Son Mühür Haber Merkezi/ Melekşah Tufaner Hasan Tahsin’le "Haber Aktüel" programında gündemi değerlendiren gazeteci Hasan Tahsin Kocabaş, “Yıllar sonra gerçek anlamda kendimi özgür hissederek, biraz ortalığı dağıtmak için, biraz da keyiflenelim diye sabahın bu saatlerinde buradayım çünkü konu çok... Mesela nasıl devirdi ama A Milli Voleybol Kadın Takımımız hem ABD’yi hem Çin’i. Kızlarımıza helal olsun... Şu kasvetli, şu menfaatçi zamanda voleybolcu kızlarımız yüzümüzü güldürdüler. Daha düne kadar kızları izole edelim, onlara ayrı okul yapalım, onları burkalara sokalım, peçe taksınlar, baş örtüsü takmayan cehenneme gider diye böğürenler umarım birazcık utanma ve ar duygularını ortaya çıkarmışlardır. Ben şahsen tüm kızlarımızı kutluyorum, yolları ve bahtları açık olsun” dedi.
“Zamlara şaşıranlara şaşırıyorum”
Kocabaş, “Efendim bugün 17 Temmuz günlerden pazartesi, biraz da sizlerden gelen mesajlara göre bir plan yapacağız Sevgili Tunç Erciyas ve Sevgili İbrahim Yoğurtçu ile. Tabii bir de ilk göz ağrılarımdan var Sevgili Cengiz. O kaç yıl boyunca benim kahrımı çekenlerdendi. Aslında ben konuk değilsem oturarak yayın yapmaya alışık değilim. Ama bugünü böyle geçireceğiz bir 30 dakika kadar. Mesela havalar çok sıcak, buradan bazı bilgiler de hazırladım size. Geçtiğimiz günlerde sivrisineklerle ilgili Büyük Şehir ’de bir toplantı da oldu. Yeni duyduğum bir sivrisinek türü öğrendim. Bir de zamlar var, neden şimdi tepki gösterelim ki zamlara... Ben kime tepki gösteriyorum biliyor musunuz? Zam yapanlara değil, onların zam yapacağını zaten biliyorduk. Ben zamlara şaşıranlara şaşırıyorum. Olur kardeşim, benzinin litresi 100 TL’ de olur. Olur...” ifadelerini kullandı.
"19-23 Temmuz’da dikkat edin"
“Burada başka şeyler konuşmak lazım. İstanbullu gazetecilerin o son model arabaları ile kaz eti yemeye gitmek için bana böyle ikinci vergi veremezsiniz diye bağırmalarına lütfen artık kulak tıkayın. Bir İzmirli gazeteci olarak rica ediyorum Bizans Medyasından uzak durun... Çünkü onlar sadece kendilerini, patronlarının çıkarını düşünüyorlar. Türkiye’nin gündeminde bizler yokuz ne milletvekillerinin umurundayız ne siyasetin. Biz birbirimize muhtacız. Dün kırık yumurta olayını öğrendim yüreğim cız etti. Uzun zamandır kırık pirinci duyuyordum zaten, o Bizans TV’lerinin iki tane gece kondu çekip de Türkiye’de fakirlik aldı başını gidiyor haberlerine inanmayın. Gerçek fakir fukaralar sorunlarını söylemiyor, onların bulunmasını istiyor. Gün boyu sizlerden gelen mesajlara göre programa haftada birkaç gün devam edeceğim. Havalar da ısındı, dün oturduğum yerde aklıma geldi. Havalar bu kadar sıcak, üstelik uzmanlar 19-23 Temmuz arasında rekor ötesi sıcaklar bekliyor. Onun için plan, programınıza dikkat edin. Yalnız şunu da söyleyeyim. Şehirler çok sıcak, sayfiye yerlerine gidelim planı yapmayın. Hem kazıklanırsınız hem de gittiğiniz yerler olduğunuz yerden serin değil. Bunu ben test ettim. İki gün boyunca odadan çıkamadım.19-23 Temmuz arası özellikle saat öğlen sıcağında çalışanlara Allah yardım etsin.”
