Son Mühür Haber Merkezi/ Melekşah Tufaner Son Mühür TV’de ‘Sanatın Renkleri’ programının bu haftaki konukları, Nahcivan Devlet Tiyatrosu Müdür Yardımcısı Yönetmen ve Oyuncu Samed Canbaxshiyev ve Psikolojik Danışman Yazar- Yönetmen- Oyuncu M. Ümit Görgülü oldu.

Yazar- Yönetmen- Oyuncu M. Ümit Görgülü ile yollarının nasıl kesiştiğini anlatan Nahcivan Devlet Tiyatrosu Müdür Yardımcısı Yönetmen ve Oyuncu Samed Canbaxshiyev, “ Ben Ümit Bey ile geçen yıl görüştüm. 1. Uluslararası Masal Anlatma Festivali’nde. Festival Foça’daydı. Ümit Bey’le tanıştıktan sonra bana kitaplarından verdi. Kendisinin de oyun yazarı olduğunu söyledi. Ümit Bey’in yazdığı oyunu çok beğendim ve ben bunu Azerbaycan’da yapmalıyım dedim. Oyunu Azerbaycan Türkçesine uygun hale getirdim. Bizim Azerbaycan’da çok sevilen bir oyun oldu. Ben Ege’de yaşayan insanla Nahcivan’da yaşayan insanın arasında hiçbir fark olmadığını gördüm. Türk konsolosları da gelip oyunu izledi herkes çok beğendi oyunu” dedi.

Meddahlık: Toplumla ıslah etmedir”

Farklı ülkelerden gelen öğrenciler, Osmanlı'nın ruhuyla buluştu Farklı ülkelerden gelen öğrenciler, Osmanlı'nın ruhuyla buluştu

Meddahlık hakkında bilgi veren M.Ümit Görgülü, “Meddahlık kimi araştırmacılar tarafından devrini bitirmiş olarak algınabiliyor. Fakat ben meddahlığı ilk anlatmaya başlayan, ilk dinlemeye başlayan biri olduğumdan devam ettiğini düşünüyorum. Türklerin islamı kabul etmesi ile Meddahlık, biraz dini methetmeye yönelik bir şey olarak dilimize geliyor. Yıllardır bir deyim vardır tiyatro insanı insanla anlatan bir sanat dalıdır diye. 1500’lü yıllarda Kanuni Sultan Süleyman’a kitap yazılıyor. O kitabı yazan kişi o dönemki meslekleri tanıtmış Meddah içinde şöyle bir tanım kullanmış; bilir misiniz tarihte nedir meddah? İnsanın insanla ede ıslah. Günümüzde tiyatro terimi ile aynı. Ama meddahta ıslah etme durumu var. Toplumla ıslah etmedir. Benim meddahlık olayımda ilginç başladı. Ben dağ köylerine zaman zaman giderek, köylerde tek kişilik oyunlar yaparak, Egeli olduğum için Efe’leri de bildiğimden Efe’leri anlatan oyunlar yaptım” ” ifadelerini kullandı.

“Ümit Hocadan meddahlığı öğrendim”

Canbaxshiyev, “ Bende Ümit hocadan meddahlığı öğrendim. Azerbaycan’da 1920’li yıllarda meddahlık yasaklanmıştı. O yüzden Azerbaycan’da ilk meddah ben oldum. Tiyatronun özü meddahlıktan başlıyor. Bizim Nahcivan Tiyatrosu ’da 140 yıl önceye dayanıyor. Ama ona kadar meddahlık dini konuları anlatırdı. Önceden meddahlık daha geniş bir konuydu. Meddahlık hususi bir yetenek isteyen bir şeydir” dedi.

“2. Uluslararası Meddah ve Masal Festivali”

Görgülü, “Meddah nasıl olmalı diyorlar. Toplum ona bir sürü karakter yüklemiş. Meddah sanki sanatın daha başka bir biçimi gibi anlatılmış. Biz ayın 10 ve 14 arası 2. Uluslararası Meddah ve Masal Festivali’ni Foça’da yapacağız.

Canbaxshiyev, Nahcivan Devlet Tiyatrosu olarak bir yıl önce milli statünü aldık. O milli bizim folklorumuz, etnografyamız, örfümüz için verilmiş bir statüydü. Nahcivan Devlet Tiyatrosu 1883’te Mayıs’ta ilk oyununu oynamış. Gogol ve Shakespeare’in de oyunları oynanmış bu tiyatroda. Daha sonra Nahcivan Türk Hükümet Tiyatrosu sonra 1923 yılında Nahcivan Devlet Tiyatrosu adı verildi. 1918 yılında Ermeni çeteleri püskürtmek için Atatürk tarafından gönderilmiş Kazım Karabekir Paşa ile Vatan Yahut Silistre çocuk oyununun hem yönetmenliğini yapmış hem de sahneyi tertiplemiş. İnsanlara vatanseverlik motivasyonu verilmek istenmiş. Çünkü Ermeni çeteler Türk dünyasından koparmak istiyordu insanları. 1928’e kadar Nahcivan Devlet Tiyatrosu’nda Türklerin eserleri yayınlandı. Ama daha sonra oyunlar yasaklandı. 1968’ e kadar oynanmadı oyunlar. 1968’den sonra ise Nazım Hikmet’in oyunları oynandı.  Tiyatro türk dünyası birliği için hizmet yaptı. Tiyatromuz 140 yılda 900 den fazla yazarın oyununu oynamış. Sovyetler döneminde ise tiyatromuz seyircinin en çok gelip baktığı tiyatro olmuş. Bizde önce tarih geliyor tiyatro konuları arasında. Azarbaycan ve Türk tarihi konuları. Biz tarih konularını mutlaka gösteriyoruz, seyirci tarihi böylece öğrenmeli”

“Köylerde çalışmayı seviyoruz”

Görgülü, “Ben “Cinnet’i” cinnetli bir ortamda büyüdüğüm için yazdım. Belki de psikolojik sebebi buydu. Belki benim psikolojim bu yüzden buna yatkındı. Benim için bir refleksti onlar. Cinnet mağduru bir aileden gelmemdendi. Onun dışında psikoloji okuyunca onunla baş edebilirim diye düşündüm. Zaman içinde psikolojiye de ilgi duyunca senarist olarak bir boşluk hissettim. Ve bunu yazdım. Robinsonlar diye bir oyunda yazdım, yalnızlıkla alakalı. Bir de çok övündüğüm bir eser var Yunus Emre idi. İzmir Büyükşehir Belediyesi yaklaşık 11 köyde, köy tiyatrosu kurdu. Hepsinin farklı farklı eğitmenleri var. Biz köylülerle, köylerde çalışmayı seviyoruz. Nasıl her mahalle de cami okul varsa her mahallede bir kültür evi olsun diye derneğimiz bugüne kadar bu misyonla çalışmalarını sürdürdü. Kültür Bakanlığı ile de projeler yürüttük. Ben taşrada, açık alanlarda çalışmayı da seviyorum. Bu tür çalışmalarda kendimizi daha iyi hissediyoruz” diye konuştu.

Editör: MELEKŞAH TUFANER