Son Mühür Haber Merkezi/ Güleser Yaren Karaaslan "Gün Başlıyor" programına konuk olan gazeteci Hasan Tahsin KocabaşAyşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Gündemi değerlendirerek konuşmasına başlayan Kocabaş, ”Bu tatile bayram demeyelim Diyanet işleri bile kendini kandırıyor. Bayram tatili 9 gün olur mu? Allah 4 gün vermiş. Ben bunu yıllardır söylerim.  Hayırlı uğurlu olsun, İzmir’de küçücük ekmek bugünden itibaren 7 lira oldu. Akşamda benzine 2 lira 10 kuruş civarında zam geliyor. Üretmeyen üretim gücü olmayan ülkenin insanları tercihlerine göre kredi kartlarını, esnek hesaplarını ve ek hesaplarını boşalttılar. Ben tatil yapamadım. 25 yıldır Mordoğan’ı yakından bilirim ama orda da halkımız sağ olsun epey şey öğrendim. Gerçekten Karaburun’da halkın seçtiği Belediye Başkan’ı var mı yok mu merak ediyorum. Korkarak güldüğüm bir şey var, şöyle bir yürüyeyim dedim güzel asfaltlı yolda fakat o asfalt oraya dökülürken oranın bir sayfiye ilçesi olduğu unutulupta insanların yürüş yapma haklarının da olduğunu hiç düşünülmemiş mi? Mordoğan’da kaldırım yok” ifadelerini kullandı.

“Acilen bir referandum yapılmasını talep ediyorum”

Kocabaş, “Bu bayram belediye zabıtası polis görmedim, bir jandarma gördüm. Emniyetin otoyol polisi denilen bir uygulaması var ve otoyolda belli zamanlar devriye atarlar. Bilmiyorum bütün otoyollar öyle miydi ama trafik polisi yoktu. Bayram da güvenliğin olmadığını Konak meydanın da gördük. Ben gerçekten 55 yaşına girmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, bir buçuk üniversite bitirmiş, 35 yılda aktif gazetecilik yapmış, kimliği belli ve arabası olmadığı için toplu taşıma araçları kullanan çünkü ehliyetim yok ve arabalardan hoşlanmayan biri olarak kimse muhattabım sayın Cumhurbaşkanıysa ya da sayın İç İşleri Bakanı ise acilen bir referandum yapılmasını talep ediyorum. Ben ülkemde bu tip sığınmacılar istemiyorum. Dün bir araştırma yaptım. 2011 yılında başladı Suriye’de iç savaş ve bize ilk Suriyeli akını 29 Nisan 2011’de 250 kişilik bir kafilenin gelmesi ile başladı.”

“Kentlerin doğal yapıları bozulmaya başladı”

