657’de 12 sınıf üzerine bir değerlendirme oluyor. Bu değerlendirmeler de bazı iş gruplarını bir yere sıkıştırmışlar. Bunlardan bir kısmı da mühendisler, kamu mühendisleri. Bunları teknik sınıf kısmında değerlendiriyorlar. Bunların mühendislik meslek kanunlarının yapılması, kanunlaşması gerekiyor. Bu mühendisler ülkemizi inşa ediyorlar. Odaların etkisi var çalışma oluyor ama bu tür şeyler yasayla çıkan şeyler oldukları için bunlar için sendikamız bir çalışma yürütüyor. Geçmişte hakimler, doktorlar kadar maaş alırken mühendis arkadaşlarımız kamuda, şimdi yoksulluk sınırının altındalar. Ve bu insanlar birçok projeye imza atmışlar. Yerel yönetimlerden biliyoruz arazi tazminatları dahi verilmiyor. Bunlardan biri de itfaiyeciler ve zabıtalar. Bunlar meslek bile sayılmıyor Genel İdari Hizmetler sınıfı içindeler. Bütün meslek grubunu alıp o torbaya atmışlar. Bunların okulu var dünyada değer verilen bir meslek. 657’ nin bir an önce geçmesi lazım ki birçok haklardan mahrum kalıyorlar. İtfaiyecilerin fiili zammı da var ama onu alamıyorlar. Bu iki meslek kolluk kuvvetlerinde çok önemli.” 

“Güçlü, inançlı bir kadromuz var” 

Dede, “Yerel yönetimler de taleplerimiz yetkili olduğumuz birçok yerde taleplerimiz karşılanıyor. İşverenimizle, belediye başkanlarımızla yerel sorunlarla ilgili değerlendirmelerde bulunuyoruz. İstediğimiz insan onuruna yakışır, gururlu bir yaşam. Toplu sözleşme de bunun için önemli. Bugün kiralara baktığımız zaman kiralar 15 binlerde. Engellilerin çalışma şartları çok sıkıntılı, bunlarla ilgili çalışma koşullarının, fiziki çalışmaların uygun olmadığını görüyoruz. Tüm Yerel Sen sendikamız Türkiye’nin her yerinde örgütlü, birkaç il dışında. Birçok belediye de yetkiliyiz. Yeni yetki aldığımız yerlerde var. Güçlü, inançlı bir kadromuz var. Zaten olmak zorunda karşımızda acımasız bir iktidar var, emekçilerin hakkını gasp eden bir iktidar. Onun için bizim güçlü olmamız gerekiyor. Tabi bu mücadele zordu, kolay olmadı ama bu zoru bizim arkadaşlarımız başardı. Bu da inanmışlıkla, kararlı bir şekilde olmasından dolayı. Bordro eyleminde 15’inde maaşlarımızı aldığımız günde eylem yaptık. Ama eylemin öncesinde ek bütçe ile memurlara verilecek zam tasarısını gördükten sonra yine açlığa mahkûm olduğumuzu gördük. Ondan bir on güç önce de biz tüm illerde alanlardaydık. Hatta sağlıkçı arkadaşlarımız iş bıraktı biz de bordrolarımızı yaktık. Biz açlık sefalet zammını kabule etmiyoruz bu zulümdür. Biz yasayla kurulmuş kurumlarız. Siz yanlış yapıyorsunuz demeye devam edeceğiz çünkü bunu biz kim söyleyecek tabi ki biz söyleyeceğiz” diye konuştu. 

Editör: MELEKŞAH TUFANER