Hafızalarımıza indirilen darbeler yüzünden ne dünü net görebiliyoruz ne de yarına umutla bakabiliyoruz. Dün 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramıydı ve tabii ki büyük oranda “ulusal egemenlik” vurgusundan uzak “çocukça” yaşadığımız gündü. Ama bugün 24 Nisan… 24 Nisan 1915’te Osmanlı hükümetinin aldığı “tehcir” kararıyla, Anadolu’daki Ermeniler Anadolu dışına sürüldü. 


Yıllardır bir türlü anlatamadığımız, derinliklerine dalamadığımız bir sorun Ermeni meselesi. Bazı romantik emperyalist uşaklarının anlattığı gibi, bir günden hükümetin keyfince aldığı ve soykırıma dönüştürdüğü bir insanlık suçu muydu? 

Çiğli Esentepe'de yangın| Hıdırellez ateşi büyüdü Çiğli Esentepe'de yangın| Hıdırellez ateşi büyüdü


Yoksa özellikle 1830’lardan itibaren Anadolu’yu ham yapmak için düğmeye basan zamanın İngiliz, Rus, Fransız, Alman emperyalistlerinin, bir yandan dost görünüp borç vererek sömürge yaptığı Osmanlı’nın içinde, asırlardır özgürce yaşayan ve zengin de olan ekalliyetlerini kışkırtma hamlesi miydi? 
1915 tehcirinde acaba Almanların payı yok muydu? Osmanlıyla müttefik olan Almanların, Anadolu’da Ermeniler yerine kendi halklarının kolonilerini oluşturma çabası değil miydi acaba tehcir? 


Ermeni terör örgüt ve derneklerinin 1890 – 1915 arası banka baskınlarından kitle katliamlarına, suikastlardan talan ve yağmalarına her kalkışmalarını görmezden gelenler, Türkiye’yi soykırımla itham edenler, acaba tebayı sadıka Ermenileri Osmanlıya isyana kışkırtanlar değil miydi? 
Ya son süreçlerde onlarca diplomatımızı şehit edenlerin hiç mi kabahati yoktu? 


1890’lardan bugüne, emperyalistlerin kurban ettiği on binlerce Müslüman Türkü, şehit ettiği onca diplomatımızı rahmetle anıyorum. Kendi tarihlerindeki kanlı katliamları unutup bize saldıran emperyalistleri de uşaklarını da lanetle haykırıyorum.
Ne mutlu Türküm diyene

Kaynak: Haber Merkezi