Son Mühür Haber Merkezi/ Melekşah Tufaner  Her İşin Başı Sağlık’ programının konuğu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Gülşen Mermut’du.

AIDS ve HIV nedir?

Uzm. Dr. Gülşen Mermut, “AIDS bağışıklık yetmezliği sendromunun İngilizce baş harflerinden oluşturulan bir tanımlama. HIV ise İnsan İmmun Yetmezlik Virüsü olarak adlandırılmış. Hastalığın etkeni bir virüs olması ve bu virüsün 1983 yılında HIV olarak adlandırılmış. Enfeksiyonun ortaya çıkışı çok eski bizim duymamız ilk defa 1980’li yıllarda oldu. Amerika’da çeşitli eyaletlerde San Francisco’da özellikle erkeklerle seks yapan erkekler arasında normalde görülmeyen bir takım zatürre ve cilt kanseri türü görüldü. O kişilerde görülmesi o dönemde hastalığın ileri derecesine yakalanmış kişilerin kötü fotoğraflarının görünmesi insanları çok etkiledi. Yani bu hastalıktan korkunun nedeni AİDS aşamasına gelmiş hastaların ileri derecede zayıflamış, güçsüz fotoğrafları. Bu hastalığa dikkat bu şekilde başladı. Öncelikle erkeklerle seks yapan erkeklerin hastalığı zannedildi ama kısa bir süre sonra bu hastalığın kadınlarda da görüldüğü ortaya çıktı. Sadece Amerika’da zannedildi ama yapılan çalışmalarda Afrika’da da 1970’li yıllarda hatta daha eskilerde olduğu ortaya çıktı. Daha sonra Avrupa’da da saptandı. Ne yazık ki dünyanın bütün ülkelerini etkileyen pandemi haline geldi. Afrika yoksulluğun ülkesi, yoksulluğun olduğu yerde ne yazık ki tedavisi pahalı olan HIV virüsünde de öyle ne yazık ki birçok insan tedavi göremediğinden ölüyor. Öyle yaygın ki Afrika’da bazı fotoğraflarda büyük annelerden, çocuklara kadar birçok kişinin enfekte olduğunu biliyoruz. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde tedaviye erişim daha kolay oldu”  dedi.

“Korunma yollarını iyi bilmemiz lazım”

Mermut, “2021’de dünya da HIV le yaşayan kişi sayısı 38,4 milyon oldukça fazla. 2021 yılı içerisinde birçok kişi HIV le enfekte olmuş. Bütün dünyadaki çalışmalara rağmen HIV yaygın. Gelişmiş ülkelerde azalıyor ama bizim gibi ülkelerde Doğu Avrupa ve Orta Doğu’da ne yazık ki çok artıyor. Bu enfeksiyonla ilgili bilgilerimizi çok arttırmamız lazım. Korunma yollarını iyi bilmemiz lazım. 650 bin kişi de HIV yüzünden ölmüş. 38, 4 milyon kişiden 36,7 milyonu erişkin, 1,7 milyonu da çocuk. Bu çocukların önemli bir kısmı annesi HIV enfesksiyonu olan ve tedavi almadığı için HIV enfeksiyonuna yakalanan çocuklar. Tedaviye erişim eskiye göre arttı. Bu da HIV bulaşını önemli ölçüde azaltıyor. Ülkemizde ilk defa 1985 yılında göründü. Bizde de çok medyatik oldu. İnsanlar fotoğraflarla deşifre oldular. İnsan haklarına aykırı bazı yanlış uygulamalar yapıldı, toplum tarafından dışlandılar. Ben de asistanken bu durumu izlemiştim. HIV enfesksiyonu olan hastanın çocuğu okuldan atılıyor, kişi işten çıkarılıyor hemen ötekileştiriliyor bunların sonucunda tedavi bile almak istemiyorlar. Bu hastalıkta ikinci travmayı cinsel kimlikleri nedeni ile yaşıyorlar. “

Şampiyonlar Liginde ikinci finalist bu akşam belli oluyor Şampiyonlar Liginde ikinci finalist bu akşam belli oluyor

HIV nasıl teşhis edilir?