“İklim Değişikliği Bakanlığı sıcaklığı üstüne alınmıyor”
Kocabaş, “Davutlar ’da da asfalt erimiş. Normal, bütün insanlar ettiğini buluyor. Yanlış insanlar çektik, yanlış insanlara güvendik. Bütün insanlık adına söylüyorum her yerde Amerika’da da böyle. Dün aklıma geldi iklimlerde böyle sert değişimler var, Türkiye’de Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı diye bir bakanlık var. Şu bakanlığın web sitesine bir gireyim dedim girdim. İnanmıyorsanız girin Türkiye kavruluyor Özhaseki’nin umurunda değil. Ama müteahhitlere yarayacak bütün haberler var. 50 dereceyi gördü Meksika’da siesta saatleri var, ona bir ihtiyaç var artık. İklim Değişikliği Bakanlığı sıcaklığı üstüne alınmıyor. Allah böyle istedi diyorlar. Allah sizin gibiler yüzünden kaç on yıldır aklınızı, beyninizi kullanın diye belki de güneşi kızdırıyor. Ağaç yok, dere yatakları allak bullak. Çamlı’da baraj yapılacaktı, gittiler altın madeni için verdiler. O altın madeni de doğaya ne zarar veriyor acaba? Efem çukurunda neler oluyor mesela? Bu sıcaklarda bakanların, belediye başkanlarının, reisi cumhurun bu saatleri düzenlemelerinde fayda var. Kronik rahatsızlıkları olanlar var, hamile olanlar var. Otobüs, İzban bunları da. Taksiciler Odası Başkanı, taksileri kontrol ediyor mu? İzmir’de belli saatlerde taksi yok. Seyyar taksileri görebiliyorsunuz, duraklardaki taksiler öğlen kayboluyor. Onlara sorduğunuzda müşteriler çok yoğun taksi istiyor diyorlar. Ama işin aslının öyle olmadığını hepimiz biliyoruz.”
“Sürekli konuşuyorlar ama icraat yok”
“Efendim ben size zamlarla ilgili düşüncelerimi de söyleyeceğim ama ben istiyorum ki size önce bir şey göstereyim. Dün Twitter’da gördüm aslında, veriler 2019’a ait. Zamlar olacak, mecbur... Ne yapacaklar yani? Şehir hastanesi yapanlardan mı vergi alacaklar? Senden, benden alacaklar. Emekliye sadaka verir gibi zam yapıldı, emekli milletvekillerine hem zam hem seyyanen zam yapıldı. Onlar iki tweet atarak muhalefet görevi yapmış kabul ediliyorlar. Sayın milletvekilleri siz zamların gerçek nedenini merak ediyor musunuz? Hangi emekli milletvekilini bu sıcağın altında Kemeraltı’nda görürsünüz? Verandasında buzlu limonatasını içiyordur. Bizim tek derdimiz 1950’nin 14 Mayıs'ından beri göründüğü gibi olmayanlar tarafından idare edilişimizdir. Bu zamlara şaşırmayın, ben zamlara şaşıranlara şaşırıyorum. Garip olan bir şey var benzine zam yapılmadı, vergisine zam yapıldı. Peki yatı olanlar, pırlantaları olanlardan nasıl vergi alınıyor? Çok basit bir tanım “Yüce Türk Milleti birer insan, yurttaş olarak dünyaya gelir, gelişir, erkekse genç olup askere gider, işe girer, şansı varsa evlenir, iki de çocuğu olur, sonra yaşlanır ölür. Bir de arada oy verir ama verdiği oyun karşılığını hiç almaz, alamaz. Çünkü hep kendisi inanır egemenlik kayıtsız, şartsız benimdir der. Ama milletvekili görünce önünü iliklemez zorunda hisseder. Hiçbir milletvekili vatandaşın önünde düğmesini iliklemez. Yukarıdan bakınca görmüyorsun yaşananları. Bu çizelge o kadar önemli ki... Diyor ki araştırmada Türkiye’de en zengin ve en yoksulların toplam gelirinden aldığı pay. Yani şöyle düşünün siz kendinizi nerede görüyorsunuz bilmiyorum. Fakir, orta, orta üst-alt falan. Türkiye’de belli bir gelir var, her şey bunun içinde. 