Son Mühür Haber Merkezi/ Melekşah Tufaner Gün Başlıyor programına konuk olan İnsan İçin Umut Derneği Başkanı Mensure Gökçe, Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı.
İnsan İçin Umut Derneği hakkında bilgi veren Gökçe, “31 Ağustos’ta genel kurul yaptık. Genel kurulda da yönetimi baya çoğalttık, 22 yaptık. Yaklaşık, yönetim ve denetimle birlikte 50 yönetim kurulu üyesi oldu. Biz bu arada 10. Yıl dönümümüzü de kutlamış olduk. 2013 yılında derneğimiz kuruldu ve tam 10 yıl oldu. 2013 yılında kurduğumuzda benim bir tedirginliğim vardı ama iyi ki de kurmuşum diyorum. Dernek tamamen insana umut olabilmek, güzel projeler yapabilmek için kurulan bir dernekti ve o amaçla gittiği için çok mutluyum. Ben ve arkadaşlarım hiçbir zaman amacımızı aşmadık. Ve hiçbir zaman derneğin arka bahçesini başkasını kullanma amacı olarak bırakmadık ve bırakmayacağız. Tamamen insan odaklı devam edeceğiz” dedi.
“Bizim için sivil toplum bir aşk işi, gönül işi”
Gökçe, “Gece saat 00.00’da dernek kuruldu. Bundan bir gün önce Sayın Bakan dernek kurmak gerekiyor dediğinde gece 00.00’da tüzük falan hazırlayıp, 7 gönüllü arkadaşımızla yola çıktık, şu anda da 50 kişiyiz. Yönetim üyelerinde 1077 üye var resmiyette ve hala üye yapmaya devam ediyoruz. O yüzden de biz doğru yolda olduğumuza inanıyoruz. Bizim genel onursal başkanımız hep der aşkla koşan yorulmaz diye. Bizim için sivil toplum bir aşk işi, gönül işi. Hemen kongreden sonra Devlet Su İşleri 2. Bölge Birol Bey’le Down Sendromlu çocuklarla ilgili bir eğitim ve bir kamp düzenledik. O gün çocuklarımızı eğlendirdik. Hemen bunun ardında da hastanede çocuklara yönelik oyuncak dağıtımı gerçekleştirdik. Onun hemen ardından tıp bayramı nedeniyle doktorlarımızı, baş hekimlerimizi ziyaret edip, onlara küçük hediyeler verdik. Çünkü doktorlar ve hemşireler, oradaki çalışan bütün personeller çok önemli, çok değerli. 2 yıllık pandemi döneminde onların kahramanlıklarını biliyoruz. Ve hiçbir zaman onları unutmuyoruz, devamlı yanlarındayız. Maalesef üzücü bir deprem yaşadık, ölenlere Allah rahmet eylesin, geride kalmışlara Allah sabır versin diyorum. Çok büyük bir acı, biz ülke olarak hepimiz bu acıyı yaşadık. Ve İzmir’e 11 ilden gelen depremzedelerle ilgili çalışma yaptık. Çalışmamız devlet su işlerinde, karayollarında ve demiryollarında kalan depremzedelerin erzak ihtiyaçlarını giderdik. Çocuklarında oyuncak ihtiyaçlarını giderdik. Onlarla birebir temasa geçtik. Ondan sonra hastanemizde Buca, Alsancak ve Bozyaka’ya hijyen seti götürdük. Bizzat kendimiz depremzedeleri ziyarete edip, geçmiş olsun dileklerimizi ileterek, yanlarında olduklarımızı hissettirdik” ifadelerini kullandı.
“İnsan ve ihtiyaç neredeyse biz oradayız”
Gökçe, “Ülkece iki seçim atlattık ve bu iki seçimde çok yorucu geçti. İki seçim üst üste gelince de derneğe biraz ara verdik. Şimdi tekrar başladık. Bundan sonra Buca’da çocuklara eğlence, müzik, palyaço falan götürüp, bir nebzede olsa çocukları hastane havasından çıkarıp, normal hayatta bir iki saat eğlendirdik. Torbalı’da da huzurevinde bir etkinlik yaptık sanatçılarla, canlı olarak. Tekrar yapmaya deva edeceğiz. Şimdi Torbalı Huzurevi’nde iki tane kamp yapmayı planlıyoruz. Birini DSİ yapacağız, diğerini de Urla’da Sağlık Bakanlığı’nın kampında yapacağız. Torbalı’da bir ilkokulda ihtiyaç sahibi çocuklarımıza kırtasiye malzemesi, çanta dağıtımı yaptık. Kısacası insan ve ihtiyaç neredeyse biz oradayız. Gaziantep’te benim akrabalarım var. Onlar depremden sonra bize geldiler. Onları gördükten sonra ve yaşadıklarını anlattıklarını duyunca insan o kadar oluyor ki... Biz de İzmir’de yaşadık depremi fakat bu kadar 11 ile aynı an da nasıl olduğunu Allah bilir. Çok zor bir şey. Annesini, eşini, çocuğunu hatta akrabalarının tümünü kaybeden insanlar var. Gerçekten çok zor. Ben yakın zamanda Ankara’daydım, ayın 2’si tekrar Ankara’da olacağım üç gün boyunca birkaç temaslar için. Yakın zamanda da Karadeniz’de bir sel felaketi yaşadık. Devletimiz o kadar seferber olmuş ki cumhurbaşkanımızdan tutun, belediyelere kadar. İktidar, muhalefet demeden herkes seferber olmuş. Depremzedelere de en kısa sürede evlerini teslim edecekler, şu an yapılıyor. Devletimiz o kadar hızlı enkazları kaldırdılar ki insanların o enkazları görüp tekrar yaşamaması için ellerinden geleni yaptılar. O yüzden de bir an önce evlerine gitmek istiyorlar. Allah bir daha ülkemize böyle bir şey yaşatmasın” dedi.