“Fransa’da ki olaylar için kafalar karıştı ama ben Fransa’da ki olayları Fransız hükümetine karşı asırlardır ettiğinizi buluyorsunuz diyorum çünkü bir zamanlar Fransa dünyanın 2. büyük sömürge imparatorluğuydu. Bugün Ortadoğu’da, Asya’da ve Afrika’da fukaralık, katliamlar ve göçler varsa bunun tek sorumlusu Avrupa, Amerika, Rusya, İsrail ve Çin hegemonyasıdır ancak başlangıç Batı emperyalizmidir. Bizim başımıza da aynısını getirmeye çalışıyorlar. Ben ülkemdeki siyasetçilerin bu emperyalizmin işbirlikçisi olduklarını düşünmek istemiyorum. Ben bayramda Konak’ta, Bayraklı’da ve sahillerde gördüklerimden İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger’in gerçekten milliyetçi olduğunu iddia eden kalbinin utanıp utanmadığını merak ediyorum ve vatandaş olarak soruyorum. Bayram boyunca İzmir Emniyet Müdürü karakol karakol bayram kutlaması yapacağına valiliğin balkonuna çıkıp o rezilliğe çözüm bulsaydı. İzmir asırlardan beri göçler aldı ama bunun adı göç değil bunun adı mületiclik değil. Bu artık  Anadolu’nun her yerinde yerli yaşamları tehdidi unsuru haline geldi. Geçtiğimiz gün Ömer Çelik saçma sapan bir açıklama yaptı. Sanki sadece kendileri insan. İzmir’de ki hiç AK Partili il başkanı benim gibi sıradan bir insan kadar Suriyeli çocuklar kadar ilgilenmedi. Benim 4 sene baktığım Suriyeli bir çocuk vardı. Bana İzmir’de ki Suriye gerçeğini anlatacak bir tane mevkii makam sahibi tanımıyorum. Bu sığınmacı ne demek? Can korkuları vardı. Yaşlısı, genci ve çocuğu bize kaçtı ama bizde asırlardır yaptığımızı yaptık. Onlara kucak açtık. Fransız biri açıklama yaptı Türkiyeye daha çok para verelim, sığınmacılar buraya gelmesin. Bu nedir? Tarihin tekerrür etmesidir. Sığınmacıları Türkiye hükümeti neden şehirlere yayılmalarına ve yerel hayatı felç etmelerine izin verdi? Bunu Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a soruyorum. Kentlerin doğal yapıları bozulmaya başladı”

Çankırı'da fırtınada yıkılan minarenin ardından diğer minare yıkıldı! Çankırı'da fırtınada yıkılan minarenin ardından diğer minare yıkıldı!

“ İzmir’de dayatmalı bir değişim var”

“Konak’ta denize girmenin yasak olduğu bölgeler vardır. Bu yasaklık deniz kalitesi ile ilgili değil derinlik ile ilgilidir. Can tehlikesi için yasaktır. Bu insanların denizlere girmesine İzmir Emniyet Müdürü neden göz kapattı. İzmir Valisi neden görmezden geldi? İzmir milletvekillerinin hepsi mi Çeşmedeydi? Belediye ekiplerinni bu konuda bir yaptırımı yok söz konusu Suriye olunca hükümet özellikle belediyelerin karışmasına izin vermediğini çok iyi biliyorum. Düşüne biliyor musun? Vatandaş penceresini  açıyor gürültü yaptıkları için uyarıda bulunuyor. Eli sopalı insanlar yerli halkın evlerine girmeye çalışıyor onsan sonra emniyet müdahele ediyor.  Ben referandum istiyorum, vatandaşa sorsunlar. Mahallede Suriyelilerle birlikte yaşamak istiyorlar mı? İstemiyorlar mı? Ne sanayide oturanlar ne köşklerde oturanlar ne de Çeşme’de tatil yapanlar onları bilmiyor.  Bu olaydan polis içinde rahatsız olanlarda var. Rahatsızlık artık yayıldı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu konuya öncülük vermesini istiyorum. Ömer Çelik bir açıklama yaptı, böyle bir açıklama olmaz. Çelik diyorki, ‘Son günlerde bazı siyasetçi, gazeteci ve yorumcular Fransa da yaşanan son hadiseler üzerinde sığınmacıların benzer çatışmalara yol açabileceği iddiasını dile getiriyorlar. Türkiye’nin insani değerlerine dayanan göç politikasıyla Fransa’nın sömürgeci politikası ve ırkçı şiddete duyulan tepkiyi mukayese etmek şuursuz kötü niyetli bir yaklaşımdır.’ dedi. O kadar bir haber ki Ömer Çelik beyefendi çatışmaların yer yer çıktığını bilmiyor. Kimse demiyor Suriyelileri şöyle yapalım böyle yapalım. Bunlar bir kampta yaşasınlar. Ülkelerinde durum düzeldiğinde ki düzeliyor. Nasıl bir şey ya? Suriye’ye asayiş geliyor hala bize gelmeye devam ediyorlar. Bu yetmiyor Afganlar geliyor. Afganların Basmane’de çete oluşturduğunu kimse bilmiyor mu? Bunları bir tek ben mi biliyorum? İzmir medyası basını nerede? Dördü beşi bir arada güya Büyükşehir Belediye Başkanına sorular sormak mı İzmir gazeteciliği? Hiç mi sokaklara çıkmaz bu arkadaşlar. İzmir’de göz göre göre dayatlamalı bir değişim var” dedi.

