Onun gösterdiği çağdaş ve laik yol, Türkiye’nin modernleşme mücadelesinin temel taşıdır. Bu nedenle, 10 Kasım gibi özel günlerde yapılan anmalar, sadece bir gelenek değil, aynı zamanda Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmanın da somut göstergesidir. Ne var ki, geçtiğimiz hafta İzmir’de yaşanan bir olay, hepimizi düşündürmeli ve ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. İzmir’deki Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi öğrencileri, 10 Kasım töreni sırasında “Andımız”ı okumaya başladılar. Bu, gençlerin hem milli değerlerine sahip çıktıklarının hem de Atatürk’ün mirasını yaşatma kararlılıklarının en somut göstergesiydi. Ancak okul müdürü, öğrencilerin bu doğal ve anlamlı duruşuna müdahale etmeye çalıştı.
Sahneye çıkarak “Andımız”ın okunmasını engellemeye kalktı. Oysa “Andımız”, yıllardır Türk eğitim sisteminde çocuklarımıza öğretilmiş, milli kimliğimizi ve ortak değerlerimizi pekiştiren bir metindir. Bir nesli ortak bir bilinçle büyütmenin simgesi olan bu metnin okunması, öğrencilerin kendi iradeleriyle milli değerlerine sahip çıktığını gösterir. Müdürün müdahalesi ise, hem Atatürk’ün mirasına hem de çocukların özgür iradelerine karşı yapılmış bir saygısızlıktır. Öğrenciler ise yılmadı; “Andımız”ı sonuna kadar okudular.
Bu duruş, sadece gençlerin cesareti değil, aynı zamanda milli değerlere sahip çıkma iradelerinin de göstergesiydi. Onlar, kısıtlamalara, tehditlere ve baskılara boyun eğmeden, Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in değerlerini yaşatmayı seçtiler. Bu durum, gençlerimizin biz yetişkinlerden çok daha bilinçli ve kararlı olabileceğini bir kez daha ortaya koydu. Bu olayın bir başka boyutu da, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 10 Kasım’ı bir tatil günü olarak ilan etmesinin verdiği çelişkidir. Gençlerimizin milli değerlere sahip çıkmasını beklerken, devletin en yetkili kurumlarının böyle bir günde resmi törenleri adeta baypas etmesi düşündürücüdür.
Bu, eğitim sistemimizdeki çelişkilerin ve Atatürk’ün değerlerine yönelik erozyonun bir işareti olarak okunmalıdır. Müdürün tavrı, tek başına bir yönetim sorunu değildir; bu, aynı zamanda eğitimin ve gençlerin üzerinde oynanan politik manipülasyonun da göstergesidir. Atatürk’ün kurduğu eğitim anlayışında, öğrencinin düşünme, sorgulama ve milli değerlere sahip çıkma özgürlüğü esastır. Müdürün müdahalesi tam anlamıyla bu anlayışın ihlali anlamına gelir. Oysa gençler, tam da bu değerler uğruna seslerini yükseltmişlerdir.
Geçtiğimiz haftaki olay bize açık bir mesaj veriyor: Gençlerin milli değerlere sahip çıkma iradesi, ne türlü baskı ve müdahaleyle karşılaşırsa karşılaşsın, yılmaz. “Andımız”ı okuyan öğrenciler, sadece bir metni seslendirmediler; aynı zamanda Cumhuriyet’in ve milli değerlerin yılmaz savunucuları olduklarını gösterdiler. Bu duruş, tüm eğitimcilere ve yöneticilere bir hatırlatmadır: Görevimiz, gençlerin değerlerine sahip çıkmalarını engellemek değil, onları bu değerlere sahip çıkmaları için cesaretlendirmektir.
10 Kasım, sadece bir anma günü değil, aynı zamanda Atatürk’ün gösterdiği çağdaş ve özgürlükçü yolun hatırlanmasıdır. İzmir’de yaşanan bu olay, bize hem müdahaleci zihniyetin ne kadar tehlikeli olduğunu hem de gençlerimizin direnç ve bilinç gücünü açıkça gösterdi. Eğitim sistemimiz, Atatürk’ün açtığı yolda ilerlemeli ve gençlerimizin milli değerlere sahip çıkmasını engelleyen uygulamalardan arındırılmalıdır. Sonuç olarak, gençlerin kararlılığı ve Atatürk’e bağlılıkları, umudumuzu güçlendiriyor.
“Andımız”ı sonuna kadar okuyan öğrenciler, sadece bir törene katılmadılar; aynı zamanda Cumhuriyet’in ve milli değerlerin yılmaz savunucuları olduklarını gösterdiler. Bu duruş, tüm eğitimcilere ve yöneticilere bir ders olmalı: Gençlerin değerlerine saygı göstermeli, onları bastırmaya çalışmak yerine cesaretlendirmeliyiz. Çünkü Atatürk’ün mirasına sahip çıkmak, sadece törenlerde saygı duruşunda bulunmakla değil, bu değerleri yaşatmakla mümkündür. Geçtiğimiz hafta İzmir’deki o gençlerimize teşekkür borçluyuz.
Onlar, Atatürk’ün açtığı çağdaş yolun yılmaz savunucuları ve Cumhuriyet’in değerlerini yaşatacak neslin en güzel örnekleridir. Bu kararlılık sayesinde Atatürk’ün idealleri ve Cumhuriyet’in değerleri her zaman yaşatılacak, hiçbir müdahale ve kısıtlama buna engel olamayacaktır. Ve bizler de bir kez daha, Mustafa Kemal Atatürk’ü, onun gösterdiği çağdaş, özgür ve eşitlikçi yolu anıyor; gençlerimizle birlikte onun izinde yürümeye devam edeceğimizi bir kez daha hatırlıyoruz. Atatürk’ü saygıyla, minnetle ve özlemle anıyoruz.