MAHALLEMİZDE AÇIK HAVA ETKİNLİKLERİ...

İzmir denince akla ne gelir? Denizi, tarihi, sokakları, özgür ruhu ve en önemlisi canlı sosyal hayatı. Ancak son yıllarda kentte sosyal yaşam çoğunlukla büyük festivaller, belediye etkinlikleri veya özel mekanlarla sınırlı kalıyor. Bazen bunlar bile olmuyor. Yani kentin kültürel nabzı aslında daha küçük ölçeklerde, mahallelerde, sokak aralarında atabilecekken; biz onu yalnızca büyük sahnelerde arar olduk.

Abone Ol

Peki, ya bu tabloyu tersine çevirmenin zamanı geldiyse?

Mahallede Başlayan Kültürel Hareket

Ben çocukken mahallemizde açık hava sinemaları olurdu. Yaz akşamları herkes sandalyesini, minderini alır; kiminin elinde çekirdek, mısır; kiminin yanında termosu olurdu. O sinemalar, sadece film izlemek değil, mahalleliyle kaynaşmak, birlikte gülmek ve birlikte duygulanmak demekti. Küçük çocukların hemen arkada bağıra çağıra oyun oynamasına rağmen o sinemanın tadı başka olurdu. Bugün o günleri hatırlayınca, aslında mahallenin kendisinin büyük bir sahne olduğunu görüyorum.

Düşünün: Alsancak’ta bir parkta genç bir müzisyen sahneye çıkıyor. Karşıyaka’da bir tiyatro grubu açık havada kısa bir skeç sergiliyor. Buca’da, Bornova’da, Güzelyalı’da insanlar akşam evlerine çekilmeden önce komşularıyla birlikte bir “açık sahne” keyfi yaşıyor. İşte bu tablo, İzmir’in sosyal hayatına yeni bir soluk getirebilir.

“Mahalle Açık Sahne Akşamları” adıyla hayata geçirilebilecek bu uygulama, hem yerel sanatçıların hem de halkın katılımıyla kültürel canlılığı sokaklara ve mahallelere yayar. Sanatı büyük salonlardan çıkarıp gündelik yaşamın içine yerleştirir.

İzmir’in Ruhu ile Uyumlu

İzmir’in zaten kültürel altyapısı güçlü: Kültürpark’tan Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’ne kadar çok sayıda alan mevcut. Ancak İzmir’i farklı kılan şey, yalnızca dev salonları değil, mahalle kültürünün de zenginliğidir. Bu yüzden küçük ölçekte düzenlenecek sahne akşamları, şehrin ruhuna en çok yakışan projelerden biri olabilir.

Üstelik bu etkinlikler sadece sanatı değil, sosyal ilişkileri de canlandırır. Mahalleli birbirini tanır, gençler kendini ifade eder, esnaf hareketlenir. Yani sadece kültürel değil, ekonomik ve sosyal bir canlılık da doğar.

Maliyet Düşük, Etkisi Büyük

En güzel yanı ise bu fikrin büyük yatırımlar gerektirmemesi. Bir ses sistemi, basit bir sahne düzeni ve belediyenin organizasyon desteğiyle başlanabilir. İzmir’in güçlü gönüllü toplulukları ve sivil inisiyatifleri düşünüldüğünde, bu tür etkinliklerin sahiplenilmesi de zor olmayacaktır.

Sonuç: İzmir’e Yakışan Bir Adım

İzmir her zaman yeniliğe açık, katılımcı, canlı bir kent oldu. Şimdi bu kimliği güçlendirmenin en güzel yolu, sanatı halka, halkı da sanatın içine taşımak. Belki de sosyal hayatın gerçek sahnesi büyük konser salonları değil, hepimizin yaşadığı mahallelerdir.

Benim küçüklüğümdeki açık hava sinemaları nasıl ki mahalleyi bir araya getiriyorsa, bugün de “Mahalle Açık Sahne Akşamları” aynı ruhu yeniden canlandırabilir. İzmir’in sosyal hayatına yeni bir başlık atmanın zamanı geldi:
“Kültür Sokakta, Sanat Mahallede!”