“Türkiye’de ölen ölüyor”

“Türkiye’de ölen ölüyor. Örneğin, dün ben 1993’te ki olayı anayım dedim. Bir vatandaş paylaşımaın altına yazmış ‘1993’te başka neler oldu’ diye 1992, 1993 ve 1994 yılları Türkiye’de Eşref Bitlis’ten tut Uğur Mumcu’ya kadar... O 90’lı yıllar bela yıllardı. Biz 100 yıl öncenin sırrını nasıl şimdi çıkarıyoruz. Bunlarda zamanla ortaya çıkıcak.”

“CHP tarihinden koptu”

Kocabaş, “14 Mayıs’tan itibaren Cumhuriyet Halk Partisinin ruhu geleceğe uymadığı için bunun sinyallerini o zamanlar konuşamıyorduk. Herkes altılı masa taraftarıydı. Altılı masa’da doğru düzgün Atatürk’ün adı geçmedi. Ekrem İmamoğlu Kemal Kılıçdaroğlu’na toz kondurmuyordu. Ne oldu? Bu adam seçim kaybetmiş olabilir ama istifa etmesi gerekiyor muydu? Hayır gerekmiyordu. Türkiye’de böyle bir gelenek yok. Cumhuriyet Halk Partisi tarihinden koptu. 2023 Cumhuriyet Halk Partisi’nin 100. yılı ne Ekrem İmamoğlu’nun değişimde bir vurgu var ne Tanju Özcan’da ne Kemal Kılıçdaroğlu’nda ne de Faik Öztrak’ta bir vurgu var. Artık hiçbir partiye benim üyeliğim yok. Hayatımda iki defa üye oldum. Ne partilere ne de siyasetçilere inanmıyorum çünkü bu bayram  faaliyetlerini gördüm.

“İlçe Belediyeler İzmir’i pisletti”

"İzmir pislendi ve üstelik Büyükşehir pisletmedi, ilçe belediyeleri pisletti. Bayraklı’da yıkılan binalara bakın onlar ne bitkisi Bilinmiyor. Sivrisinek ya da karasinekler görünüyor. Şimdi bir karınca çıktı farklı bir karınca bu daha önce gördüğüm karıncalardan değil. Ne Serdar Sandal'ı inandırabildim ne Valiyi inandırabildim, kimseyi inandıramadım. Biz burda belediye başkanlarını eleştiriyoruz ve büyük haksızlık yapıyoruz. Ben kendimde haksızlık yapmış gibi hissettim. Benim bu hafta ‘90 Saniye’ programında da birinci dereceden  yükleneceğim insanlar belediye meclis üyeleridir. Sayın İzmir Belediyeleri'nin Meclis Üyeleri sizde utanma duygusu var mı? Aranızda gerçekten utanmayı bilen var mı? Çünkü Belediye Başkanlarının açıklamalarında ki yanlışlıkların tamamı kendileridir. Belediye meclis üyeleri mahalle esasına göre seçilir. Bu arkadaşlar mahallelerini gerçekten takip ediyor olsaydı, bugün İzmir’de koku sorunu ve  sinek sonucu olmayacaktı. Belki hastane ve asayiş sorunu da olmucaktı. Ben bunu sadece Cumhuriyet Halk Partisi olarak demiyorum. Bütün partilerin belediye meclis üyeleri için konuşuyorum” diye konuştu.

Editör: Yaren Karaaslan