“Ankara’ya iki- üç tane proje götüreceğim”
“Ben ayın 6’sı Ankara’daydım. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Yardımcıları ile görüştüm. Benim hedefim öncelikle kadın, yaşlı ve engelli. İlk önceliğimizde Onkoloji Bölümü’ndeki çocuklarımız. Onlarla ilgili Bakan Yardımcısı Leman Hanım özellikle not aldı. Ayın 2’si gibi onlarla tekrar bir araya geleceğim. İki üç proje götüreceğim şimdi Ankara’ya. Aile ve Sosyal Politikalar, Gençlik ce Spor Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı’na ortaklaşa olarak Çocuk istismarı ile ilgili bir proje. Bunu sunacağız ve hayata geçireceğiz. Sayın Bakan Yardımcımız Sevim Hanım’la biz bunu görüştük ve söz aldık. Çocuklar ve yaşlılar ile ilgili iki proje hayata geçireceğiz. Bu iki projede de bakan yardımcımız olacak, bakan yardımcımız bizzat İzmir’e gelecek ve öyle hayata geçireceğiz. Koruyucu aile, kadına şiddetle ilgili bir projemiz var onu da hayata geçireceğiz. Engelli ve down sendromlu çocuklarımız için iki tane daha projemiz var. Bunları bakanlıklara sunacağız”
“Sivil toplum kuruluşu devletin aynasıdır”
Gökçe, “Biz aslında projeden çok eğitim ve konferans gibi bir şey düşünüyoruz. Ve sayın bakanımız da bunu önerdi. Eğitim her şeyden önce geliyor. Başkan Vekilim Önder Oktay hatta o da down sendromlu çocuklar için daha önce okul açmıştı. Şimdi bununla ilgili projemiz olacak ve bakan yardımcımız zaman zaman katılacak. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı zaten bunun için gerekli şeyleri yapıyor. Nasıl bizim kırmızı çizgimiz kadın, çocuk, engelli ve yaşlı ise onların da öyle. Geçen seneki bakanımız Derya Hanım ile görüşürken onun o kadar güzel yaptığı şeyler görünmüyor ama en ufak bir şey olduğunda bütün basın, herkes ayağa kalkıyor. Biz dernek olarak gittiğimiz de elimizi taşın altına koymak için geldik dedik. Her şeyi devletten beklememiz lazım. Ben bir çocuğa dokunduğumda onun gözündeki mutluluğu gördüğümde çok rahat uyuyorum, çünkü mutlu oluyorum. Ben din, dil, ırk ayırmadan, tüm insanları seviyorum. Bu derneği kurduğumda insanlarla ilgili elimi her şeyde taşın altına kurmak için yaptım. Sivil toplum kuruluşu devletin aynasıdır. Sivil toplumu devlete götürdüğü her projede devletin yükünü alıyor. Biz down sendromlu çocuklar veya hastane ile ilgili bir proje yaptığımızda aslında devletin biraz olsa yükünü almış oluyoruz. Aslında orada devleti anlatmış oluyoruz. STK’lar her zaman ön plandadır, her yerde görünür. Bakanın, bakan yardımcısının, müdürün görmediklerini STK’lar görmüş oluyor. Ve STK’lar çok çabuk bunları devlete ulaştırabiliyor. Ayrıca vatandaşta STK’lara çok hızlı ulaşıyor. Bizim bir hedefimiz var ve bunlara ulaşmaya çalışıyoruz. Uyuşturucu ile ilgili de 15 ilçede çalışmamızı da yapmıştık. Her zaman dediğim gibi umut durmadan yola devam diye konuştu.