Son Mühür Haber Merkezi/ Melekşah Tufaner Gün Başlıyor programına konuk olan gazeteci Hasan Tahsin Kocabaş, Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. 

İzmir özelinde gündemi değerlendiren Kocabaş, “Hava çok sıcak gelirken az daha eriyecektim. Buradan bir çağrı yapayım İzmir Valisi, Belediye Başkanları, şirket başkanları kim varsa insan çalıştıran, kronik hastalara izin versinler. Esnek çalışma gelmeli. Ben gelirken telefona baktım 43 derece sıcaklık gösterdi. Dün gece inanılmaz bir sıcaklıkta vardı. Bu normal değil bu konuda sayın milletvekilleri umarım işe yararlar. Büyük elektrik kesintilerinin arifesinde, trafolar yetersiz hem de öyle böyle değil. Dün Alsancak’ta trafiğin geçtiği sokakta yangın oldu. Elektrik dağıtım ve yatırım şirketlerinin ne yazık ki yatırım yapmadıklarını gördük” dedi. 

“Umarım elektrik kesintileri kapıda değildir” 

Kocabaş, “Geceleri hep uğultular var sabaha kadar klimalar çalışıyor. Sabaha kadar insanlar elektriği kullanıyorlar ve umarım yanılırım ve umarım büyük elektrik kesintileri kapıda değildir. Bütün hayat felç olur, şu anda bile felç olmak durumunda. Bir de buradan ESHOT Genel Müdürü’ne, Metro, İZBAN Genel Müdür’lerine, Taksiciler Odası’na bir uyarıda bulunmak istiyorum. Klimaların çalışmasını şoförlerin keyfine bırakmayın, araçlarda karşılıklı iki cam açık olsun. Temiz hava sirkülasyonu açısından. Bu sıcaklar bizi çok sıkıntıya sokacak gibi duruyor” ifadelerini kullandı. 

“Adında ‘İklim’ olan bakanlık ne iş yapıyor?” 

“Çevre, Şehircilik, İklim Değişikliği Bakanlığı var buradan AK Parti İl Başkanı beyefendiye soruyorum o bakanlık ne işe yarıyor? Bu sıcaklık normal değil. Bunlar küresel iklim krizinin bize yansımaları. İnsanlık ettiğini buluyor ve bulacak. Ama adında iklim olan bakanlığın ki ben İzmir’de şehircilik müdürlüğünde iklim ne demektir diye sorup da cevap alacak insan olduğuna inanmıyorum. Bu arkadaşlar ne iş yapıyorlar? Bu İklim Değişikliği Bakanlığı gerçekten ne yapıyor, eline kâğıt kalemi alıp iklimleri mi değişiyor? Bu sıcaklıkla börülcenin kilosu 100 lira, barbunyanın kilosu 90 lira falan olacak. Geçen hafta eşim Çamkıran Pazarı’ndan kilosunu 50 liradan aldığı börülce, geçen pazar manav reyonunda 100 liraydı. AK Partililer billboardlarda belediyeyi eleştiriyorlarmış. Gidin bir aynaya bakın, mahvettiniz ülkeyi hala kibir. Kurtarsın sizi peşinden gittiğiniz tarikat şeysi. Ülkede üretim yok. Kemalpaşa’da kiraz başladı bitti. Karpuzlarda kabak aşısı diye bir şey yapıyorlarmış, çekirdeksiz karpuz diye bir şey var ortada kimyasal mı nedir belli değil. Bu politikalarını değiştirmesin iktidar ve muhalefet, devam etsinler. Vatandaş bir gün bir buharlaşacak, kalacaklar dünyada o zaman yesinler birbirlerini. Yaşadığımız her şeyin sorumlusu siyaset sistemidir, ayırmıyorum. Siyasetçileri ayırmıyorum yaşadığımız her şeyin sorumlusu onlar. AK Partililer hiç pazara çıkmıyor mu? Neden bu kadar zam yapılıyor?” 

