Son Mühür Tv’de, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi işbirliği ile hazırlanan Dirençli Kentler programının konuğu İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar ve İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Zafercan Atacan oldu. TMMOB’un birlik, yoksulluk ve düşük ücretler nedeniyle başlattığı,  'Boşuna mı okuduk? ' kampanyasıyla ilgili konuşan Ayatar; “Bizim çağrımız öncelikle meslektaşlarımıza… Boşuna mı okuduk? sorusunu çok fazla sormaya başladık. Yaşadığımız sorunları mücadeleye çevirmek amacıyla TMMOB birlikleri içerisinde bir basın açıklaması yaptık. Burada önemli olan meslektaşlarımızın buna vereceği destektir. Birçok sorunla karşı karşıyayız. Mesleki kalite bir sorun, mesleğimizi yerine getirememek bir sorun, en kritik olan ise mesleki itibar kısmı… Sorunları öncelikle mesleği yerine getirenlerle birlik olarak çözebiliriz. ” dedi.


“Geçmiş dönemdeki saygınlığı özlüyoruz”

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yürütülen kalkınma politikalarından bahseden Ayatar; “Karayolu ve demiryolu ağının kurulması, GAP gibi bir projenin hayata geçmesi gibi projelerle bir ülke yapılandırılırken, ülkemize kimlik kazandıran yapılarda mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları öncü rol oynuyor. Bu öncü rol onlara bir başka saygınlık getiriyor. Bizim şuan da yaşadığımız şey bu saygınlığın, bu itibarın azalması... Elbette ülkedeki ekonomik şartlar herkes gibi bizleri de etkiliyor ve bu bizim o mesleğe bakışımızı da etkiliyor. Siyasi yönlenme bizim mesleğimize doğrudan yansıyor. Biz geçmiş dönemdeki saygınlığı özlüyoruz ve istiyoruz, talep ediyoruz. Bu bireysel bir istek değil toplumsal hamlelerle de gerçekleşebilir. Bizim bu kampanyada çıkış amacımız meslektaşlarımızın bu şartlarda ve koşullarda çalışmayı hak etmediğini söylemek ve mesleği, itibarımızı yeniden kazanmak... ” ifadelerini kullandı.

“Sorunların kökeni 1980 yılında başladı”

Yaşanan sorunların kökeninin 1980 yılında başladığını söyleyen Atacan; “Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda devletimizin yapısı kamucu politikalardı. Büyük bir kalkınma dönemi oldu. Ama 1980’den sonra serbest piyasa ekonomisine teslim edilen sadece kamunun ihtiyaçlarının değil de serbest piyasa koşullarını göz önünde bulunduran politikalar başlayınca meslektaşlarımızın çalışma koşulları kötüleşti. ” dedi.

“Kontenjanlar boş kalıyor... ”

Mühendis, mimar ve şehir plancılarının güncel durumuna dair verileri de paylaşan Zafercan; “2023 yılında şehir planlama bölümlerinde açılan 94 bin 144 kontenjandan sadece 85 binine öğrenci yerleştirilebilmiş. Öğrencilerin bunu tercih etmediğini gösteriyor. Bu bizim için çok büyük bir problem. Kontenjanlar boş kalıyor. O kadar  düşük ücretlerle çalışılıyor ki mezun olduktan sonra... Bugün 10 mezundan 6’sı işsiz. 'Boşuna mı okuduk?' sorusunun altında şu var siz hayata geç atılıyorsunuz hem de mezun olduktan sonra çok büyük sorumluluklarla çok daha fazla çalışarak önemli bir iş yapıyorsunuz. Aslında bu problem enflasyonla birlikte gelen toplumun genel problemi... ” dedi.

“Her ile bir üniversite hayali aslında bir hayal…”

Her ile bir üniversite adıyla başlayan projeyi eleştiren Ayatar; “Gençlerin ilk düşündüğü ben mezun olduktan sonra iş bulabilecek miyim? Sadece özel sektörde değil kamuda da istihdam problemimiz var. Bu bir sorun, gençler bunu görüyor? 'Ne tür şartlarda çalışacağım, kendimi geçindirebilecek miyim?' diyor, gençlerin geleceğe dair kaygıları çok yüksek. Tercih edilmeyen bölümler var. Ya istihdam alanını yaratıp ona göre üniversiteler kontenjan açmalı ya da açmamalı. Her ile bir üniversite hayalinin aslında bir hayal olduğunu görüyoruz. Bunun yolu planlı politika yürütmekten geçer. İşler böyle gitmediği için bu da işsizliğin sebeplerinden biri oluyor. ” açıklamasında bulundu

“Eğitimden gelen emeğin karşılığını istiyoruz”