4 yıl önce bu çizelge yapılmış ama burada oranlarda küçük değişimler olsa da gerçek aynı. Türkiye’de toplam gelirin yüzde 46,3’ünün Türkiye’de sadece yüzde 20 bölüşüyor. Bir de yüzde 80 var. Burada işçisi de var, çiftçisi de var. Ama yüzde 20’lik grup başta emekli milletvekilleri ve mevcut vekilleri. Alayında bir elinde cımbız bir elinde ayna umurunda mı dünya...Sürekli konuşuyorlar ama icraat yok. “
“Eskiden halkı koruyan kurumlar vardı”
Kocabaş, “Bugünkü çıkan gazetelere de bakacağım. Sığınmacılar mesela gerçekten sığınmacılarsa, sığınmacının anlamı nedir? Ülkeye huzur gelinceye kadar başka bir ülkeye sığınmaktır. Neden toplumsal yapının bu kadar bozulmasına müdahale edildi? Belki 50 yıl sonra tarihçiler, sosyologlar, siyaset bilimciler bu konuyu araştırır. Türkiye gerçekten sığınmacılar konusunda büyük bir sorun yaşıyor. Bazı okullarda boşaltıldı o mülteci okullarında hangi kriter ve şartlarda, kimler okuyacak? Manavkuyu'da mülteci yok ama mülteci okulu var. Ama MEB’e bakarsınız kızlar için ayrı okullar açılmalı. Türkiye’de ilkokulun zorunlu olduğunu ve bir zamanlar okula gitmeyen çocuklar için evlerin kapısına polisin dayandığını bilmiyor sanırım. Bugünlerde dikkatinizi çekti mi? İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e büyük eleştiriler var. İktidar kanadından, her şey satılıyor, belediye büyük bir borç batağında diye. Bugün Hamza Dağ ve Bilal Saygılı basın toplantısı da yapacakmış, merak ediyorum konuşmalarını, notta alacağım. Aynaya bakmadıkları konusunda ciddi fikir içindeyim. Bugün aranızda markete gidecekler de vardır bakın bakalım şeker, un, tuz, ayakkabı, giysi, köprülerden tutun... Millet yanarım yanarım da neye yanarım. Zamlar hep olurdu bu Türkiye’de, kemer sıkma yöntemleri vs. Eskiden halkı koruyan kurumlar vardı, Et ve Balık Kurumu, Sümerbank gibi. O dediğimiz yüzde 80’lik kısmın etin, sütün kaliteli ama ucuz alabileceği yöntemleri vardı. Hepsini sattılar. Bir de kılıf uydurdular. Sümerbank’ından tutun, tekeline... İnsanın vicdanı sızlar. İzmir limanının satışını konuşuyoruz, limanlar satılır mı hiç? Bir devletin bağımsızlığı elindeki gücü ile alakalıdır. Senin kardeş dediğin BAE, Katar kardeş değil, kardeş kan bağı ile olur. Tunç Soyer’e sen her şeyi satıyorsun diyerek, İzmir Limanı’nı satmaya çalışıyorlar. Sırada ne var? Kilo kilo insan mı satacaksınız, nereye gidiyoruz. Biz millet olarak yüzde 80 yalnızız. Oy vermeye gittik, orada bile neler döndü onu kafanızdan geçirin bence” diye konuştu.