“Millî Eğitim Bakanlığı’nda AK Parti mi HÜDAPAR mı var?” 

Kocabaş, “15 Temmuz’un İzmir’de bilinmeyen şeylerini konuşalım, kısaca anlatacağım. Ama ondan önce Millî Eğitim Bakanlığı’nın dediği ne o öyle. Bu akla, mantığa sığıyor mu? Bazı aileler varmış da kızlarını erkeklerin olduğu okullara yollamak istemiyorlarmış. Nerede yaşıyoruz biz? Bizim zamanımızda okula çocuklarını yollamayan ailelerin evine polis gelirdi. İlköğretim de mecburiydi, anne ve babanın özgürlüğünde değildi o. Şu anda Millî Eğitim Bakanlığı’nda AK Parti mi var HÜDAPAR mı var? Kim var nereye gidiyoruz? Cumhuriyetin 100. Yılında konuştuğumuz şeye bakın! Bir de İzmir’de belediyenin iş yapmadığını söylüyorlar. Siz çok iş yapıyorsunuz, hastanelerde yok. Eylül ayında öyle konular getireceğim ki... İzmir’de eğitimde öyle bir tehlike çanları çalıyor ki... Yetersiz okullar, o çocuklar nereye gidecek?” dedi. 

“15 Temmuz’da İzmir’de ne oldu?” 

“15 Temmuz’u konuşalım durduk yerde olmadı çünkü o. Gaflet ve delaletin hıyanete dönüştüğü yıldır 2016. Ben Aziz Bey’in danışmanıydım o akşam, cuma günüydü. Evde oturuyorum bir milli ayrandan içeyim dedim. Bir an da karşımdaki TV’de Boğaz Köprüsü’nü gördüm, askerler kapatmış. Ben orada darbe girişimi olduğunu anladım. Boğaz köprüsünü gece vakti tam teçhizat asker mi kapatır ne terörü? Bu özel harekât neye duruyor, bu saatte darbe mi olur dedim. İzmir’de 15 Temmuz’da ne oldu ki diyorlar. 15 Temmuz’da yolu fuara düşen hiç oldu mu? Bugün belediyenin kullandığı hollerde neler olduğunu bilen var mı? Ayvalık’tan Midilli’ye kimler kaçtı bilen var mı? Valinin, emniyet müdürünün korkup öylece basamaklarda hüzünlendiğini bilen var mı? Neden İzmir’i hariç tutuyoruz ölü olmadığı için mi? Ama o değil. Ben bugün 90 Saniye’de” de söyledim. Hiç bana kandırıldık demesinler. 2014’te FETÖ’nün öyle bir tokadını yedim ki, 20 yıllık mesleki haklarım gitti benim. Bunu organize eden de o zaman milletvekili olan AK Partili bir kadındı. Gazete okuyanlar içeride, o örgütü parası ile tutanlar dışarıda. Hesaplaşma bu mu? Keşke zamanında o örgüt öldürtmeseydi de sahip çıkılsaydı. 15 Temmuz 2016 defteri kapanmayacak. 2016’da başlayan ERGENEKON sürecinde ben baştan itibaren paşaların yanında olduğum için bugün görevde olan olmayan, makamda olan olmayan pek çok AK Partilinin bana taktığı bir isim vardı. Ben bunun kimler tarafından söylendiğini unutmadım. Hüngür hüngür ağlayanlar falan hepsi unutuldu. Ordunun içindeki gerçekten Atatürkçü subaylar sayesinde, askerler sayesinde bu olay tersine evrildi. Evrildiği itibaren de bu yeni bir siyasi yapının temel taşı kabul edildi. Biz şu anda çoğulcu, parlamenter, meşruti yapıdayız.”   

Ayı saldırıları artıyor| Artvin'de ayıya yazılan not şoke etti! Ayı saldırıları artıyor| Artvin'de ayıya yazılan not şoke etti!

“Aziz Bey’i yuhalayanlar kimlerdi?” 