Meslektaşlarına seslenen Ayatar; “Bu sorunu çözmek için sorunu birlikte yaşayanların örgütlenmesi, meslek odalarının örgütlenmesi, mücadele eksikliği varsa buna dair taleplerin iletilerek  birlikte yol yürünmesi gerekiyor. Meslektaşlarımızın hali hazırda yaşadıkları duruma dair meslek odalarında bir araya gelmesini, çözüm önerilerini tartışmasını bununla birlikte talebin daha fazla yükseltmesini istiyoruz. Bunlar ülke yönetiminden bağımsız şeyler değil. Hem ekonomik hem de siyasal politikalar bizim mesleğimizi doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla bu taleplerin iletileceği tarafta, siyasi tarafta yer alıyor.  Bu sesi de ne kadar güçlü ifade edebilirsek karşılık bulmak mümkün olacak. Eğitimden gelen emeğin karşılığını istiyoruz. Bu çağrının esas karşılığı da bizim meslektaşlarımız… Bu sorun sadece bizim sorunumuz değil, bunun sonucunu depremlerde hep birlikte çok acı bir şekilde yaşıyoruz. Bizim referansımız bilim, biz bunu yok sayarsak bunu toplum olarak ağır öderiz” ifadelerini kullandı.
 
Mücadele kamusal olmalı!

Sektörün taleplerini anlatan Atacan; “SGK ile yapılan protokolle asgari çalışma ücretlerini belirliyorduk, bu çok önemli bir protokoldü ve SGK tarafından feshedildi. Bu bizim en önemli taleplerimizden bir tanesi. Eğer böyle bir protokol yapılırsa, bize de bunu denetleme yetkisi verilirse çözüme yönelik bir adım atılmış olunacaktır. Üniversitedeki kontenjanların planlı bir şekilde açılması bir başka önemli talep. Aslında sorun kamunun sorunu. Onların çalışma şartlarının iyileştirilmesi demek, herkesin yaşam koşullarının iyileştirilmesi demek. Mücadele kamusal olmalı. Bu alanda güç birliği yapılmalı... ” ifadelerini kullandı. 

Demografik yapımızın yüzde 11’i kadın... 

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası tarafından 2021 yılında iş istihdam raporunun detaylarında da bahseden Ayatar; “Demografik yapımızın yüzde 11’i kadın, bu toplumsal bir algıdan kaynaklı, yani kadını bizim toplumda koyduğumuz yer olarak okuyabiliriz. Kadın Emir veremez, şantiyede olamaz, tercih edilirse de büroda ofiste olması gerekiyor düşüncesi var. Bu toplumsal bir yaramız aslında. İnşaat mühendisleri böyle bir algının içinde, biz bunu kırmaya çalışıyoruz. Araştırmaya yaş gruplarına göre baktığımızda gençleştiğimizi görüyoruz. Her 10 inşaat mühendisinden 3’ü işsiz. Bunların yüzde 91’i iş arıyor ama bulamıyor. Yüzde 9’u iş aramıyor. Hem kadın hem de genç meslektaşlarımızın ikisinden biri işsiz. Ücretlere baktığımızda yüzde 30’u asgari ücretin altında çalışıyor. Meslektaşlarımız borçlanıyor. Kendini geçindirmek için yüzde 60’ı ihtiyaç kredisi kullanıyor. 10 mühendisten sadece 2’si kamuda çalışıyor. Kamunun buna el atması ülkemizin geleceği açısından önemli” değerlendirmesinde bulundu. 

“Bir yere gitmiyoruz, gitmekte istemiyoruz”

Biz ülkemizi seviyoruz buraya katkı sağlamak istiyoruz diyen Ayatar; “Bir yere gitmiyoruz, gitmekte istemiyoruz. Bakış açısının değişmesi, bilime verilen önemin artması gerekiyor. Her mesleğin sahip olduğu gibi bizim mesleğimizin de bu saygınlığı hak ettiğini düşünüyoruz. Mesleğimizin önemini biliyoruz. Bunu hakkı ile yerine getirmek istiyoruz. Getirilmesi için odalar olarak mücadele veriyoruz. Bunun yollarının açılması gerekiyor. Yaşadığımız felaketlerin sonuçlarıyla hatırlamayalım bu mesleğin önemini. Sorun ortada, bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Bu sorunu yaşayan öznenin bunun için mücadele vermesi gerektiğine inanıyorum. Buradan da meslektaşlarımıza çağrımız olsun. Sorunun sahipleri olarak, sorunun giderilmesi adına meslek odalarımızla örgütlenmemiz gerekiyor” dedi.

Editör: Bünyamin Dobrucalı