Ayşegül Koç/‎İzmir Özel Türk Koleji Fen Lisesi 10. Sınıf öğrencileri Nehir Sunaz Mafizer ve Ada Selin Nane, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Karbon Çiftlikleri modelinin en güzel yanı, bir kazan-kazan senaryosu yaratmasıdır diyen Nane; “Bu mekanizma yalnızca çevre dostu uygulamaların benimsenmesini teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda işletmelerin ek bir gelir akışı oluşturmasına olanak tanıyarak karlılık ve çevresel sorumluluğun bir arada olabileceğini gösteriyor” açıklamasında bulundu. 

“Dünya adına bir şey yapmamız gerekiyor”
Projenin çıkış hikayesini anlatan Mafizer; “Felsefe öğretmenimiz artık dünya adına bir şey yapmamız gerekiyor. Ne düşünürsünüz diye sordu. Bizde arkadaşlarımızla neler yapabileceğimizi tartıştık. Başlamaya karar verdik ve Umut Dilsiz hocamız bize yol gösterdi, bir süre çalıştık. Ardından Karbon Çiftliği Projesi’ni ortaya koyduk” dedi. Nane ise; “Umut Dilsiz hocamız şuan geleceğimiz için bize ne lazım diyerek bir piramit yapmamızı istedi. Küresel ısınma var, dünya kötü bir yere gidiyor. Bu konuyla ilgili önceliğimiz ne olabilir diye düşündük. Bizim de en çok ilgimizi çeken bu proje oldu hem ticari olması ve hem de geleceğe katkı sağlaması adına bu alanda çalışmaya karar verdik” diye konuştuk. 

“Karbon borsası yatırım yapanlara kazandıracak”

“Karbon borsası yatırım yapanlara kazandıracak”

Mafizer; “1750'den beri atmosfere karbon yolluyoruz. Mevcutta karbonu azaltmaya çalışırken verdiğimiz zararı da yok etmemiz gerekiyor. Aynı zamanda karbon azaltma hedeflerini destekleyen ve gönüllü karbon piyasalarında karbon kredilerinin değerlendirilmesiyle sağlanacak gelirler için, karbon azaltma hedefine yönelik teşvik edici modellere de ihtiyaç var” açıklamasında bulundu. Modelimizin önemli faydaları var diyen Nane; “Geliştirdiğimiz model sayesinde, karbon çiftliklerine yatırım yapan işletmecilerin, gönüllü karbon borsalarında karbon kredilerinin alım satımını yapma ve menkul değer yaratma olanağı olacak. Bu, hem gezegenin hem gelecekte yatırım yapanların birlikte kazanacağı bir model diyebiliriz” dedi.

“Bitcoin gibi düşünebilirsiniz” 

“Bitcoin gibi düşünebilirsiniz” 

Karbon çiftlikleri ile ilgili bilgilendirme yapan Nane; “Oluşturulan çiftliklere dikeceğimiz çalı tipi bazı bitkiler karbonu tutuyor. Biz de bu bitkilerden cihazlar sayesinde karbon ölçümünü yapıp bunu ticari olarak kullanılabilir hale dönüştürmeyi hedefliyoruz. İzmir Urla’da bir karbon çiftliği var. Burada da saha çalışmalarımızı gerçekleştirdik. Paris Anlaşması gereği yapmamız gerekenler var ve dünya bunun için harekete geçti. Hatta karbon borsası var. Dolayısıyla geç kalmadan bu pastadan biz de pay almalıyız. Bunu Bitcoin gibi düşünebilirsiniz. Henüz ilgi görmeye başlamadan yatırım yapanlar ciddi kazançlar elde etti. Karbon borsasını da böyle düşünün. Bu durum çevreye duyarlı işletmeler ve yatırımcılar için özellikle ilgi çekici hale geliyor. Toprakta tutulan karbonun ölçülen miktarı karbon kredisine dönüştürülebilir. Bu krediler daha sonra gönüllü karbon borsalarında alınıp satılabilir ve sürdürülebilirlik çabalarından pazarlanabilir bir varlık yaratılabilir. Bu mekanizma yalnızca çevre dostu uygulamaların benimsenmesini teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda işletmelerin ek bir gelir akışı oluşturmasına olanak tanıyarak karlılık ve çevresel sorumluluğun bir arada olabileceğini gösteriyor” açıklamasında bulundu. 

“Bu modelde kazan-kazan var”

“Bu modelde kazan-kazan var”

YEDAŞ ve EKOBİD, sürdürülebilir bir dünya için pedal çevirdi YEDAŞ ve EKOBİD, sürdürülebilir bir dünya için pedal çevirdi

Mafizer; “Bu modelin güzel yanı, bir kazan-kazan senaryosu yaratmasıdır. Bir yandan, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletiyorsunuz bir yandan da ticari işletmelere gelir sağlıyorsunuz. Genel olarak, karbon çiftçiliğinin potansiyeli, yalnızca karbon emisyonlarının azaltılması üzerindeki doğrudan etkisi açısından değil, aynı zamanda sürdürülebilir işletmeler için daha geniş ekonomik sonuçlar açısından da düşünülmeli. Bu modeli kullanarak yalnızca çevre yönetimine yatırım yapmakla kalmıyor, aynı zamanda sürdürülebilirliğe değer veren ve ödüllendiren bir pazarda kendilerini stratejik olarak konumlandırıyor” dedi.

Muhabir: Ayşegül Koç