Kocabaş, “Bunu İzmir’de hiç kimse bilmiyor. O olayın başlangıcında olay öyle kaygı vericiydi ki, öyle bir söylentiler çıktı ki... Ege ordudan birlikler kalkmış yok Bornova 57. Tugay’dan tanklar çıkmış, Buca’dan komandolar geliyormuş diye. Emniyet Müdürü kimdi hatırlanıyorum, büyükşehir belediyesine geldiler o gece. Gece bu iş tersine döndü ve cumhurbaşkanı herkesi meydanlara çağırdı ya orada vali ile emniyet müdürüne Aziz Bey eşlik edip, valiliğe götürdü. O sırada meydan doldu. Aziz Bey Büyükşehir’e gelirken yuhalandı. Ben bu olayı öğrendiğimde benliğimde en büyük kaygıyı hissettim. Çünkü bu normal değildi. Yuhalayanlar ve yuhalatanlar kimler ve o akşam meydan da bildiğimiz FETÖ’cüler de vardı. Bir emniyet müdürü hayatıma kastettiğinde çalıştığım televizyonun patronu, emniyet müdüründen özür dilemem için bana baskı uyguladı. Burada konuşulacak çok konu var. Ben sadece cumhuriyetin 100. Yılında göreceğiz herkes demokrat olacak. Demokrasi bir yaşam biçimidir gömlek değildir. Demokrasi de insanların hak ve özgürlükleri diğerinin başladığı yerde biter. Gerçekten hesaplaşılmış olsaydı bugün Türkiye’de ilk önlem şu tarikatlar alınırdı. Bu tarikatların başımıza ne iş açacağını ömrümüz yeter de görür müyüz bilmem. Bizim bu yayından sonra Atatürk döneminde Türkiye-Afganistan ilişkilerini bir incelesinler. Afganistan kralı ve eşi Türkiye’ye geldiğinde Atatürk ona ne öğütler vermiş, İktidardan gidince Atatürk’ün adını nasıl anmış? İzmir işgal edildiğinde tüm okullar kapanıyor, kapanmayan tek okullar dergâh okulları. Din, emperyalizm için en büyük korkudur.”  

Agios Vukolos’taki olay bir ay sonra kınandı” 

“Biz geçen hafta Agios Vukolos’taki olayı anlattık. Bir aylık olaydı o. Bir ay sonra Yunan Dışişleri, İzmir Büyükşehir’i kınadı. Ben de onları kınadım. Ben o gün yayından çıktıktan sonra Yorgo Bey ile de görüştüm. Tunç Bey onları aramış çok da güzel görüşmüşler. Şirketin de bir açıklaması oldu ama açıklama evlere şenlik. Bu arkadaşların ne tarihten anladıkları var ne gençlikten. İçki içmedik diyorlar ama katılanlar fotoğraf paylaşmışlar binanın içinde. Bana çok ilginç tehdit mesajları da geldi. O şirketteki insanlar biraz insanlıktan nasibini aldılarsa, o şirketin sahiplerini ve ortaklarını bir açıklasınlar bakalım. Merak ediyorum bu şirket kimin? Yunan Dışişleri acaba neden 1 ay sonra İBB’sini kınıyor? 15 Temmuz’a gelirsek o gece ölen bütün yurttaşlarımızı rahmetle anıyorum. Özellikle o kör başında şehit olan özel hareketçileri rahmetle anıyorum. “ 

“Madenleriniz yerin dibine batsın” 

Kocabaş, “Neden hala Çamlı Barajı yapılmadı? Neden yapılmadı çünkü altın madeni yüzünden. Bergama’da neden ağaçları keserek güneş enerjisi santrali kurmaya çalışıyorlar? Neden Karaburun’un üretimini mahvettiler o pervanelerle? Ağaçların hiç kesilmeyeceği bir dönemdeyiz. Yerin dibine batsın madenleriniz. Durdurun bunları artık” diye konuştu. 

Editör: MELEKŞAH TUFANER