“Belirtileri nasıl ortaya çıkıyor dersek enfeksiyon çıktıktan sonra 2-4 hafta içerisinde viral enfeksiyon geçiriyormuş gibi semptomlar oluşuyor. Ateş, halsizlik, lenf bezlerinde büyüme, döküntü gibi semptomlar olabiliyor. Bu evrede yakalamak çok zor. Basit bir enfeksiyon geçiriyorum diye düşünüyorsunuz. Ama bu evrede de yakaladığımız hastalarımız oldu. Bunlar bilinçli hastalar. Bu evre tamamlandıktan sonra uzun yıllar sessiz kalıyor. 8-10 yıl hiçbir etkisi olmuyor. Virüs bağışıklığı etkileyen bir virüs ama bağışıklık sisteminin etkilendiğini gösteren bulgular neler dersek. Ciltte enfeksiyonlar kanserler bunlar on yıla doğru ortaya çıkmaya başlıyor. Örneğin bir kanser gelişiyor yapılan testte HIV enfeksiyonu gelişiyor. Hangi yollarda bulaşıyor dersekte HIV enfeksiyonunun esas bulaş yolu cinsel ilişki, korunmasız olarak yapılan. Gebe bir kadında korunmuyorsa gebeliğe geçiş söz konusu. Bu şekilde emzirme yoluyla da bulaşabiliyor. Gebe kadınlar tedavi edilirse çocuğu koruyabiliyoruz o yüzden gebeliğin başında HIV testi yapılması gerekiyor. Kan yolu ile bulaş 1980’li yıllarda çok önemliydi. Kan nakilleri ile bulaş oluyordu ama 1985’te hastalık için Elisa testi kullanılmaya başlandı. 1987 yılından itibaren ülkemizdeki kan enfeksiyonları da araştırılıyor. Bu yolla bulaş çok nadir. Madde bağımlılığı kan yolu ile bulaşmasını sağlıyor. Ortak enjektör kullandıklarında bu bulaşabiliyor. “

HIV virüsünün tanı ve tadavisi nasıldır?

Mermut, “HIV virüsüne tanı koymak oldukça basit. 1985 yılında Elisa testi bulundu. Elisa aslında bir yöntemin adıdır. 1987’de de ülkemizde kan taramalarında uygulamaya geçti ve hastanelerimizde bu test yapılıyor. Aile hekimlerine başvurdukları zaman oralarda da yapılabiliyor. Gönüllü test ve danışmanlık merkezleri var bu merkezler ülkemizde bildiğim kadarı ile 6 ilde var. Çok başarılı şeyler yapıyorlar ama yetersiz. Bu merkezlerin faydası şu kendisinde HIV enfeksiyonu olduğunu düşünen kişi bu merkeze başvurup randevu alıyor, testi yapılıyor. Testi pozitif çıkarsa da bu hastalığı izleyen eğitim ve araştırma hastanelerine sevk ediliyor. Kendisini deşifre etmeden de test yaptırabiliyor böyle bir avantajı da var. İzmir’de bir merkez var Konak’ta. Konak Gönüllü Danışmanlığın HIV merkezi Telefonu da 484 22 91. Gençlerimiz bu merkezi arayarak randevu alabilirler. Tedavisine gelirsek hastalığın üç evresi var. İlki başlangıç viral enfeksiyon evresi. Ondan sonra sessiz bir evre oluyor. O evrenin sonuna doğru bağışıklık sistemi zayıflamaya başlıyor bir takım belirtiler, zayıflamalar, ishaller gibi semptomlar görülüyor. Hangi evrede olursa olsun uygulama standart tedavide. Erken evrede başvurulmasını öneriyoruz çünkü bağışıklık zayıflamış değil. HIV için kronik bir hastalık diyebiliyoruz. Günde bir iki tablet alarak bütün yaşantınızı sağlıklı şekilde sürdürebiliyorsunuz. Bunlar çok başarılı ve pahalı ilaçlar. Bir aylık tedavisi 7-8 bin liralık ilaçlar. Tedavi SGK kapsamına da giriyor. Bu tedavide aşı yok kullanılan ilaçlar yeterli ilaçlar. Neyle bulaşmaz dersek tokalaşma, el değmesi, sarılma, birlikte yemek yemek, ortak çalışma yapmak, aynı sofrada oturmak gibi durumlarda bulaş olmuyor” diye konuştu.

Editör: MELEKŞAH TUFANER