Son Mühür Haber Merkezi/ Melekşah Tufaner  Her İşin Başı Sağlık’ programının konuğu Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Mehmet Çolak oldu. Çocuklarda ve gençlerde görülen sınav kaygısı bozukluğundan bahseden Uzm. Dr. Mehmet Çolak, “Çocuklarda herhangi bir sınavdan önce kaygı duyulması çok normaldir. Kaygı tehlike karşısında verdiğimiz tepkidir. Kaygının sınava giren çocuklarda çok olmasının nedeni kaygı itici bir güçtür aslında. Kaygı sayesinde sınav yaklaşırken çocuklar ve gençler ders çalışmaya başlar ve daha başarılı olurlar. Biz o yüzden çocuklara kaygıdan korkmayın deriz” dedi. 

Çolak, “Genel anlamda eğer kişinin kaygı nedeniyle yaşamı etkileniyorsa bu kaygı bozukluğudur. Sınav özelinde baktığımızda kaygıdan dolayı çocukların performansı etkileniyorsa, çocuklar ders çalışamıyorsa, sınav performansı sınavdan önce düşüyorsa bu kaygı bozukluğudur diyebiliriz. Sınav öncesi, çocuklarda stres halinde olma, gergin hissetme, konsantrasyon güçlüğü, her an kötü bir şey olacak duygusu, çarpıntılar, mide bulantısı, kusma, ya da sınav esnasında kontrol kaybı hissi bunlar çıkabiliyor. Bu durumda da çocuklarda başarı düşmesi görülebiliyor” diye belirtti. 

“Çocukları korkutmamalı” 

“Sınav kaygısı çocuklarda küçük yaşlara kadar düştü. Lise Giriş Sınavı (LGS)’ye girecek çocuklarda var özellikle bu var. Çocuklar ilkokuldan itibaren yoğun bir sınava giriyor. Çocukların sınav için hazırlanmaları, performansları bunu çok etkiliyor. Ben ailelere hep şunu derim çocuklara haksızlık etmeyin diye. Ortaokuldaki çocuklar üniversiteye hazırlanıyor gibi hazırlanıyor sınavlara. Bu da stres, baskı yaratıyor çocuklarda. Aileler ise çocukları kendilerince motive etmeye çalışıyorlar, geleceğin mahvolur gibi cümleler kuruyorlar. Bu söylemlerden çocuklar daha çok etkileniyor ve kaygıları artıyor. Bu sınavlar hayat bitirecek sınavlar değildir. Aileye hep bunu söylüyoruz. Bu tür söylemlerden kaygıyı arttıracak cümlelerden uzak duralım diyoruz.” 

“Kaygıyı arttıran düşünce hataları var” 

Çolak, “Aileler çocuklarda başarı düşmeye başladığında, sınavlarda panikleme olduğunda ve çocuk gerçek başarısını yansıtamadığında bize başvurabilir. Uyku sorunları, kalp çarpıntısı, mide bulantısını beklemeden başvurmakta fayda var. Önce şununla başlayalım kaygıyı arttıran düşünce hataları olduğunu görüyoruz. Kaygıyı azaltmanın en iyi yolu ders çalışmaktır, çocuk ders çalışmıyorsa kaygıyı azaltması zordur. Çocuklarda uyku düzenine, beslenmeye de dikkat etmeleri lazım. Çocuklar rahatlamak için kendilerine dikkat, tempoya etmediklerinde ders çalışmaktan kopuyorlar. Sınav önemli ama şu an yaşadığımız kadar önemli değil, ölüm kalım meselesi değildir. Aile çocuk daha başarılı olsun diye baskı yaparsa tam da başlarına bu geliyor çocuk ve çocuk başarısız oluyor, sınav başarısı ortadan kalkıyor. Sınav başarısı tabi ki önemlidir. Ama daha önemli olan ise çabadır. Biz senin çabaladığını görüyoruz bizim için önemli olan bu. Aile, çocuğa bizim için sağlığın daha önemli demeli” dedi. 

Gezi İstanbul ile İstanbul'u yeniden keşfedin! Tarihi ve kültürel hazineler gençleri bekliyor! Gezi İstanbul ile İstanbul'u yeniden keşfedin! Tarihi ve kültürel hazineler gençleri bekliyor!

 “Anne ve babalara çok görev düşüyor” 

Çolak “Çok yoğun kaygı bozukluğunda da çocukta kaçınmalar başlıyor. Çocuk sınavlara girmiyor, okula gitmiyor, bu kaygı bozukluğuna depresyonda ekleniyor. Bu dönemde görmeye başladığım durumlardan bir tanesi de bu. Kaygı bozukluğu şiddetine bağlı, çocuğun toparlanıp toparlanmadığına bağlı. Önce çocuğu terapiyle toparlamaya başlıyoruz terapi ile olmazsa daha sonra ilaç vermek gerekebilir. Ama bu durum çocuğun durumunu çok etkilemiyorsa terapi ile halledilebilir. Anne babalara burada çok görev düşüyor. Gençlerde şunu görüyoruz, sınavı geçemezsem ailemin yüzüne bakamam falan diyorlar. Sınavda başarısız olmak utanılacak bir şey değildir. Aile için çocuğun emekleri önemli olmalı. Ama bu emek karşılığı da sınavla değil çalışarak verilir. Bir de aile maddi aracıları kullanarak şu kadar para verdik gibi şeyler söyleyip, baskı olarak bunu kullanırsa çocuk başarılı olmak yerine panikleyecektir. Bir psikiyatrik bozukluk olduğunda diğer psikiyatrik bozuklukların olduğunu da görüyoruz. Belli durumlarda kaygı daha yoğun yaşanabilir. Mesela dikkat çocukta dikkat bozukluğu varsa, çocuk ders çalışamıyorsa bu durum yaşanıyor. Çocuk, sınavda başarısız olduğunda aile tarafından sevilmeyeceğini de düşünüyor. Sınav sonucun ne olursa olsun bizim için önemlisin demeli aile. Aileler sakin kafayla düşünüp öncelikleri belirlemeleri. Çocuklarda bağırsak hastalığı bile yaşanıyor stresten, saç dökülmeleri vs. gibi şeylerde görüyoruz. Sonra bir bakıyoruz ki ailenin tek derdi başarı. Son olarak gençler sınavı çok büyütüyor diyoruz ama yetişkinler olarak seçimi çok büyütüyoruz. Bizler de kaygımızı yönetelim ve seçimi çok büyütmeyelim" diye konuştu. 

Editör: MELEKŞAH TUFANER